kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Toplumsal akılla barışmak...

'Siyaset' en basit tanımıyla 'en yüksek beşeri faaliyet'tir. En mükkemmelinden toplumsal faaliyet olan 'siyaset'in, kimi toplumlar için zenginliğin ve özgürlüğün lokomotifi iken, bazı toplumlar için bitmez tükenmez tartışmaların kaynağı ve enerji kaybı olması üzerine çok düşünmek gerekiyor. Türkiye gibi siyasetin pozitif işlevinin yanına negatif işlevini de ekleyerek tarihini oluşturmuş bir ülkede bunu sık sık yapmanın çok faydası var. Çünkü siyasetin zenginlik ve özgürlük üreten zamanlarını da, enerji kaybına yol açan taraflarını da bolca yaşamış bir ülke Türkiye... Zenginlik ve özgürlük üreten bir siyaset ile kaos ve yoksulluk üreten bir siyaset arasındaki fark, toplumların 'akıl' kavramına yaklaşımları ile bire bir bağlantılı. Kendi aklını başkasının aklına katarak ticarette kar elde etmeyi, aklın estetik sürekliliğini koruyarak sanatı toplumsal yaşamın ana damarı haline getirmeyi ve tek bir akla değil, farklı statülerdeki akılların işbirliğine dayanarak geleceği yönetmeyi içselleştirmiş ülkeler, siyaseti de 'zenginliğin ve özgürlüğün kodu' haline getiriyorlar. Aklın değil kurnazlığın ticarete hakim olduğu, aklın estetik sürekliliği yerine mikro ya da makro iktidarların sanata yön verdiği, ortak akıl adı altında tek bir aklın diğerlerini yedeğine taktığı toplumlarda ise siyaset bitmez tükenmez tartışmaların ve kısırdöngülerin adresi oluyor. Bunları tersinden söylemek de mümkün tabii... Siyaseti doğru kavrayan ülkeler, zenginliği, özgürlüğü, sanatı ve ticareti bir insanlık şöleni haline getiriyorlar. Siyaseti hakkıyla kavrayamayan toplumlar ise hayatın bütün unsurlarını kendi aleyhlerine kullanıyorlar. Kuşkusuz siyaset ve diğerleri arasında bir öncelik ve sonralık ilişkisi yok; siyaset iyi olursa diğerleri de iyi olur, ya da önce diğerleri iyi olursa, sonra siyaset de kendiliğinden iyi olur gibi mutlak bir yaklaşım doğru olmaz; hepsi içiçe bunların. Fakat yine de, siyasetin diğerlerine oranla öncelikli olduğu, hepsinin nefes alacağı ortamın şemsiyesi olduğu görüşüne daha yakınım. Bu nedenle siyaseti doğru kavramanın, hayatın diğer alanlarını zenginleştirmenin ilk basamağı olduğu görüşünü önceliyorum. Zenginlikle fakirlik, özgürlükle baskı ve toplumsal barışla istikrarsızlık arasındaki fark, siyaseti 'en yüksek beşeri faaliyet' olarak algılamakla, başka coğrafyalarda türemiş, başka toplumların kültürlerine ait, bir şekilde katlanılması gereken bir olgu olarak görmek arasındadır. Birincisi olunca, herkes için zenginlik ve özgürlük üretme iradesi ortaya çıkıyor, ikincisi ise sadece birilerinin zenginliği ve özerkliği adına geri kalanın mahrumiyetlerine yol açıyor. Birincisi 'toplumsal akla güvenmek' ve siyaset demek, ikincisi ise toplumu birilerinin aklına göre biçimlendirmek ve siyasetsizlik... Fark apaçık ortada... Bu nedenle Türkiye'nin her türlü tartışmayı siyaseti zedelemeden, 'farklı akılların işbirliği'nin önüne perde çekmeden yapması her şeyden önemlidir. Birtakım tartışmaların, siyaseti mecalsiz bırakacak şekilde yapılmasının bedelini geçmişte çok büyük bedellerle ödedik. Toplumsal güvenden refaha kadar her alana zarar verdi bu yaklaşımlar. Şimdi ise zenginlik ve refah üretmeyi başka bir şey uğruna feda edecek lüksümüz yok. Dünyanın hızının gerisinde kalmak, bir daha çembere giremeyecek kadar geriye düşürebilir ülkemizi. O nedenle, siyasetin 'en yüksek beşeri faaliyet', akılların işbirliği ve toplumun belli hedeflere en az maliyet ödeyerek ulaşmasının yolu olduğu esas kabul edilmelidir. Yapılan tartışmaların siyaseti zedeleyecek hale sokulmasının, ülkenin zenginliğini vuran bir bumeranga dönüşeceği unutulmamalıdır. Geleceği doğru yönetmenin 'toplumsal akıl'la barışık yaşamaktan geçtiğini hergün gösteren bir dünyada yaşıyoruz artık...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Jeo-politik ve siyasi değer üretimi   / 09-01-2004
 Bir yol haritası olarak Türkiye   / 07-01-2004
 Jeo-politik mirasyediliği ve yönsüz değişimciliği aşmak...   / 05-01-2004
 Denge, ahenk, hayat...   / 04-01-2004
 Kendisi kalmak, dünyalı olmak...   / 02-01-2004
 Kendini aşmayı öğrenmek   / 31-12-2003
 Toplumsal akılla barışmak...   / 29-12-2003
 Irak ve tarihin sonu (II)   / 28-12-2003
 Irak ve tarihin sonu (I)   / 26-12-2003
 Yüksek siyaset   / 24-12-2003
ERDAL ŞAFAK
Sağır sultana mesajlar
Erdoğan dün "Uluslararası...
AHMET HAKAN COŞKUN
Bayan Gül Nişantaşı'nda
Nişantaşı'nda yeni açılan Beymen...
ÖMER ÇELİK
Muhafazakârlık ve demokratlık
Dünyanın bugün geldiği...
SAVAŞ AY
Bir ölünün günlüğü
Dizi yazımdan artan bazı anılarını bu...
REFİK DURBAŞ
Emekli zamları...
Emeklilere yüzde 21 değil, tüketici...
HINCAL ULUÇ
Hayalgücü en büyük armağandır!..
Sirke gitmek en büyük...
BURAYA KADARMIŞ
BURAYA KADARMIŞ
Avrupa elemelerinde fırtına gibi esen Türkiye, finalde Almanya önünde...
Seyirci oynasaydı
Seyirci oynasaydı
Voleybol Federasyonu Başkanı Can, "Final takımı olmayı başaramadık.
Erdoğan: Din üzerinden siyasete karşıyız
Erdoğan: Din üzerinden siyasete karşıyız
Uluslararası Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu'nda konuşan...
'Basın organları amacı dışında kullanılmamalı'
'Basın organları amacı dışında kullanılmamalı'
Cumhurbaşkanı Sezer, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle...
Burçin'in dehşet güncesi
Burçin'in dehşet güncesi
Burçin'i komaya girdiği için Balıklı Rum Hastanesi'ne götürüyorlardı.
2.5 aylık bebeğin can bedeli 27 milyar lira
2.5 aylık bebeğin can bedeli 27 milyar lira
UÇAK kazasında ölenlere ödenmeye başlanan tazminatlar belli oldu.
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Astroloji | Magazin | Sağlık |
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.