kapat
13.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Asker acıkmaz, konuşmaz!

Her nedense yüreğinde askere karşı kin besleyen ve bu kinin büyüklüğü ölçüsünde belli çevrelerin gözünde yüceldiğini zanneden bazı siyasiler, gazeteciler, enteller, Kılınç Paşa'nın çıkışı üzerine, "Asker görüş bildiremez" demeye başladı...

Onlara göre asker konuşamaz... Hiçbir konuda fikir beyan edemez... Siyasi irade emreder, asker esas duruşta "Başüstüne" der...

Gidin işinize! Saçmalamayın!

Sizler oturup köşelerinizden ahkâm keseceksiniz, herkese akıl vereceksiniz, kendi küçücük beyinlerinizle hükümet kurup(!), hükümet düşüreceksiniz(!), birikimsiz, kalibresiz siyasiler 70 milyonun kaderini ilgilendirecek konularda karar alacak ve 800 bin kişilik Türk Silahlı Kuvvetleri herhangi bir konuda görüş açıklayamayacak...

Sizlere göre asker önermeyecek, fikir söylemeyecek sadece "Emredersiniz" diyecek; öyle mi?

Saçmalamayın!

Dünyanın en demokrat, en özgür ülkesi Amerika'da bile ülkenin izleyeceği politikayı sadece sivillerin (Beyaz Saray'ın) çizmediğini, ipuçlarını Pentagon'un verdiğini, gerektiğinde kapalı kapılar ardında siyasi iradeye müdahale ettiğini hepiniz biliyorsunuz ama işinize gelmediği için boşveriyorsunuz...

Amerika'da bir general bugüne kadar çıkıp da Pentagon'un görüşünü tabii ki açıklamadı, açıklamıyor... Çünkü buna gerek kalmıyor. Amerika'nın çıkarları, ileriye dönük planları yıllar önce bütün kurumların konsensüsü ile belirlenmiş, ülkenin takip edeceği yollar çizilmiş...

Bizde öyle mi?

Başbakanlığa başı sarıklı tarikat şeyhlerinin davet edildiği, referanslarının İslam olduğunu söyleyenlerin iktidara yürüdüğü, başı türbanlı genç kızların, direnişin(!) simgesi haline getirildiği, irtica hazırlıklarının sürdüğü bir ülkede siyasiler oy uğruna bunları görmezden gelir susarsa, askerin söyleyeceği hep birşeyler olacaktır...

Tıpkı dün olduğu gibi...

Zavallı feministler!
Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamamızın(!) üzerinden 5 gün geçti... Hatırlıyorsunuz; kadınların özgürlüğü, eşitliği adına yolsuzluktan hüküm giymiş Benazir Butto getirildi, krallar gibi karşılanıp, kendisine konferans verdirildi...

Bu yetmedi; "Apo'ya özgürlük" sloganları atan kadınlar miting düzenledi... Hatta feministler "Evim hücrem" yazılı pankartlarla yürüdü...Anlayacağınız her zaman olduğu gibi havanda su dövüldü, birileri kendilerini tatmin etti...

Peki gerçekler?

Devletin, çocuğu ile yurt dışı gezisine gidecek bir anneden "babanın izin belgesini" göstermesini istemesi... Noter tasdikli böyle bir muvaffakatname olmazsa çocuğun çıkışına izin vermemesi...

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; devlet çocuğun üzerinde annenin değil babanın egemenliğini kabul ediyor. Ve ne yazık ki, feministler, bu yanlış uygulamayı değiştirmenin çabalarını sergilemek yerine, davul zurna eşliğinde halay çekiyor...

Işıkara'yı dinleyin!
ANAP MKYK üyeleri İstanbul'u tehdit eden depremin boyutlarını, neden olacağı hasar ve can kayıplarını Prof. Dr. Işıkara'dan dinledikçe eminim ki ürktüler, terlediler... Ve herhalde tehlikenin büyüklüğünü anlayıp yapılması gerekenler konusunda çaba göstermeye de karar verdiler...

Başbakan Bülent Ecevit, Meclis Başkanı Ömer İzgi aynı gerçekleri hükümet üyelerinin ve milletvekillerinin öğrenmesini istemezler mi? Bu ülkeyi yöneten kadroların tehlikenin büyüklüğünü kavrayıp ne gerekiyorsa yapma refleksini sergilemelerini arzu etmezler mi?

O zaman Başbakan Ecevit, Mesut Yılmaz'ın yaptığını yapmalı ve Işıkara'yı ilk Bakanlar Kurulu toplantısına çağırıp tüm bakanlara gerçekleri anlattırmalı... Meclis Başkanı İzgi de basına kapalı bir toplantı için Işıkara'yı Meclis'e çağırmalı...

Kısacası Ankara başını kuma sokmayı bırakmalı...

Fıkra

Öğretmen
Temel'in 3 tane sevgilisi vardır... Biri öğretmen, biri doktor. Biri de santral memuresi... Düşünür taşınır, öğretmenle evlenmeye karar verir... "Niye öğretmen" diye soranlara da sebebini şöyle iletir:

"Bilmez misiniz ki; doktor 'bugün git, yarın gel' der... Santralci 'Şu anda meşgul, daha sonra tekrar deneyin' diyerek başından defeder... Ama öğretmen öyle mi; 'Hadi bir daha tekrarlayalım' der..."

Kırmızı Kart
Bir yıl içinde bir tek uçağın inmediği Zonguldak Havaalanı'nı Başbakan Ecevit'e ayıp olmasın diye açık tutanlara...

Halkın sütunu

Soruşturun
Bakan Mehmet Keçeciler tasarruf tedbirlerinin hayata geçirileceğini açıklamasına karşılık, İstanbul Gümrük Muhafaza Baş Müdürlüğü, yüz milyarlarca lira harcayarak binadaki her şeyi değiştirdi. Birileri korunmak mı istendi? Soruşturma yapılmasını bekliyoruz. Servet Aydın

ALKIŞ
Oğluna trafik cezası kesen polisleri birer maaş ikramiye ile ödüllendiren İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'e...

YUH!
Ancak 9 bebeğin ölümünden sonra erken doğum ünitesini karantinaya alan Karadeniz Teknik Üniversitesi Hastanesi'ne

Doğru SÖZ
Mal kaybeden bir şey kaybetmiştir, onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir, ama cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmiştir...

Emniyet'teki irticai akımların takip edildiği bilgisayara virüs giriyor ve rastlantıya bakın ki Fetullah Gülen ile ilgili bilgileri yok ediyor!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır