SABAH - 11/05/2004 - Eskimeyen dostlar

Şu an 11 Mayıs 2004 - Salı tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

	Yazarlar

	» Günün İçinden

	Ekonomi

	Gündem

	Siyaset

	Dünya

	Spor

	Hava Durumu

	Sarı Sayfalar

	Ana Sayfa

	Dosyalar

	Arşiv

	Günaydın

	Televizyon

	Astroloji

	Magazin

	Sağlık

	Cumartesi

	Aktüel Pazar

	Bilgi ve Yaşam

	Otomobil

	Sinema

	Çizerler

	Kampüs

Google Arama

	Eskimeyen dostlar
	Sakıp Ağa'yla çok şiddetli rakip ve çok şiddetli dosttuk

Tembel bir öğrenciydim

Rahmi Koç, öğrenciliğini anlattı: "Bana kopyayı arkadaşlar verirdi. Çünkü ben kopya verecek kadar bilmezdim. Tembeldim."

***

Eskimeyen dostlar

Onlar Robert Kolej 1951 mezunları. Okul bittikten tam 40 yıl sonra yani 1991'de tekrar bir araya gelmeye karar verdiler. Aralarında işadamı Rahmi Koç'un da bulunduğu 51 mezunları, 13 yıldan bu yana her ayın ilk pazartesi günü buluşuyor ve o eski güzel günleri yâd ediyorlar.

Robert Kolej'in 1951 yılı mezunları şu an 70'li yaşların keyfini sürüyor. Uzun çalışma hayatlarında birçok önemli işe imza atan 51'liler, mezun olduktan 40 yıl sonra yani 1991 yılında yeniden bir araya gelmeye karar verdi. Grubu buluşturma fikri Burhan Silahtaroğlu, Şükrü Server Aya ve Rahmi Koç'tan çıktı. Yurtdışında yaşayan arkadaşlarını dahi aradıklarını söyleyen Aya "Başladığımızda hedefimiz buluşmaları 2001 yılına kadar sürdürmekti. O günlerde herkes bana 'Kim görecek 2001 yılını' diyordu. Ama gördüğünüz gibi 2004'e geldik ve artık hedefimiz 2011..." 51 mezunlarının bir araya gelmesinde büyük payı olan kişilerden biri Rahmi Koç. Koç'la okul yıllarını ve eskimeyen dostluklarını konuştuk.

* Yaramaz bir çocuk muydunuz?
Evet çok yaramazdım. Hiç de çalışkan bir öğrenci değildim. Bir grubum vardı. Her şeyi beraber yapardık. Cumartesi günleri Beyoğlu'na giderdik. Dersleri ise genellikle kaynatırdık.

En sevmediğiniz ders hangisiydi?
Pipoya başlamamın nedeni olan laboratuvar dersi. O dersten hep kaçardık. Sonra dediler ki 'bu dersi veremezsen sınıfı geçemezsin.' Bu yüzden de yazın gidip laboratuvar dersi almak zorunda kalıyordum. Herkes denize

girerken o sıcak havada ben laboratuvarda çalışırdım. Oradaki hocamız pipo içerdi. Tütününü de kendi hazırlardı. Kurusun diye masasına koyardı. Biz de özenir ondan tütün çalar ve pipo içerdik. O günlerden sonra pipoya alıştım. 20 sene içtim ama artık bıraktım.

* Lakabınız var mıydı?
Herkesin bir lakabı vardı. Bana da Ankaralı derlerdi.

* Kopya çeker miydiniz?
Doğruyu söyleyeyim kopyayı arkadaşlar verirlerdi. Çünkü ben kopya verecek kadar bir şey bilmezdim. Tembel bir öğrenciydim yani.

* Oğullarınıza da okul arkadaşlarıyla görüşmelerini tavsiye ediyor musunuz?
Onlar ilkokuldan sonra yurtdışına gitti. Ancak oradaki arkadaşlarıyla görüşüyorlar. Mesela mutlaka birbirlerinin düğünlerine katılırlar. Onlar Türkiye'ye geldiklerinde bizim evde kalırlar. Oğullarım da arkadaşlarına sadıktır.

* Dostluğa çok önem veren biri olduğunuz belli. Onlara çok da sadıksınız. Peki yeni dostlar eskilerinin yerini tutuyor mu?
Artık yeni dost edinmemeye çalışıyorum. Çünkü eski dostun kıymeti bir başka oluyor. Ne demişler sıra arkadaşının ve askerlik arkadaşının yerini kimse tutamaz. Bunca 50 küsur yıllık dostum varken yeni dost edinip de ne yapacağım...