kapat
29.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Şeker ve pirinç karneye bağlanıyor

141 milyar dolar dış borcunu ödeyemeyen Arjantin'de açlık korkusu giderek büyüyor. Süpermarketler, şeker ve prinç gibi temel gıda maddelerini karneyle satmaya başladı

Latin Amerika'nın en büyük üçüncü ülkesi olan Arjantin'de yaşanan ekonomik dram her geçen gün büyüyor. 141 milyar dolarlık dış borcunu ödemekte güçlük çeken ve IMF desteğini de kaybeden ülkede açlık korkusu giderek yayılıyor. Yüzde 200'e yaklaşan devalüasyon sonrası ortaya çıkan hiperenflasyon tehlikesi nedeniyle Arjantin'de bazı süpermarketler pirinç ve şeker gibi temel tüketim maddelerini karneyle satmaya başladı. Süpermarket sahipleri yaklaşan fiyat artışları nedeniyle, halkın temel gıda maddelerinde stok yapma yoluna gidebileceği düşüncesiyle bu kararı aldı. Hiperenflasyon döneminde sattığı malı aynı fiyata yerine koyamayacağını öngören marketler, halka sadece günlük ihtiyaç kadar mal satma eğilimine girdi.

GÜNEY'İN PARİS'İ DÜŞTÜ
20'nci yüzyılın ortalarına kadar dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Arjantin 70'li yıllardan sonra yaşanan ekomonik krizler sırasında hiperenflasyonla tanışmıştı. 90'lı yılların başında Wall Street'li ekonomist Doming Cavallo'nun önderliğinde uygulanan istikrar programı Arjantin'i krizden çekip çıkarmıştı. Bu dönemde 1 Arjantin Peso'su 1 ABD dolarına eşitlenmiş, böylece enflasyon sıfıra çekilmişti. Ancak 1990-2000 yılları ararasında hemen hemen tüm Latin Amerika ülkelerinin her krizden sonra yüksak oranlı devalüasyona gitmeleri, peso'nun dolar ve euro karşısında aşırı değerli kalmasına yol açmış ve Arjantin dış ticarette fiyat rekabetini yitirmişti. 141 milyar dolarlık dış borçla başbaşa kalan ülke, IMF'nin de desteğini yitirince, (Şubat'ta Türkiye'de olduğu gibi) peso'yu dalgalanmaya bıraktı. Bugün 1 dolar 3 peso'dan işlem görüyor. Yani yaşanan devalüasyon yüzde 200'ü buldu. (Türkiye'de ise bu oran yüzde 100'de seyrediyor.)

TAM 13 MİLYAR DOLAR KAÇTI
Ancak Arjantin, Türkiye'nin tam tersine devalüasyon sonrası da düzelme eğilimi göstermiyor. Çünkü, IMF'nin desteği hala yok. IMF, Buenos Aires hükümetinden çok sıkı bütçe önlemleri istiyor. Ancak hükümetin ağır işsizlik ve halk desteği yoksunluğu yüzünden bu adımları atacak gücü yok. İşte drama yol açan tablo bu. Business News Americas adlı derginin araştırmasına göre geçen yıl ülkeden toplam 13 milyar dolar kaçtı. Tarih boyunca Arjantin'den dışarı kaçan paranın toplamı ise 106 milyar dolar. (Türkiye'de bu rakamın 120 milyar dolar olduğu ileri sürülüyor) Hükümet kaçan 106 milyar doların yarısının kayıtsız olduğunu iddia ediyor. Şu sıralarda Arjantin'deki en kıt mal dolar. Maaşlarını alabilen Arjantinliler döviz büfelerinin önünde kuyruklar oluşturuyor. Hatta bu kuyruklar yeni bir iş kolu bile oluşturdu. İşi olanlar ya da birkaç saat uyumak isteyenler 20 peso karşılığında kendi yerlerine kuyrukta bir başkasını bekletiyorlar. Ülkede dolar satın alabilecek kadar parası olanlara da "şanslı gözüyle" bakılıyor. Çünkü ülkede işsizlik yüzde 20'yi çoktan aşmış durumda. Yani her 5 kişiden en az biri işsiz ve pek çoğu da evsiz. 43 yaşındaki Jose Ramos önce bir menkul kıymetler şirketindeki işini, sonra da evini kaybetmiş. "Başıma bunların gelebileceğini düşünemezdim bile" diyor. Ramos, Parlamento binasının önünde gölge bir yerde yaşıyor: "Bir zamanlar buradan geçerken, benden yiyecek parası isteyenlere birkaç peso verirdim. Şimdi onlarla birlikte yaşamak zorundayım."

ARJANTİNLİ NASIL İNTİHAR EDER
Bir zamanların Paris'i diye anılan Buenos Aires'te bu tip manzaralara yavaş yavaş alışılıyor. Latin Amerika'nın ilk metrosuna ve ilk gökdelenine sahip olan Buenos Aires'in şimdilerde, suç ve yoksulluğun kol gezdiği Brezilya ve Bolivya kentlerinden farkı kalmadı. Çoğu İtalyan ve İspanyol kökenli olan Arjantin halkını, yazar Cristina Wargon bakın nasıl tarif ediyor: "Latin Amerika'nın diğer ülkeleriyle aramızda hiç bir bağ hissetmezdik. Kendimizi hep zengin gibi görürdük. Ama bugün, açlığın, hatta açlıktan ölmenin ne renginin, ne de sınırının olmadığını farkediyoruz." Wargon, yaşananları mizahi bir dille şöyle dile getiriyor: "Bir Arjantinli nasıl intihar eder? Kendi egosunun tepesine çıkar ve oradan aşağı atlar..."

DÖVİZ BÜROLARININ ÖNÜNDE NÖBET TUTUYORLAR
Şu sıralarda Arjantin'deki en kıt mal dolar. Maaşlarını alabilen Arjantinliler döviz büfelerinin önünde kuyruklar oluşturuyor. Hatta bu kuyruklar yeni bir iş kolu oluşturdu. İşi olanlar ya da birkaç saat uyumak isteyenler 20 peso karşılığında kendi yerlerine kuyrukta bir başkasını bekletiyorlar.

KARNELİ YILLARI PROF. HAYDAR KAZGAN ANLATTI

Bir maaşımla bir kilo şeker almıştım
Turkiye'de halkın karne ile alış veriş yaptığı dönem 1940-1945 arasıdır; yani İkinci Dünya Savaşı'nın yaşandığı dönem. Bu yıllarda ekmek karne ile satılıyordu. İlk önce muhtarlar, kendi mahallelerine ait yerlerde yaşayan kişileri tespit ediyorlardı. Sonra o aileyi oluşturan bireylere bir karne veriliyordu. Karnelerin içinde pul gibi kuponlar bulunuyordu. O pullar gösterilerek ekmek alınıyordu. Uygulamanın ilk yıllarında kişi başı 400 gram kadar ekmek alınırken ilerleyen yıllarda bu rakam yarı yarıya inmişti. Türkiye'de o dönemde sadece ekmek karneyle satılıyordu. Ancak şeker de devletin kontrolünde olduğu için tasarruf sağlanması gerekiyordu. Bu yüzden karne uygulamasına geçilmedi ama fiyatı o kadar artırıldı ki bir anda yüzde 2000 fiyat artışı gözlendi. Şeker fiyatını çok iyi hatırlıyorum. 1940 yılında kilosu 35 kuruştan satılıyordu. 1943 yılında fiyatı 500 kuruştu yani 5 lira. Hatta o dönemde ben askerdim ve aylık maaşım 80 liraydı. O dönemde maaşımla eve bir kilo şeker götürmüştüm. İnsanlar şeker alamadığı için pekmez ve bal kullanıyordu. Örneğin bal şekerden ucuzdu ve insanlar çaylarına bal katarak içiyorlardı. Arjantin'de karneli yaşama geçilmesi çok kötü bir durum. Ancak bunun altında yatan tek neden Arjantin Hükümeti'nin tarımdan vergi almasıdır. Çünkü geliri düşen halk topraklarını bırakarak büyük şehirlere göçtü. Şimdi ise üretilen mal yetmiyor. Bir zamanlar buğday Arjantin'in en önemli ihraç kalemlerindendi.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır