kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Ankara dedikoduları...

Türkiye'nin gelecek bir yılı "istikrar" isteyenler ile "istikrarsızlık isteyenler arasındaki büyük çekişmeye sahne olacağa benziyor. Bunun da tek ve kesin ölçütü AB. AB üyeliği sağlamlaştıkça istikrar, bu hedeften uzaklaştıkça da istikrarsızlık artacak. Şu andaki istikrar cephesinin en büyük destekçisi ekonomik gidişat. Terör cinneti bir hafta içinde akıl almaz cinayetler işledi ama istikrar cephesini yıldıramadı. Piyasalar sarsılmadı... Üstelik dün istikrar cephesinden bir zafer müjdesi daha geldi: Enflasyon 1975 yılından beri görmediğimiz bir düzeye geriledi... Öngörülen hedefin altına düştü...

***


İstikrar cephesinin direncini kıramasa da, terör günlük konuşmalarda yer tutmaya devam ediyor. Ancak bir zaman önceki yoğunluğunu kaybetmiş durumda. Konuşanlar da, "kimin" yaptığı üzerinde beyin trapezleri yapıyor. Kabaca iki tez var, bunlardan biri "dış bağlantılı dış dinci terör" tezine ağırlık veriyor, ikincisi ise geçmiş tecrübelerden ve cevapsız sorulardan yola çıkarak "iç odaklardan" da şüphe ediyor.

***


Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök, önceki günkü yazısında, ikinci teze yakın duran dış basını kıyasıya eleştirirken, aslında bu tezin temel dayanaklarının bu topraklarda yabana atılamayacağının da tarihsel bir belgesini ortaya koymaktaydı. Yazının, 28 Şubat'ın simgesi olan 'Andıç' kısmını anlatan bölümü şöyleydi: "Andıç olayını bilmeyenlere anlatalım. Bu olay, çok doğru birçok yanının bulunduğuna inandığım 28 Şubat döneminin vahim yanlışlarından biridir. O dönemde PKK'nın önde gelen lider kadrosundan Şemdin Sakık yakalanmış ve sorgulanmıştı. Bu belgeye göre Sakık ifadesinde, aralarında Cengiz Çandar ve Mehmet Ali Birand gibi çok başarılı gazeteci ve yazarların bulunduğu bazı kişilerin PKK'ya hizmet ettiğini ima eden sözler söylemişti. Aralarında Hürriyet ve Sabah'ın da bulunduğu bazı gazeteler bu ifadeyi yayınlamış ve Birand ile Çandar, çalıştıkları Sabah Gazetesi'ndeki işlerini kaybetmişlerdi. Aradan bir süre geçtikten ve ordunun üst kademesinde değişiklik olduktan sonra bu ifadenin sahte olduğu ve Genelkurmay'da 'üst düzey' bir emirle 'imal edildiği' anlaşılmıştı." Siz böyle bir hukuk devleti gördünüz mü? Bu sahte imalatı yapanlar ne oldu, cezalandı mı? Hayır... Demek ki toplumu aldatmaya yönelik bu tür sahtekarlıklar suç sayılmıyor. Güç sahibinin böylesine fütursuz olduğu bir ülkede terörün kaynağına ait farklı yaklaşımlar olması da çok doğal. Andıç'ın bir tertip olduğu o dönem söylenseydi kabul mu görürdü, ağır eleştiriye mi uğrardı? Peki andıç sahtekarlığına istekle alet olanlar mesleği bıraktı mı? Onun cevabı da hayır. Bu şartlarda bu toplum niye kuşkucu olmasın?

***


Nitekim Ankara bugünlerde, "dış bağlantılı dinci terör" yanında yoğunluğu hiç de küçümsenmeyecek dedikodularla sarsılmakta. Bu dedikodulardan kapsamlı bir tanesini, bir siyasetçiden dinledim... Anlatılanlara göre, "devlet" üç konuda kırmızı çizgilerini çekmiş... Bombalar, bu üç konunun "devlet" in istediği tarzda sonuçlandırılmaması halinde "istikrarın" yok edileceğinin mesajıymış... Türkiye'de, modern devlet teorisinin kurucusu olan Montesquie'nun bir kıymet-i harbiyesi yok... Montesquie devleti yasama, yürütme ve yargı olarak ayırır... Bizde ise, ne hikmetse bir yasama, bir yürütme ve bir yargı vardır ama bir de onlardan ayrı bir "devlet" vardır... İşte bu dedikodularda kastedilen devlet de o devlet.

***


Kırmızı çizgileri çizilen üç konu ise Kıbrıs, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Tüzüğü ve Kamu Yönetimi Reform tasarısıymış... "Devlet", yasama ve yürütmenin bu konularda "kırmızı çizgilerin" dışında çözüm aramasına şiddetle karşıymış... Türkiye'nin Ankara dedikodularıyla yönetilmediğine emin olanlardan olduğum için bunları pek ciddiye almıyorum. Ama gene de söylenenlere kulak veriyorum.

***


AB sürecinin kilit taşı haline gelen Kıbrıs konusunda "devletin" her gün biraz daha bastırdığını ve Başbakanın da o bastırma karşısında tereddütlerinin arttığını izliyoruz. MGK Yönetmeliği ise mecliste görüşülen yasa ertesinde şekillenecek. Ama son MGK'da ne konuşuldu, o önemli... Yerel Yönetimler Yasası ise yasalaşma sürecinde bekliyor.

***


Bütün bu dedikodulara rağmen ben istikrar cephesinin kazanacağından umutluyum. Üstelik baş aşağı giden enflasyon gibi çok yakın bir müttefikimiz de var...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 On yıl önce, on yıl sonra...   / 29-12-2003
 Avanta, beleş, üç kağıt...   / 27-12-2003
 CHP, AB ve İkinci Cumhuriyet   / 22-12-2003
 Kemalizm, AK Parti, ikinci Cumhuriyet...   / 15-12-2003
 Arsız ganimetçiliğe 'milli dava' mı diyorsunuz?   / 13-12-2003
 Rusya   / 08-12-2003
 Ankara dedikoduları...   / 06-12-2003
 Kapitalizm nitelik değiştiriyor   / 01-12-2003
HINCAL ULUÇ
Yeni yıla öyle bir girdim ki..
Hayatımda ilk.. İlk...
MEHMET TEZKAN
Kazasız belasız yeni yıla girdik
YENİ yıla üç çarpıcı...
MEHMET ALTAN
Medyaya bir öneri...
Hürriyet Gazetesi Genel Yayın...
ÖMER LÜTFİ METE
Düşünce yapısında değişim
Şiddetin hiç değilse azalacağı...
REFİK DURBAŞ
'Şekerli'ye bürokrasi engeli
SAYIN Sağlık Bakanı Recep...
Şubat'ta parti lideri Mart'ta başbakan
Yunanistan'da devrim gibi karar... Başbakan Simitis, anketlerde...
Bush'tan Simitis'e: 2004, Kıbrıs yılı olsun
Bush, "Kıbrıs'ta uluslararası topluma yararlı bir tarih yazabiliriz"...
BİZE GÜVENİN
BİZE GÜVENİN
Sarı-kırmızılı renklerin son 10 yıla damgasını vurduğunu söyleyen...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Astroloji | Magazin | Sağlık |
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.