kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Jeo-politik ve siyasi değer üretimi

Çok uzun zaman boyunca Türkiye'nin öneminden bahsederken, dış dünyada demokrasi, laiklik, kalkınma ve çağdaş devlet düzeni temelinde tartışmalar ve analizler yapıldı. Tüm bu analizlerin yapıldığı dönemlerde ise biz Türkler ülkemizin ve kendimizin önemini belirtmek için sadece "jeo-politik" konumumuzdan bahsettik. Arada şöyle bir fark vardı: Dışımızdan bize bakanlar, kendi coğrafyalarında jeo-politiğin üzerine çok daha başka değerleri de yerleştirerek bir "siyasi varlık" haline gelmişlerdi. Değer üretemeyen Türk siyasetçileri ise ülkemizin önemini anlatmak için jeo-politik dışında bir referansa başvuramıyorlardı.

***

Kuşkusuz her geçen gün önemi daha çok kavranan bir jeo-politiğe sahibiz. Bu bile tek başına pek çok ülkeden daha avantajlı konuma getiriyor bizi. Fakat jeo-politik olarak bizim kadar elverişli pozisyonda olmayan kimi ülkelerin bile bizden daha çok ekonomik değer üretmesi ve daha etkili dış politika yapması üzerinde düşünmek durumundayız. Siyasi, ekonomik ve kültürel değer üretiminde yetersiz kalarak aradaki açığı jeo-politik ile kapatmak, bir tür "mirasyedi"liktir. Coğrafyanın verdiğini coğrafyanın üzerinde yaşayan insanlara geri verememektir. Çünkü jeo-politik bir "veri"dir, bu veriyi daha etkili bir enstrüman haline getirmek için siyasi ve stratejik değer üretimiyle çerçevelemek gerekir. Stratejik, siyasi ve ekonomik değer üretimi olmaksızın tek başına jeo-politikten bahsetmek, jeo-politiğin de hakkının verilemediğini ifade eder. Türkiye özellikle 80'li yıllarda içine girdiği açılım süreci sayesinde, "jeo-politiği siyasi değer üretimiyle birleştirme" konusunda ciddi bir tartışma ve değerlendirme süreci yaşamıştır. Kendi dinamikleriyle küresel değerler arasında verimli bağlantılar kurmak için çeşitli yaklaşımlar üretmiştir. Tek başına bu bile Türkiye'yi kendi coğrafyasında bir başka açıdan cazibe merkezi haline getirmiştir. Türkiye'nin kendi siyasi rejimiyle elde ettiği avantaj, kendi değerleri ve küresel dünya arasında kurduğu bağlantılar sayesinde açık bir "stratejik üstünlüğe" dönüşmüştür. Bugün gelinen noktada, Türkiye, kendisine dönük provokatif hareketlerin pek çoğunu açık güç kullanımına ihtiyaç duymadan bertaraf etmektedir. Çünkü bu hareketlerin geldiği ülkelerin küresel gelişmelerin zorlamasıyla kaçınılmaz bir açılım süreci yaşamaları, siyasi reformları gerçekleştirmeye çalışmaları, ister istemez bu ülkeleri "Türkiye modeli"nin yörüngesine sokmaktadır. Böylece Türkiye açık bir "stratejik üstünlük" yoluyla kendi etrafındaki muhtemel provokasyonları çözmektedir.

***

Dünya düzeninin Irak Savaşı sonrasında girdiği yeni yol, içe kapanık rejimleri dışa açılmaya, çağdaş devlet düzenine geçmeye ve reform gerçekleştirmeye mecbur etmektedir. Bu ülkelerin yeni girdiği bu süreci, Cumhuriyet'in kuruluşu döneminde başlatmış olan Türkiye, kendiliğinden bu ülkelerin "yol haritası" haline gelmiştir. Böylece Türkiye tüm bölgeyi içine alan reform sürecinin "doğal adresi" olarak daha büyük bir siyasi güç haline gelmektedir. Türkiye, sahip olduğu jeo-politiği siyasi değer üretimiyle çerçevelemeye devam ettiği müddetçe, sadece "zenginlik" elde etmekle kalmayacak, etrafındaki sorunlu bölgeleri kendi lehine coğrafyalar haline getirme sürecini de hızlandıracaktır. Ne kendi değerlerini içe kapanma yönünde siyasallaştırma yoluyla "değişime direnme", ne de dışa açılma adına kendi dinamiklerini zedeleyen bir yöntem izlemek yoluyla "değişimi yönsüzleştirme", Türkiye'nin lehine değildir. Türkiye kendi dinamikleriyle dış dünya arasında doğru ve verimli bağlantılar kurmaya devam etmelidir. "Jeo-politiğini değer üretimiyle çerçeveleme"yi sürdürmelidir. Böylece, açık "stratejik üstünlüğü"nü daha da pekiştirecektir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Jeo-politik ve siyasi değer üretimi   / 09-01-2004
 Bir yol haritası olarak Türkiye   / 07-01-2004
 Jeo-politik mirasyediliği ve yönsüz değişimciliği aşmak...   / 05-01-2004
 Denge, ahenk, hayat...   / 04-01-2004
 Kendisi kalmak, dünyalı olmak...   / 02-01-2004
 Kendini aşmayı öğrenmek   / 31-12-2003
 Toplumsal akılla barışmak...   / 29-12-2003
 Irak ve tarihin sonu (II)   / 28-12-2003
 Irak ve tarihin sonu (I)   / 26-12-2003
 Yüksek siyaset   / 24-12-2003
ERDAL ŞAFAK
Sağır sultana mesajlar
Erdoğan dün "Uluslararası...
AHMET HAKAN COŞKUN
Bayan Gül Nişantaşı'nda
Nişantaşı'nda yeni açılan Beymen...
ÖMER ÇELİK
Muhafazakârlık ve demokratlık
Dünyanın bugün geldiği...
SAVAŞ AY
Bir ölünün günlüğü
Dizi yazımdan artan bazı anılarını bu...
REFİK DURBAŞ
Emekli zamları...
Emeklilere yüzde 21 değil, tüketici...
HINCAL ULUÇ
Hayalgücü en büyük armağandır!..
Sirke gitmek en büyük...
BURAYA KADARMIŞ
BURAYA KADARMIŞ
Avrupa elemelerinde fırtına gibi esen Türkiye, finalde Almanya önünde...
Seyirci oynasaydı
Seyirci oynasaydı
Voleybol Federasyonu Başkanı Can, "Final takımı olmayı başaramadık.
Erdoğan: Din üzerinden siyasete karşıyız
Erdoğan: Din üzerinden siyasete karşıyız
Uluslararası Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu'nda konuşan...
'Basın organları amacı dışında kullanılmamalı'
'Basın organları amacı dışında kullanılmamalı'
Cumhurbaşkanı Sezer, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle...
Burçin'in dehşet güncesi
Burçin'in dehşet güncesi
Burçin'i komaya girdiği için Balıklı Rum Hastanesi'ne götürüyorlardı.
2.5 aylık bebeğin can bedeli 27 milyar lira
2.5 aylık bebeğin can bedeli 27 milyar lira
UÇAK kazasında ölenlere ödenmeye başlanan tazminatlar belli oldu.
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Astroloji | Magazin | Sağlık |
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.