|
|
|
|
|
|
Potada dans zamanı
Efes Pilsen Kulübü'nün Dansçı kızları salona gelen basketbolseverler tarafından büyük beğeni topluyor. "Bu işe aşığız"diyen üniversiteli kızlar büyük bir disiplinle çalışıyor. Onları en rahatsız eden "ponpon kızlar" denmesi..
ALİ ESER
BASKETBOL yıllar önce Beyaz Gölge dizisiyle hayatımıza girdiğinde çok beğenilmişti. Carver Lisesi'nin basketbol takımında oynayan bir grup öğrenci, oyunu bir eğlence haline getiren şovlar ve tabii ki "ponpon kızlar" hayatımızın bir parçası olmuştu. Türkiye'de futboldan sonra en çok sevilen spor olan basketbolda, ülkemize ilk kez bir Avrupa Kupası'nı getiren Efes Pilsen, görselliği ve sporun şov yönünü ön plana çıkartarak seyirciye güzel anlar yaşatmak için bir 'ilk'e daha imza attı ve 2 sezon once kulübün Dansçı Kızları'nı oluşturdu. Efes'in 2.5 saatlik bir basketbol maçı da eğlenceye dönüşüverdi. İlk maçlarına geçen sezon Ülker ile çıkan kızlar, kalabalık bir seyirci topluluğu önünde şovlarını sergiledi ve büyük beğeni topladı. Yaşları 19 ile 24 yaş arasında olan Efes Pilsen kızlarının çalıştırıcılığını ise Müjgan Nadanoğlu Şeker yapıyor. Hepsi üniversite öğrencisi; kimi hukuk, kimi gazetecilik okuyor. Haftada 3 kez antrenman yapıp, ayda en az 5 maça çıkıyorlar. Geri kalan zamanlarını okul ve ek işlerinde geçiriyorlar. Bir aileyi çok iyi geçindirecek kadar iyi para kazanıyorlar. "İyi para kazanmakla ilgisi yok bunun. Çünkü biz bu mesleğe aşık kızlarız. Çok zorlukları var. Ama bir emek sarfederek, okul bitirerek, ya da dersler alarak bu yerlere geldik. Bu mesleğe aşık değilseniz bu işi yapamazsınız" diyor Müjgan Nanadoğlu.
HER ŞEY KONTROL ALTINDA Kendilerine ponpon kızlar denmesini istemiyorlar. Nadanoğlu Şeker bundan oldukça şikayetçi: "Bize ponpon kızlar denmesinden hoşlanmıyoruz. Biz Efes kızlarıyız. Bizi böyle çağırsınlar." Müjgan Nadanoğlu Şeker şovdaki gösterilerden kızların beslenmesine ve uykusuna kadar herşeyiyle ilgileniyor. "Böyle olması da gerekiyor. Hepsiyle her gün her an koordine içindeyiz. Ben onların nerede ne yaptığını bilirim. Ama zaten bunun için de özel bir çaba sarfetmiyorum. Kendileri bu sorumluluğu bildikleri için onlar bana açıp söylüyorlar. Hiçbirinin de kötü alışkanlığı yok. Ama akşam 18.00'den sonra yemek yemiyorlar. Bol bol su içiyorlar. Formlarını korumak için. Kısacası bu takıma girmek zordur ama bu takımda kalmak ondan da zor" diye konuşuyor. Nadanoğlu Şeker, dans şovları için şunları söylüyor: Bir maçta en fazla 10 tane kareografi sergiliyoruz. Aslında bizim 20 tane kareografimiz var. Hepsini ben özel olarak hazırlıyorum. Bunları piyasa müzikleriyle harmanlayıp ortaya güzel bir şov çıkarıyoruz. Bunları geliştirmeye uğraş veriyoruz. Kurdele bayrak gibi değişik materyaller kullanarak kareografiler de oluşturmaya çalışıyoruz.
BU TATLI BİR YORGUNLUK Aynı basketbol sporcusu gibi antrenman yapıp maç öncesi taktik kızlara taktik verdiklerini belirten Müjgan Nadanoğlu, "Maçtan 3-4 saat önce salona geliyoruz, ben kızları etrafımda toplayıp o maçta yapacağımız şovun kareografilerini söylüyorum. Beraberce bunların içinden o günkü maç için hangi şovları sergileyeceğimizi seçiyoruz. Maçtan 2 saat önce de kızlar makyajlarını yapıp maça çıkıyorlar" diye konuşuyor. Dansçı kızlar ayrıca oldukça popüler. Nereye giderlerse gitsinler herkes tarafından tanınıyorlar. Maçlardan sonra imza için sıraya girenler adeta kuyruk oluşturuyor. "İmza vermekten yorgun düşüyoruz. Ama bu tatlı bir yorgunluk" diyorlar. Çarşı pazarda, öğretmenlik yaptıkları yerlerde tanınmaları da onları mutlu ediyor. Onların ise ortak bir isteği var: "Bu iş için bir emek sarfediyoruz buna saygı duysunlar. Bizi ponpon kızlar olarak değil, dansçı kızlar olarak çağırsınlar ve basketbol maçlarına gelip bizi izlemeye devam etsinler."
|
|
|
|
|
|
|
|
|