Siyasi maceramda başarılı olamadım
Yeni Demokrasi Hareketi'nin kurucusu Cem Boyner, politikaya tekrar dönmesi için ısrar edenlere, "Siyasette başarılı olamadım ama temsil ettiğim ilkeler, Türkiye gündeminde yavaş yavaş yerini buluyor" diyor
Daima çok sevdiğim insanlar hakkında yazı yazmaktan hep kaçınırım. Çünkü övgünün dozunu kaçırırım korkusu asıl yazmak istediklerimi frenler. Ama geçtiğimiz günlerin yıldızı Cem Boyner'di. Ve ben onunla uzun yıllardan beri çok şey paylaştım. Sevgi, saygının yanı sıra onun en az son 23 yıllık yaşamında kendi deyimiyle "önemli yerler ve konularda hep yanında" oldum.
Aslında Cem'e, kısa pantolonu ile bisikletinin üzerinde Büyük Ada yollarında rastlarken annesi Ayten ve babası Osman Boyner'le uzun yürüyüşlerde karşılaşır, sohbet ederdik. Osman Boyner'le daha sıkı yakınlaşmam Türkiye'nin tekstil konusundaki başarısı herkesçe kabul edilen Kerim Kerimol sayesinde olmuştur.
KERİMOL'UN SÖZLERİ
Altınyıldız'ın dünyaca aranılan kumaşlarına o güzelliği katan Kerim Kerimol; "Dünyada Osman kadar dürüst, işini severek yapan az insan vardır" diyerek anlatmıştı Osman Boyner'i bana. Gerçekten onu yakından tanıdıkça çalışanına bu kadar saygılı, onların en ufak sorununu paylaşan, lojmanlarını, tenis kortunu ve camisini onlara armağan eden Osman Boyner hakkında söylenenlerin abartılı olmadığını öğrenecektim.
Bir gün Osman Boyner: "Senden bir ricam var. Cem artık 20 yaşını geçti. Ben tüm sorumluluğumu ona devrediyorum. Lütfen onun basınla ilişkilerinin iyi yürümesinde ara sıra yardımcı ol" dedi.
Cem'le haftada bir gün Bebek'te bir balık lokantasında buluşurduk. Beymen'i bir marka yapıp dışarıda tanıtmak en büyük amacıydı. Kendisi 18 yaşlarında kitap yazdığı için mutlaka bir dergi çıkarmaya da kararlıydı. Ablası ve tanıdıkça yaşamımda kendime en yakın hissettiğim insanlardan biri olan Neylan (Boyner) Diller'le birlikte gece gündüz çalışarak Cem'in istediği dergiyi çıkardık.
BOYNER'İN İLKELERİ
Bazen yazar bulamayınca imzalı tek yazımın dışında 7-8 makaleyi bile kaleme aldığım olurdu. Hattâ hiç istemediğim ve sevmediğim av tutkusuna rağmen ısrarlarına dayanamayıp Ali Üstay'ın av hayvanları müzesi hakkında bile yazdım. Cem, babasından devraldığı bu işi oflayıp püflemeden neşeyle, sevgiyle ve çok çalışarak geliştirdi. Bu arada dünyaya gelen üç kızının büyümesinde çok az babada rastlanan mesuliyeti de üstlenmekten kaçmadı. İkizlerden birinin kalp ameliyatında ailenin metanetini de o sağladı.
Yüzyılımızda ailesine hem saygı, hem de sevgisini davranışlarıyla gösteren Cem avda, kayakta, denizaltı, denizüstü, her türlü macerayı denedikten sonra pilotluğu da araya sokuverdi. Ama, kalbini, vaktini ve gerçek sevgisini verdiği politikadan maalesef hüzünle ayrıldı. Hem de bir daha dönmemeye kat'i karar vererek...
Ona tekrar politikaya dönmesi için ısrar edenlere şöyle diyor: "Kendi siyasi maceramda başarılı olamadım. Ama benim temsil ettiğim ilkelerden insan hakları, Kopenhag Kriterleri, Liberal ekonomi, Kürt, Kıbrıs sorunu ve siyasetin sivilleşmesi Türkiye'nin gündeminde yavaş yavaş yerini buluyor."
YARIN: Cem'in bitmez tükenmez projeleri
Leyla UMAR
|