kapat
29.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Ecevit: Ülkeyi de kurullar yönetsin

Başbakan Bülent Ecevit önceki gün İstanbul'da yaptığı konuşma ile ilgili yapılan yorumlar üzerine dün yeni bir açıklama daha yapma gereği duydu. Bunun için dün akşam saatlerinde gazetelerin Ankara temsilcileri ile makamında bir sohbet toplantısı yaptı.

Ekonomik büyüme ve ihracatla ilgili söyledikleri üzerine yapılan bazı değerlendirmelerin gerçeği yansıtmadığını kaydeden Başbakan, önceki gün söylediklerinin arkasında olduğunu bir kez daha vurguladı. Ecevit, "Ekonomik programdan sapma olmayacak ancak büyümeyi hızlandırmak, dışsatımı arttırmak için bazı önlemler alınacak. Bu da sağlam finans kaynaklarına dayalı olarak, enflasyonu azdırmayacak biçimde yapılacak" dedi. Ecevit'in en çarpıcı açıklaması ise özerk kurullarla ilgiliydi. Bir süreden beri bu kurullardan duyduğu rahatsızlığı zaten dile getiren Ecevit, önceki gün söylediklerine de açıklık getirdi. Özellikle Kamu Bankaları Ortak Yönetim Kurulu ve BBDK'yı hedef alan Ecevit, bu kurulların ağır çalışmasından, bazı sosyal gerçekleri dikkate almamasından ve hükümetle eşgüdüm içinde olmamalarından yakındı. Ecevit'in sözleri özetle şöyle:

BAŞIBOZUK KURULUŞLAR
"Özerkleştirme alanında itiraf edeyim ki ölçüyü kaçırdık. Pazar ekonomisinin gereğidir, demokrasinin gereğidir dendi ve bir çok kamu kuruluşu devletin, hükümetin denetim alanı dışında başıbozuk kuruluşlar haline geldi. İşadamları Ankara'ya geldiğinde sorunlarıyla ilgileneceğimi ama yetkilerin de büyük ölçüde elimizden gittiğini biliyorlar. Ama karşılarında da devleti ve hükümeti görmek istiyorlar. Onun için bu özerklik konusunu gözden geçirmeliyiz. Bunları dengeli ve sağlıklı işler hale getirmeliyiz. Gerek bankacılık alanında gerekse de bazı ticari konularda devleti tümüyle devre dışı bırakmışız. Buna biz tahammül edebiliriz belki ama halk tahammül edemiyor.

SİYASET DENGESİ
Örnek vereyim; bankaların battığı, sayısız bankanın kapandığı dönemde o yüzden vatandaş büyük sıkıntılarla karşılaştı. Ama bundan bizi hükümeti sorumlu tuttular. Çünkü bununla ilgili kurulun yetkilerinin farkında değiller. Onun için özerklik ile siyasetin işlevleri arasında sağlıklı bir denge kurulması gerekiyor ve bunu yapmaya çalışacağız. Bu yapılabilir mi, yapılamaz mı? Bunlar zor işler. Fakat politikada önemli olan bunlar. Yani politikanın işlevi bu; birtakım zorlukları, sıkıntıları aşabilmek. Özerklik ve siyasetin işlevi arasında sağlıklı bir denge kurulması gerekiyor. Burada da finansman sektörü ile üreten sektör arasında sağlanması gerekiyor. Bu uyum sağlanabilmiş değil. Ama mutlaka sağlanması gerekiyor. Bu da sanırım herkesin kabul edebileceği gerçek.

VUR DEYİNCE ÖLDÜRDÜLER
Özerk kurulların hükümetle daha yakın ilişki de olması gerekir. Siyasetin işlevleriyle kurulların işlevi arasında bir denge kurulması gerekiyor. Hassas bir konu bu. Bu kurulların görev alanına giren ekonomiyle ve sosyal sorunlarla ilgili konular en yaşamsal konular. Hükümetin bu konuda yetkisi oldukça kısıtlı. Hükümetlerin görevi nedir? Ayrıca bu kurulların yetkileri geri alınacak diye bir şey yok, ama kurulların işleyişinde düzenleme gerekir. Mesela banka şubelerinin kapatılması. Biz bunun için çok uyardık ama olmadı. Oysa burada bir uzlaşı önemli, bizim siyasal deneyimimizle uzlaşılabilirdi. Bunu yapmadılar... Kurullar bir bakıma vur deyince öldürdüler. İşin toplumsal yönünü dikkate almadılar. Onun için bu kurulların işlevini iyi tanımlamamız gerekiyor. Bu kurullarda sakıncalar görüldükten sonra, hiç dokunmadan aynı yolda devam etsin denemez. Bu sakıncalar da genellikle kamuoyundan bize geliyor... "

BIRAKALIM O ZAMAN!..
Özerk kurullarla ilgili yaptığı bu keskin açıklamaları üzerine Başbakan Ecevit'e Devlet Bakanı Kemal Derviş'in çok sık kullandığı "Siyaset ekonomiden elini çekmeli" sözü anımsatıldı. İşte Ecevit'in yanıtı: "Efendim siyaset elini bankalardan çekmeli denebilir. Ama siyaset elini tümüyle ekonomiden çekmelidir derseniz, o zaman biz seçimlere falan girmeyelim, bankalar ve birtakım özel kuruluşlar devleti idare etsinler. Ekonomi ile siyaset tümüyle birbirinden ayrılamaz. Kastedilen, siyasal amaçlarla, en azından kar sağlama amacıyla siyasetin bankaları etkilemesidir. Bu bakımdan siyasetin ekonomiye karışması gerekli."

IMF TAHRİK EDİLİYOR
Ecevit, önceki günkü konuşması üzerine IMF'den bir rahatsızlık aktarılıp aktarılmadığı sorulduğunda da şu karşılığı verdi: "Niçin neden rahatsız olacaklar bilmiyorum. Eğer tahrik edilmezse, 'Başbakan Ecevit IMF ile ipleri koparıyor' gibi, bir izlenim aktarılmamışsa, şu veya bu çevreler tarafından, IMF'nin aklına bile gelmez rahatsızlık. Çünkü onların kendi işlevleri açından düşünmeye sevkedici bir şey yok benim söylediklerimde."

İDAM NASIL KALKACAK?
Başbakan, AB sürecinde koalisyondaki en kritik tartışma konusu olan idam cezasının kaldırılması ile ilgili soruları da yanıtladı. Ecevit, "MHP lideri ile uzlaşma sağlayabilecek misiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi: "O konuda farklı görüşlerimiz olduğu kesin. Anlaşmamakta anlaştık. Yani idam cezasının kaldırılması konusunda "Biz bu konuya katılmayız, ama isterseniz, Meclis'te sonuçlandırmaya çalışırsınız. Bundan da alınganlık göstermeyiz' dedi. Ama tabii önemli olan bu yola başvurmakta da ölçüyü kaçırmamaktır."



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır