kapat
31.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

8 kez intiharı düşündüm!

Ana-babasını aynı gün kaybeden Banu Alkan tarifi mümkün olmayan acılar yaşıyor. İntiharın eşiğinden dönen Afrodit, acı günlerin ardından ilk kez konuştu

Banu Alkan'ı nam-ı diğer Afrodit'i nasıl tanırsınız? Bu soruya herkesin farklı bir yanıt verdiği kesin. Çünkü "Türkiye'nin en anlaşılmaz kadını kimdir?" derseniz Banu Alkan şüphesiz önde gelen isimlerdendir. Bu ülkede zeki mi, yoksa saf mı olduğu günlerce tartışılan tek kadın da oydu...

Bu anlaşılmaz kadını en acılı gününde evinde ziyaret ettik. Bilindiği gibi Banu Alkan aynı gün hem annesini hem de babasını kaybetti. Ve doğal olarak hâlâ kendine gelemedi.

Kapıyı açtığında darmadağındı. Geleceğimizden haberi olduğu için mavi eşofmanının altına dore bir "Afrodit ayakkabısı" giymişti, dudağına ise hafif bir ruj sürmüştü. Yüzünde hiç makyaj yoktu. Ağlamaktan ufalmış yeşil gözleriyle karşımızda duruyordu. Hiç olmadığı kadar "çıplak" ve hiç olmadığı kadar güzeldi.

AŞKI ANNEM ÖĞRETTİ
Bu röportaj yürek daralmalarıyla ve gözyaşları ile zaman zaman kesildi. Ama sonuçta ortaya Banu Alkan ile bugüne kadar yapılan en ciddi röportaj çıktı.

* Hayatınız bir film olsa komedi mi, yoksa dram mı olurdu?

Bugüne kadar bir gül bahçesi kadar temiz bir dünyam vardı. Hayatın içinde acımasızlıkların olabileceğini ilk kez gördüm ve tattım. Mis kokular arasında da acı çekilebileceğini gördüm.

* Artık değiştiniz mi?

Bundan önce çok bebektim. Herkes saf zannediyordu. 40'lı yaşları sürüyorum, belki de ilk defa bu kadar içten söylüyorum ama Banu Alkan çok zeki bir kadın... Yalnızca saf görünmek istiyordum. Çünkü benim annem çok saftı. Bir nevi onu taklit ediyor, anneciğimi örnek alıyordum.

* Anneniz size neler öğretti?

Anne deyince aklıma çiçekler, şöminede yanan odun kokusu, güzel kıyafetler, güzel eşyalar ve şahane yemekler geliyor. Başka hiçbir şey öğretmedi. Bizi karşısına alıp hayatın kötü yanlarını hiç anlatmadı. Bilmezdi ki! Ben anneme hep "Yaygovan"ım derdim. Yaygovan, Yugoslavca'da leylak demek. Annemden öğrendiğim en önemli şey ise aşk. Babama inanılmaz aşıktı.

* Anneniz ve babanız nasıl tanışmışlar?

Dublovnik'te doğmuşlar. Ben de orada doğdum. Dublovnik Yugoslavya'da çok güzel bir şehirdir. İtalya Napoli'nin tam karşısına düşer. Şairler "Dublovnik'i görmeden sakın ölmeyin" derler. Bir düğünde tanışmışlar. Babacığım 18, annem ise 20 yaşındaymış. Ama babam kendi babasını çocuk yaşta kaybettiği için çok çabuk olgunlaşmış. Annem sürekli "Baban 18 yaşındayken adam gibi adamdı, hiç çocuk gibi değildi" derdi. Tanışmalarından bir süre sonra annemi başka biriyle sözlemişler. Annem ise bu söze karşı çıkmış ve karlı bir gecede evden kaçmış. Soğuktan donmak üzereyken babamların kapısını çalmış. Babaannem kapıda annemi görünce ona "Hoş geldin güneşim" deyip, sarılmış. Bu sebeple annem kayınvalidesini kendi annesinden çok severdi.

* Türkiye'ye nasıl gelmişler?

Benim rahmetli dedem politikacıydı. Tito'dan ve Orjin'den kaçıp Türkiye'ye sığınmış. Annem, babam, ben ve büyük ablam Yugoslavya'da kalmışız. Ama annem babasını çok sevdiği için hasretine dayanamamış, her gece ağlıyormuş. Ve biz de Türkiye'ye gelmişiz.

* Annenizin ve babanızın sağlık durumları nasıldı?

Her şeyden önce çok gençlerdi. California Üniversitesi bilim adamları "Yaşlılık 80'den sonra başlar" diyor. Benim annem daha 66, babam ise 64 yaşındaydı. Annem çok sağlıklıydı. Bir tek yüksek tansiyonu vardı. Onu da çok iyi ayarlıyordu. Sabah akşam mutlaka tansiyonunu ölçtürürdü. Babam da çok iyiydi. Otopsi sonucuna göre bir sene evvel de kalp krizi geçirmiş ama atlatmış. Hiçbirimiz anlamadık. Ama ikincisini atlatamadı. Uykuda öldü babacığım. Ve annem onu öylece görünce bir buçuk dakika içinde yığılıp kalmış. Annemin otopsisinde ölüm nedeni "şok" çıktı.

* Bundan sonra ne olcak?

Sekiz kez intiharı düşündüm. Annemin kalbi durduysa benimki de dursun dedim. Ama çözüm değil. Annemin hatıraları beni hayata bağladı. Sürekli onun yaşadığını düşüneceğim. Bir ara inzivaya çekilmeyi düşündüm. Sonra annesi öldü, Afrodit bitti demelerinden korktum. Bundan sonra daha iyi bir kaset ve daha iyi filmler yapacağım...

* Sanat dünyasından nasıl tepkiler aldınız?

Herkes aradı. Bütün sanat dünyasına teşekkür ediyorum. Özellikle üç insana, Türkan Şoray, Hülya Avşar ve Ferdi Tayfur'a çok teşekkür ediyorum. Benimle acılarımı paylaştılar.

YARIN: BANU ALKAN'A ANNESİNDEN KALAN ANILAR 'DA...

Sibel ARNA



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır