kapat
03.02.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 DİYET
 TATLILAR
 CİNSELLİK
 PAZAR SABAH
 KİTAP
 SİNEMA
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Kitap muhabbeti

Tarihçi, gazeteci ve seyahatname yazarı Jason Goodwin'in kitabını okuyorduk... (Ufukların Efendisi Osmanlılar-SABAH Kitapları-1999)

Kitabın 257. sayfasında yazılanları okuyunca... "Vay canına" demekten kendimizi alamadık.

"Etkilendiğimiz... Duygulandığımız" bölümden, sadece iki cümle sunacağız:

"İmparatorluğun son yıllarında bir Fransız firması, İstanbul'da, yüz elli bin sokak köpeğinden eldiven yapmayı önerdi... Para sıkıntısı büyük olmasına rağmen, Padişah şiddetle reddetti."

***
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler ile sohbet ederken, birbirimize "ne var ne yok, neler yapıyorsunuz" diye sorarken...

"Falanca kitabı okuyoruz" dedik.

Ve "257. sayfayı" ona da gösterdik.

Padişah'ın "hayvanseverliğini..."

Devletin paraya ihtiyacı olmasına rağmen "köpek üzerinden rant sağlamayı düşünmediğini..."

Aynı kitaptan bir başka bölüm:

- ..... Edward Lear onlardan (köpeklerden) nefret ederdi... "Ben bir gün için Padişah olsam, on vapur dolusu köpek kellesi getirilmesini emretmez miyim" derdi. (Sayfa 256)

Vay canına!..

"Vapurlar dolusu köpek kellesi" isteyen "uygar Batılı."

"Direnen" ise Osmanlı.

Mehmet Akif'in "medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar" demesi boşuna değil.

***
Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler dedi ki:

- Sana bir kitap vereyim... Bir de onu oku.

- Ne kitabı?

- Theodor Herzl'in anıları.

Theodor Herzl (1860-1904), Macar asıllı, Avusturyalı bir yazar ve siyaset adamı.

Siyonizmin "siyasi bir hareket olmasına öncülük eden" kişi.

***
Theodor Herzl yanına "kendi kafasındaki" iki kişiyi alır.

İstanbul'daki İngiliz elçisine gider:

- Bizi, Padişah ile görüştür.

Elçi, Padişah'tan randevu ister.

Padişah "falanca gün gelsinler" der.

Ve "heyet" Padişah'ın huzuruna çıkar.

Theodor Herzl o dönemde bir "kampanya" düzenlemiştir.

"Mavi Kumbara" kampanyası.

Kendi "cemaatinden... Taraftarlarından" büyük miktarda para toplamıştır.

Padişah'a der ki:

- İmparatorluk maddi sıkıntıda... Borç içinde... Biz, Osmanlı'nın bütün borçlarını ödeyebiliriz... Ama bir şartla.

- Şartınız nedir?

- Osmanlı'nın malı mülkü Padişah'ındır... Kudüs'ü bize satın... Karşılığında tüm borçlarınızı üstlenelim.

Padişah ayağa kalkar:

- Eğer huzuruma İngiliz Elçisi ile birlikte gelmemiş olsaydınız, şimdi hepinizin kellesini uçurtmuştum... Defolun... Aslan, mağarada açlığından ölür ama, köpeklerin artığına tenezzül etmez... Size kim söyledi, Padişah'ın para ile vatan toprağını sattığını.

***
Keçeciler'e dedik ki:

- Biz de size bir kitap hediye edelim.

- Kimin?

- Eski büyükelçilerden Ercüment Yavuzalp'in. (Liderlerimiz ve Dış Politika-Bilgi Yayınevi)

Ve kitaptan bir bölümü (Sayfa 67) Keçeciler'e okuduk.

Almanya Başbakanı, "Başbakan Adnan Menderes'in konuğu olarak" Türkiye'ye gelir. Ercüment Yavuzalp o dönemde "Menderes'in Özel Kalem Müdürüdür."

Menderes, konuğunu "Ege'ye" de götürür. İzmir-Bergama arasında, iki başbakanın otomobilinin önünde "adım başı kurban kesilince..."

Yol "kan gölüne" dönünce...

Almanya Başbakanı'nın eşi "fenalık geçirip, bayılıverir."

***
- Sayın Keçeciler... Bu "gelenek" hâlâ sürüyor... Ne olur seçim gezilerinde falan "kurban olayı" sona erse... Ayrıca... Önümüz bayram... Sokaklar yine "kan gölüne" dönmese.

- Doğru söylüyorsun... Bizim çocukluğumuzda sokakta kurban kesmek ayıptı... Sahi... Ne oldu bize?



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır