|
Sıradan bir kulüp olmak!
|
|
Galatasaray'ın dramı yenilmek değil "sıradan" bir kulüp olmak!.. Bir dönemde "Dünya Markası" olan Galatasaray'ın taraftarları, şimdi "Ya küme düşersek" sorusunu tartışıyorlar.
İki arkadaş... İkisi de damardan Galatasaraylı. Ama biri "Liseli" diğeri ise "Harici." Galatasaray'ın temel sorunlarından biri bu. Örneğin, Galatasaray'ın şimdiki Başkanı Özhan Canaydın'ın icraatı üzerinde tartışıyor bu iki Galatasaray'lı. Liseli olan, sınıf arkadaşı Özhan'ı anlatıyor. Liseli olmayan ise, yönetici Özhan Canaydın'ı eleştiriyor. Belki de Galatasaray'ın açmazlarından biri bu... Rakamları büyük bir şirket ölçüsünde büyümüş, 9 milyona yakın taraftarı olan bir "Dünya Markası", bundan sonra da bir liseli arkadaş dayanışmasının tekelinde kalabilir mi? Neyse... Dönelim tartışmaya. Liseli olan Galatarasay'lı Özhan Canaydın'ı överken, Canaydın'ın konfeksiyon fabrikasını anlatıyor.
ÜRETİCİ Mİ İŞ ADAMI MI? - Özhan çok iyi bir sanayici diyor! Liseli olmayan hemen itiraz ediyor. - Özhan Canaydın, iyi, namuslu bir üretici. Ama işadamı veya tüccar değil. Onun üretimini pazarlayan ortağı, Monaco'da yaşıyor! Bütün bu sözlerden ne çıkıyor? Galatasaray'da bir arayış var. Liseli, dürüst bir başkan yetmiyor Galatasaray'a. Profesyonel ve özellikle futbol bilgisi ağırlıklı bir yönetim şart. Oysa Özhan Canaydın "Ben futboldan fazla anlamam" diyerek, Galatasaray'ın futbolunu, Teknik Direktör Fatih Terim'e bıraktı. Dünyanın her yerinde, futbolun stratejisini, kulüp yönetimleri belirler. Transfer politikasını oluştururlar. Kaynak sağlarlar. Teknik direktörler de bunu uygular. Galatasaray'da şimdi bunun tersi bir durum var. Fatih Terim, Türkiye'nin yetiştirdiği en karizmatik, en bilgili futbol adamlarından biri. Ama arkası sağlam değil! Galatasaray'ın eski Fatih Terim'i ve sonra gelen Lucescu, bu açıdan rahattılar. Galatasaray da, o dönemde, bir "Dünya Markası" oldu. Şimdi Lucescu, Beşiktaş'ta takımını zaferden zafere koşturuyor. Terim'in Galatasaray'ı ise haftalarca maç kazanamadan, Lig'de aşağılara doğru sürükleniyor.
LUCESCU'NUN HAYALETİ Fatih Terim, Serdar Bilgili yönetimindeki Beşiktaş'ta olsa, belki o da başarıdan başarıya koşturacak takımını. Galatasaraylılar arasında bu da bir tartışma konusu. Neden gitti Lucescu Galatasaray'dan? Takımını şampiyon yapmış bir Teknik Direktör'e, bir teşekkür bile edilmeden, bir veda yemeği verilmeden, nasıl oldu da bir gecede işine son verildi Romen futbol adamının? Acaba Canaydın yönetimini ve Fatih Terim'i, Lucescu'nun hayaleti mi kovalıyor? İki Galatasaraylı'nın konuşmaları devam etmekte.. Birincisi, yani Lise'li olan, endişe içinde söyleniyor, - Bizim takım bu gidişle küme düşmez mi? Liseli olmayan onu teskin ediyor. - Merak etme. Galatasaray'ın formasını sahaya çıkarıp, içine oyuncu koymasak bile, küme düşmeyiz. Üç büyük kulüp için, bu durum böyle. Bizim dramımız, üçün biri olmaktır. Galatasaray, bütün dünyada futbol denince akla gelen Türk takımıydı. Şimdi, diğer kulüplerden biri olduk. Sıradan olduk. Bizim dramımız bu.
DİBE VURULDU MU? Liseli üsteliyor. - Ama dibe vurduk. Yönetimi değiştirmeliyiz. Liseli olmayan gülüyor, - Daha dibe vurmadık. Bu dönemde kimse, Özhan Canaydın'ın yerine başkanlığa oynayamaz. Bu yükü kimse üstlenemez. - Peki Fatih Terim gider mi? - Başta da söyledim. Sorun Fatih Terim'de değil. Fatih Terim, kendisinin olmaması gereken bir role de itildiği için, hatalı görünüyor. Galatasaray'ın sorunu, yönetim sorunu. Tartışıyorlar bu iki Galatasaraylı. Sabaha kadar uzuyor tartışmalar. Sonra, bir akılcı uzlaşmaya varıyorlar. Galatasaray, profesyonelliğin gereği olan bir yapıya kavuşturulmak zorunda. Belki bir vakıf, belki de bir şirket yapısı içinde, varlıklı Galatasaraylılar kulübü sonunda mutlaka yeni bir yapıya kavuşturacak. Bu mali yapı içinde 140-150 milyon dolar sermayeli yeni bir Galatasaray olacak. 40 milyon dolara varan banka borçları, bankalarla görüşülüp, yeniden terminlere bağlanacak. Bunlar hayal mi? Anladığım kadarı ile, bunların hayal olarak kalması halinde, Galatasaray'ın geleceği pek parlak değil. Kulüp, iflas bile edebilir çünkü.
|