kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

Araf'ın kapısında

Günün anlam ve önemini nasıl anlatalım acaba? Asurlular'dan miras "Ya herru ya merru" deyimi kabul mü? Yoksa Hamlet'in o ünlü kuru kafalı tiradı "To be or not to be" daha mı uygun düşer?
Elbette Kıbrıs sorunundan söz ediyoruz...
İkisini de beğenmeseniz bile "Dönülmez akşamın ufkunda" olduğumuz kesin. Ya da Araf'ın kapısında. Oradan çıkışta cennet mi bekliyor, yoksa cehennem mi, bilene aşkolsun.
İç çekerek itiraf edelim; sorunun çözümünü alacakaranlık kuşağına bırakmayabilirdik. Ne var ki, yıllardır ha bire yeni halkalar eklenen stratejik hatalar zinciri, sonunda bizi şimdi Denktaş'ın da yakındığı "İki ayağımızın bir pabuca konulması"na getirdi. İşin bu noktaya gelmesinin sorumluları, ayırım yapmadan topuyla onlar. Şimdi ayağımızda prangaya dönüşen o hatalar zincirinin en affedilmez halkalarını hatırlatalım ki, kamuoyu yurtseverlik ambalajına sarılmış beceriksizlikleri, hatta vizyon yoksulluğunu görebilsin. Gerçeklerle yüzleşmeye hazırsanız, buyurun...
*Her şeyden önce dünyanın dönüşü olmayan tek yönlü yola girdiğini görmekte gecikildi. İsmet İnönü'nün 1964'teki "Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de o dünyada yerini alır" postasıyla böbürlenmeye devam edildi. Hatta Demir Perde çöktükten sonra bile o meydan okumaya yeni yorumlar getirilmeye kalkışıldı. Neymiş; Türkiye-İran-Rusya-Hindistan-Çin ekseni oluşturulabilirmiş...
*Yunanistan'ın başta Kıbrıs olmak üzere iki ülke arasındaki tüm çözümsüz sorunları ulusal dış politikalarının çerçevesi dışına çıkarıp, AB'ye devrettiği görülmedi. İşte o devir sonucu Kıbrıs'ta çözüm, karşımıza AB'den tarih almanın ön koşulu olarak geldi.
*Denktaş'ın çocukluk arkadaşı Klerides bile müthiş bir gelişimin tornasından geçerken, Soğuk Savaş döneminin son iki liderinden biri (diğeri Fidel Castro) ve yeminli ilhakçı Denktaş'a, günümüz dünyasında sınır değişikliklerini kabul ettirmenin imkansızlığı hatırlatılamadı. Ya da söz geçirilemedi.
*Uzlaşmanın Kıbrıs'ı vermek veya satmak olmadığını, tam tersine uzlaşmazlığın Kıbrıs'ı dünyadan tecrit edilmiş bir cezaevine, hatta uygar uluslar topluluğunun dışına itecek bir "mafya kalesi"ne dönüştüreceğini haykıracak bir babayiğit çıkmadı.
*Denktaş'a "Annan Planı adadaki Türk varlığını yok etmeyi amaçlıyor" ile başlayan, "Plan artık masada değil" ile devam eden ve "Ben imzalamam, Türkiye imzalayacak birini bulsun" restine kadar varan söylemlerinin, müzakere sürecinde "iyileştirme" fırsatları için gerekli zamanı yok etmekten başka sonuç vermeyeceği anlatılamadı.
*Ve nihayet "burun sürtmek" için, aslında AB ve ABD'nin de Denktaş'ın çözümü dinamitleme çabalarına gizliden gizliye müthiş sevindikleri, çünkü 12'ye 5 kala kapılarının çalınacağını bal gibi bildikleri düşünülemedi.
Bu son koşul mu?
İçimize sindirmek güç gelse de, genlerimize işlemiş kaderciliğe sığınıp "Olan oldu, ileriye bakalım" demek ve bizim dışımızda herkesin paylaştığı "Aslında müzakere falan yok, iş sadece imzaya kaldı" yaygın görüşüne, yani "Ya al, ya bırak" dayatmasına rağmen, masada mümkün olduğunca az tüy bırakarak 40 yıllık sorunu topu topu 2.5 ayda bitirmek zorundayız.
Çünkü acelemiz var. Nazım Hikmet'in dizelerindeki gibi; "Kendi kendimize yarışmaktayız gülüm. Ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz, ya dünyamıza inecek ölüm..."
Bu hayli uzun "günah çıkarma"dan sonra Araf'a giderken, hiç olmazsa bir güvence istemek de hakkımız olsa gerek:
Görüşmeler kazasız belasız biterse, Türkiye imzayı atmadan önce, AB temsilcisine dönüp, "Başka koşul yok değil mi" diye sormalı, hatta -sözlü bile olsa- Aralık'ta tarih taahhüdünü de koparmaya çalışmalı.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kısmetsiz geziler   / 17-02-2004
 Dostluk sınavı   / 16-02-2004
 Emirle zayıflamak   / 15-02-2004
 Bugün bana çiçek yolla   / 14-02-2004
 Tatsız gerçek   / 13-02-2004
 Siyasiler ve depolitize halk   / 12-02-2004
 1959'daki kavgalar gibi   / 11-02-2004
 Güzel haber   / 10-02-2004
 Araf'ın kapısında   / 09-02-2004
 Bizim Yorgo'nun günü   / 08-02-2004
ERDAL ŞAFAK
Ayna ayna, göster bana
17 Ağustos depremini unutan...
MANSUR FORUTAN
İki iyi haber, bir de kötü
Kız arkadaşıma eski...
MEHMET BARLAS
Dersaadet'te verilen hayat ve görgü...
ÖMER ÇELİK
NATO ve Büyük Ortadoğu
BRÜKSEL
ABD'nin...
HINCAL ULUÇ
Şansa Dansa RTÜK ile alay ediyor..
RTÜK Başkanı Fatih...
3 Değil 15 Rus farketmez
3 Değil 15 Rus farketmez
SABAH Spor Ödülleri'nde hem Yılın Atleti hem de Yılın Sporcusu...
Bratu'yu da verin
Bratu'yu da verin
Rus ekibi G.Saray'a, "Mart'a kadar gelirse 5.5 milyon dolar veririz"...
CHP grubunda şerefsiz' kavgası
CHP grubunda şerefsiz' kavgası
CHP Grup toplantısında Trabzon Milletvekili Şevket Arz, seçim...
Yorgo cesaret verdi
Yorgo cesaret verdi
Ara bölgeye giderek Kıbrıslı Türkler'le buluşan PASOK Genel Başkanı...
'AHTAPOT' çetesinin tam 20 trilyonu vardı
'AHTAPOT' çetesinin tam 20 trilyonu vardı
1997'de Bodrum'da faaliyetlerini artıran Amele Çetesi'nin 20 trilyon...
Çocuk yatak toplasın ki uyuşturucuya alışmasın
Çocuk yatak toplasın ki uyuşturucuya alışmasın
ABD'DE bir üniversitenin yaptığı araştırmaya göre, küçük yaşta...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Sizinkiler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.