kapat
11.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

AB bir tehdit mi?

Mete TEMALAR

Batımızdan bu yana doğru kartopu gibi yuvarlanıp, çığ gibi büyüyen bir dev ortaya çıktı. Adı ister AB olsun ister yeni ABD yani Avrupa Birleşik Devletleri, şimdi bu devle Yunanistan sınırları dolayısıyla komşuyuz ve yakında Bulgaristan'ı da alacaklar. Böyle bir devin içinde olup yuvarlanan çığa dahil mi olmalı, yoksa karşısında direnmelimiyiz? Çığı durdurmak mümkün müdür, yoksa kenara çekilip bir yere takılıp durmasını mı beklemeli?

AB'nin ilk adımları 1959'da atıldığında ve Türkiye 1963'de ortaklık anlaşması imzaladığında günün şartları şimdiki ile çok daha değişikti. Aradan geçen 40 yıllık zaman süresince üye olabilenler oldukça karlı çıktılar ve ekonomik göstergelerinde bizi defalarca katladılar. Bugün ise ekonomik entegrasyonu tamamlayanların, siyasi, mali, askeri ve hukuki uyum sürecine yöneldikleri görülüyor. Bizim beklentimiz ise büyük ölçüde ekonomide idi.

Şu durumda üye olsak bir türlü, olmasak başka türlü. Üye olduğumuz taktirde birleşmesini nerede tamamlayacağını bilmediğimiz bu devin içinde rolümüz ne olacak? Eğer ABD benzeri Avrupa Birleşik Devletleri oluşturulursa, onun bir eyaleti olmayı içimize sindirebilecek miyiz? Ya da serbest dolaşım sonucu birçok yöremizde nüfus yoğunluğunun Avrupalılara geçmesi halinde ülke ne hale geçecek. Onların ellerindeki maddi üstünlükleriyle bize göre kolayca mülk edinmeleri çok açık değil mi? Fransız Ermenilerinin Van'da yerleşmelerine karşı koyabilecek miyiz? Ya da yeni taleplerine...

Avrupa Ordusu kuruluyor. Bu orduya biz de katılabileceğiz kuşkusuz. Peki Ulusal ordular da zamanla kalkarsa, ya da jandarma seviyesine indirgenirse.. Azerbaycan'ı işgale kalkışırlar ve Türkiye Avrupa vizesi alamadan eli kolu bağlı kalırsa.. Avrupa Parlementosu doğuda bir Kürt eyaleti için karar alırsa ne yapacağız? Dikkat edin daha Yunan, Ermeni, Kıbrıs konularına girmeden bile bunlar ortaya çıkıyor.

Ayrıca gelişmeler, Heybeliada Ruhban Okulu için Ortodoks Patrikliğin ve Batının bastırmaları, İstanbul'da yeni bir Ortodoks Vatikan'ı kurulması emellerini de çağrıştırıyor.

Milli hakimiyet AB'ye geçtiğinde buna karşı koyabilecek gücü ben merak ediyorum.

Paralar bir olacak, mülk edinme, dolaşım serbest olacak, ordu tek olacak, sınırlar göstermelik olacak, AB mahkemeleri üst organ olacak. Bu kadar güveniyor idiysek, kıta sahanlığı konusunda, Kıbrıs konusunda niçin Uluslararası mahkemelerden kaçındık? Diye sorarlar adama..

Üye olmasak da yanlızlık girdabındayız açık söylemek gerekirse, İran'a ve Araplara güvenemeyiz, Ruslar var, onlarla da çıkar çelişkilerimiz olabilir ve zorbalığı esas alan bir yapıları var. Ticaretimizin yüzde 80'ini yaptığımız AB'ye dışardan da olsa yaklaşmak zorunda kalacağız Ama ulusal konularımızda bu kez Yunanlıları ve Ermenileri değil hepsini bulacağız.

Burada dikkat çekici bir konu da AB'den bize yönelik bir sıcaklığın yansımadığıdır. Üyeliğe aday buldukları, içine alacakları ve büyük çıkarları olduğunu tesbit ettikleri bir ülkeye gerekli esnekliği de kesinlikle göstermiyorlar. Örneğin; ulusal konularımızda hasımlarımızla aynı görüşü ifade ediyor ve adeta birlikte baskıda bulunuyorlar. Bu da "acaba üyeliğimizden onlardan çok bizim mi avantajımız var da böyle davranıyorlar" sorusunu ortaya çıkarıyor. Ya da durumu iyi tesbit edememiş ve öngörülerinde yanılmış olabilirler. Ya da biz çok daha avantajlıyızdı

Biraz karamsar bir yazı oldu ama birzamanlar kurulmasını sevinçle karşıladığımız, üyelik için balıklama daldığımız ama gereklerini yerine getirmediğimiz veya kasıtlı içeri alınmadığımız bir oluşumun, günümüzde bizleri nasıl ikilemde bıraktığını da yadsıyamayız.

Şimdi önümüze yeni ve oldukça ağır ödevler sürmüş bulunuyorlar ve yeniden karar arifesindeyiz. Tamam mı, devam mı? Kararı 40 yıl önce verdik demek yetmez. O gün gelişmelerin nerelere varacağına ilişkin vizyonumuz dardı. Bugünkü talepleri gündemde yoktu ve bunları bilemezdik. Bugün biran daha netlik kazandı.

Netlik kazanmayan yanlar da var. Şimdi bir Anayasa teşkili için çalışıyorlar. AB Anayasasında neler olacak ve ne olmayacak, birleşmenin sınırı bir konfederasyonsa belki bize daha yakın olabilir. 40 yıl kapıda bekledikten sonra bence bu anayasayı görmeyi de bekleyelim.f Atatürk'ün ve silah arkadaşlarının, atalarımızın kanı ve canı pahasına koruduğu bağımsızlığı riske etmeyelim.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır