kapat
19.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
Limasollu
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
TSK ve GAP

Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu sordu: - Sarıkamış'ı nasıl buldun?

"Kısa yanıt" ya da "protokol gereği yanıt" belli:

- Efendim, çok iyi buldum.

Biz "bu yanıtı" vermedik.

"Uzun konuşmayı" tercih ettik.

Zira...

O Sarıkamış ki...

1071'de, Malazgirt zaferi ile "tapusunu aldık."

Yüzyıllarca "bayrağımızı" dalgalandırdık.

Ama sonra "Ruslar" geldi.

"İngilizler" işgal etti.

Ermeniler "katliam yaptı."

Katharina -hâlâ ayakta duran- av köşkünü inşa etti.

"Bizim görev yaptığımız topçu birliği" Ruslar'dan kalma bir binaydı.

Ve 29 Eylül 1920'de, Kazım Karabekir Paşa "tapulu mülkümüzü bir kez daha topraklarımıza kattı."

Bizim Sarıkamış o gün bu gün, "yine bizim Sarıkamış" oldu.

Komutan'a dedik ki:

- Efendim, her şeyin başı ekonomi... Nüfus... Canlılık... Sosyal yaşam... Acaba... Dokuzuncu Piyade Tümeni'ni geri çeksek... Sarıkamış'ta ne kalır?

ERZURUM, KARS
Sohbetin "burasında" Org. Kıvrıkoğlu'nun makam odasındaki duvar saati çaldı.

Saat, giriş kapısının tam üzerinde.

"On beş dakikada bir" çalıyor.

Komutan'ın herşeyi "saatli... Planlı... Programlı."

Randevuları "dakika ile" sınırlı.

Eğer "zamanı unutan" olursa...

Duvar saati "hatırlatıyor."

Evet, saat "çalınca..."

Bir ara durakladık.

Komutan:

- Rahat ol... Saate bakma... Devam et... Söylediklerin çok önemli... Gerisini dinlemek istiyorum.

- Efendim... Erzurum'da, Dokuzuncu Kolordu olmasa... Atatürk Üniversitesi olmasa... 1048'de Türk komutan İbrahim İnat'ın topraklarımıza kattığı Erzurum'un hali nice olur?.. Erzurum çökmez mi?

Komutan:

- Yavuz... Bu konu benim en çok üzerinde durduğum konulardan biri... Düşüncelerini öğrenmek istiyorum.

- Efendim, Kars'ın nüfusu azalıyor... Serhat şehri geri, geri gidiyor... İyi ki Kafkas Üniversitesi var... O da olmasa... Kars ne yapar.

EYLEM PLANI
Genelkurmay Başkanı:

- Yavuz, biz senin bu söylediklerinin tamamını Milli Güvenlik Kurulu'nda konuştuk... Bugün değil, çok önce konuştuk... Konu, ülkemiz açısından yaşamsal öneme sahip olduğu için, uzun uzun üzerinde durduk... Ve bazı kararlar da aldık.

- Hangi kararlar?

- MGK, tam 107 maddelik bir eylem planını görüştü ve kabul etti... Bölücü terör olayının üstesinden gelindikten sonra, sıra Doğu ve Güneydoğu'nun kalkınmasına geldi... İşte eylem planımız, bununla ilgiliydi.

107 MADDE
107 maddelik eylem planının ayrıntılı dökümü:

47 madde "ekonomiye dair."

30 madde "kamu yönetimi" ile ilgili.

14 madde "eğitim."

13 madde "sağlık."

Ve üç madde de "diğer konular."

Soru:

- Komutanım, sonuç?

- Türkiye, pek çok konuda başarılı... Ama başarılı olunamayan konular da var... Örneğin organizasyon... Örneğin koordinasyon.

KAMU YÖNETİMİ
Eğitimde "mesafe alınıyor."

Sağlıkta "bazı iyileştirmeler" var.

OHAL Bölge Valiliği "üzerine düşeni yapıyor."

Komutan "her şeyi gözetliyor."

Ve diyor ki:

- Yavuz gittin, gördün... Biz Doğu'ya, Güneydoğu'ya pırlanta gibi generallerimizi gönderiyoruz.

- Evet... Gördük.

- Devlet aslan gibi kaymakamlarını, valilerini yolluyor.

Doğru.

"Bunu da" gördük.

Ayrıca...

"Her dalda profesörümüz" bölgede görev yapıyor.

Org. Kıvrıkoğlu:

- Ama... Maalesef... Ne kadar acıdır ki... Diğer kamu personeli bakımından sorun var... En parlak Emniyet Müdürü gidiyor... Diğer kamu yöneticisi gitmiyor... Bölgede, devletin önemli makamları "vekaletle" dolduruluyor... Bu yanlış... Bu hatalı... Bu sakat... Ülkemin Doğu'su, Güneydoğu'su sürgün yeri değildir... Onurla görev yapılacak vatan köşesidir.

MAALESEF
Devletimiz, "Komutan'ın vurguladığı konuda" bazı önlemler düşündü.

"Kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanacak esaslar... Norm kadrolar" ile ilgili bir Bakanlar Kurulu Kararı alındı.

"2000/1658 sayılı karar", 20 Aralık 2000'de Resmi Gazete'de yayınlandı.

Kuruluşlara "bu karara uyun" diye bir de genelge gönderildi.

Genelge no: 2001/39.

Genelge tarihi: 11 Temmuz 2001.

Sonuç ise...

"Maalesef başarılı değil."

Eğer başarılı olunsaydı...

Bölgedeki pek çok önemli koltuk "vekalet yoluyla" doldurulmazdı.

"Generalin" gittiği gibi...

Yetişmiş mühendis de giderdi.

Uzman doktor da.

Ve Milli Güvenlik Kurulu'nda kabul edilen 107 maddelik eylem planı, aksamadan yürürdü.

İÇ BARIŞ İÇİN
Genelkurmay Başkanı:

- Yavuz; barış ve huzur için, ülkenin yarınları için, Atatürk'ün işaret ettiği hedefe ulaşmak için kalkınmak şart... Doğru mu?

- Tabii.

- Kalkınırken de bölgeler arasında dengesizlik olmamalı... Doğu, Güneydoğu ihmal edilmemeli... Doğu'da, Güneydoğu'da sosyal ve ekonomik bakımdan hızla alınması gereken önlemler var... Bunları, tekrar söylüyorum, MGK toplantılarında uzun uzun konuştuk.

GAP'IN ÖNEMİ
"Bu konu" konuşulurken...

Komutan bir ara dedi ki:

- GAP işini bu ülkede kim ne derse desin, en iyi bilen kişi Sayın Demirel'dir... Bir gün, MGK toplantısında, Cumhurbaşkanı Demirel dedi ki... GAP, en geç 2008'de tamamlanmalıdır... Söylediği de, gösterdiği hedef de doğruydu.

- Efendim, sonra ne oldu?

- Demirel bunları söylediği zaman, Mesut Yılmaz Başbakandı... Dedi ki... Efendim, 2008 erken... 2010'da tamamlanabilir.

- Sonra?

- Yavuz, GAP'ı 2010'da tamamlamak bir devlet politikası... Fakat... Şu andaki yatırım temposuyla, 2010'da nasıl tamamlanacak?.. Ciddi endişelerim var... GAP, bu ülke için çok önemli... O bölgeye su ile birlikte canlılık geldi... Köylünün yüzü güldü... Yılda üç mahsul almaya başladı... Barış oldu, huzur oldu, güvenlik oldu.

Gördük ki...

Komutan "barajların su seviyesinin de" farkında.

"GAP'ın yatırım hızının" da.

"Bölgesel kalkınmanın" da.

Açıkçası...

Komutan bu konularla "yakından ilgileniyor."

Ve diyor ki:

- Herkesin ilgilenmesini istiyorum... Medyamızın da.

Yolsuzluğa bulaşan aramızda yaşayamaz
Türkiye Sosyal ve Ekonomik Etüdler Vakfı (TESEV) bir yolsuzluk araştırması yapıyor.

Ve "en güvenilir kurum hangisi" diye sorulduğunda...

İlk sırayı "Ordu" alıyor.

Komutan'a sorduk:

- Bu hangi anlama geliyor?...Yolsuzluk... Yozlaşma... Rüşvet araştırmasında, toplumun "Orduma güvenim tam" demesinin ardında yatan gerçekler neler?

- Yavuz... Türk halkı bu konuda çok duyarlı... Halk, şikâyet etmekte haklı... Bu işin kökü mutlaka kazınmalı... Halkımız bu konuda bize güveniyor... Zira...

ORDUYA GÜVEN
Ben Genelkurmay Başkanıyım.

Bana yüzlerce mektup gelir.

İnceletirim.

Çoğu zaman, hissettirmeden inceletirim.

Prensip olarak, imzasız mektubu işleme koymam.

Fakat, imzasız bir mektupta eğer inanabileceğim en ufak ayrıntı varsa, yine işin üzerine gidilmesi için düğmeye basarım.

Orduya duyulan güvende, bunun payı çok büyük.

Böyle hareket etmem, caydırıcı oluyor.

"YAŞATMAYIZ"
"Yani" dedik:

- Koruma, kollama yok... Aklama, paklama yok... Harbiye'den arkadaşım olur, bu defalık üstünü örteyim yok...

Org. Kıvrıkoğlu'nun tepkisi:

- Hayır Yavuz... Hayır... Hayır... Eğer içimizden biri, bir işe bulaşmışsa... Halkımız iyi bilsin ki onu aramızda yaşatmayız... Zaten halk bunun için bize güveniyor.

GÜÇLÜ ORDU
Genelkurmay Başkanı:

- Eğer olay tam tespit edilemese bile... Yeterli delil bulunamasa bile... Ben inanıyorsam ki, bazı şeyler vardır... O şahsın, bazı işlere bulaştığına dair ipuçları mevcuttur... Sırtından, mahkeme kararıyla elbisesini çıkaramayabilirim ama... Kritik görevlere vermem, bu bir... Fazla yükselme imkânı tanımam, bu iki... Yani, böyle birinin orduda ilerlemesi imkânsızdır... Yolu kesilir... Türk Ordusu'nun güçlü olması şarttır... Bunun için de kendi içinde düzgün olması, sağlam olması birinci şarttır.

d

ASKER HAKEMLER
"Asker hakemler sorunu" nasıl çözülecek.

TSK, Türkiye liglerinde görev yapan kendi mensuplarını "sahalardan çekecek mi, çekmeyecek mi?"

Eğer çekecekse...

"Ne zaman" çekecek?

Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu:

- Bu uygulamaya son vermek istedik... Fakat, Futbol Federasyonu Başkanı, "Paşam, bu kararı birden gerçekleştirmeyiniz... Uygulamayı kademeli olarak yapınız" dedi... Bu talebini bir yazıyla da bildirdi.

- Sonra?

- Sonra uygulamayı üç yıla yaydık... Ülkemin sporuna hizmet için, hakemlik kurumunun korunması ve yüceltilmesi için, yeni hakemlerin yetişmesine zaman tanımak için ve federasyonun darda kalmaması için bu yolu uygun bulduk.

- Ama bugün başka sorunlar çıktı... Gazetelerde okuyorsunuz... Hakemler... Şike... Yani hoş olmayan iş ve ilişkiler konuşulur oldu.

- Biliyorum... Konu mahkemelere de intikal etmiş.

- Siz ne düşünüyorsunuz?

- Durumu inceletiyorum.. Bütün yönleriyle... Henüz karar vermedik... Bakacağız... Ne gerekirse onu yaparız... Zira, bazı konularda çok titiziz.

- Bu konuyu biraz daha açar mısınız?

- Türk Silahlı Kuvvetleri'ni kimse yıpratamaz... TSK'ya en ufak bir gölge, leke, toz gelmesini istemeyiz... Titizliğimiz bu konuda.

- Sonuç ne olabilir?

- Daha önce "uygulamayı üç yıla yayalım" demiştik... Son durum üzerine, bu hususu, yeniden değerlendirmek zorundayız... Ve değerlendiriyoruz.

dEKONOMİK KRİZ AŞILIYOR
Kasım-2000 krizi. 2001-Şubat krizi. Kapanan işyerleri.

İşsiz kalan yüz binler.

"Sosyal patlama" endişeleri.

- Sayın Genelkurmay Başkanım... Ne diyorsunuz?

- Türk halkı zorluklara karşı son derece tahammüllü bir halktır... Çok daha kötü durumlarda kaldığı olmuştur... Ama ülkesine zarar vermeyi düşünmez... Bu bakımdan bir sosyal patlama olmaz... Halkımız olgundur, sabırlıdır, devletine bağlıdır... Tabii bir hususu daha söylemem lazım.

- Nedir efendim?

- Halk, şunu da görmek ister... Ufukta bir ümit ışığı.

- Görebiliyor musunuz?

- Evet... Kıpırdanma görünüyor... Alınan tedbirlerin verdiği bazı olumlu sonuçlar görünüyor... Bu sevindirici.

- Yani kriz aşılıyor.

- Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu krizi aşacak güce sahiptir... Türk halkında da bu inanç vardır... İnanıyorum ki kısa sürede sonuç alınır... Halk, kendisini yönetenlerden bunu bekliyor.

PORTRE

Liderlik sanatı
Bir general, bir "komplo" ile karşılaşıyor. General "inciniyor, kırılıyor, yıkılıyor." Ve generalin telefonu çalıyor.

Arayan "Genelkurmay Başkanı."

Diyor ki:

- Seni tanıyorum... Beğeniyorum... Seninle gurur duyuyorum... Her şeyin farkındayım... Görevine devam et.

***
Genelkurmay Başkanı:

- Yavuz, eğer Komutan isen... Eğer lider isen... Her şeyin farkında olacaksın... Astlarının özel sorunlarını bile bileceksin... Bilmen yetmez, çözeceksin... Herkes şuna inanacak, "Komutan beni seviyor." Herkesi sev ki, herkes sana saygı duysun... Tabii, adaletten şaşmayacaksın.

***
Bir gün, bir teyze, Genelkurmay Başkanı'na bir mektup yazar.

Yazısı "kargacık, burgacık"tır.

Mektup, Özel Kalem tarafından "çöpe atılmaz."

Komutan'ın önüne konur.

"Teyze" yazmaktadır ki:

Paşam.

İki çocuğum var, ikisi de askerde.

Çocuklarımı özledim.

Ama onları ziyarete gidecek maddi imkânım yok.

Dizlerimde derman yok.

Yetimlerim bayramda bana gelecekler ama...

Ceplerinde otobüse verecek bilet parası yok.

Paşam.

Yavrularımın hasretiyle yanıyorum. Siz onların babasısınız.

Yetimlerime iyi bakın.

Komutan mektubu okur.

Ve "emir" verir:

- Derhal bu kadının durumu araştırılsın... Yazdıkları doğruysa... Gereken hızla yapılsın.

"Gereken" nedir?

Ya teyze "evinden alınıp, evlatlarının yanına getirilecek... Ordu'nun misafiri olarak ağırlanacak."

Ya da...

Ordu "askerin otobüs biletini" alacak. Cebine "harçlık" koyacak.

Ona "git... Annenin elini öp... Sonra birliğine dön" diyecek.

Org. Kıvrıkoğlu:

- Yavuz, bütün bunlar benim görevim... Ben evlatlarıma böyle bakacağım ki, onlar sınırda aşkla, şevkle, heyecanla, gururla nöbet tutsunlar.

d

ORDU'NUN HASSASİYETİ
Yavuz Bey. Halkımız bizi seviyor, biz de halkımızı çok seviyoruz.

Halkımız ekonomik sıkıntı çekiyor, az yiyor, iyi beslenemiyor.

Fakat ordusuna bakıyor, askerini doyuruyor, giydiriyor.

Halkımız şunu iyi bilsin ki bir subay, bir astsubay kolay yetişmiyor.

Ben Komutan olarak tek bir elemanımı bile kaybetmek istemem.

Fakat, halkımızın bir hususu daha çok iyi bilmesini isterim.

O da şudur:

Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, Cumhuriyet'e, vatanın bölünmez bütünlüğüne, laikliğe, büyük Atatürk'e toz kondurmayız.

Kabul edemeyeceğimiz bazı şeyler vardır... Laiklik devletin temel ilkesidir. Kimse toz konduramaz.

Ve bunlardan asla taviz veremeyiz.

Eğer kendi içimizde, bu temel ilkelere aykırı hareket eden olursa, önce onu kazanmaya çalışırız.

Binbir zahmet ve masrafla yetişen elemanımızı kurtarmak isteriz.

Ama o hâlâ yanlış istikamette yürümeye devam ederse, durumunu Yüksek Askeri Şura'da görüşürüz.

Ve ona, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde yaşama hakkı tanımayız.

Bu bizim halkımıza, ülkemize ve ilkelerimize olan bağlılık ve saygımızın gereğidir.

YARIN
Org. Kıvrıkoğlu, ABD Genelkurmay Başkanı ile neler konuşacak?

Paralı askerliğe geçilebilir mi?

Ordu, hangi konularda özelleştirmeye gidiyor?

Komutan kimleri okuyor? Hangi yazarın yazısı sarı kalemle, hangisinin yazısı kırmızı kalemle çiziliyor?

İzlenen TV'ler, banda alınan programlar hangileri?



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır