Almanya'da, Düsseldorf yakınlarında bir kent... Elimdeki resmi belgelere bakarak, kentin caddelerinde "büyük" bir şirketi arıyorum. Büyük diyorum çünkü, bu şirket, 1997 yılında Türkiye'den yüzbinlerce marklık tekstil ürünü almış... Bu çapta iş yapan bir şirkete "büyük" denmez de ne denir?
Ama taksi şoförü, verdiğim adresteki "büyük" kuruluşu bulmakta zorlanıyor. Kafasını sallayarak "Bu işte bir terslik var!" diyor. Şoför haklı!.. Çünkü belgeye göre aynı caddede iki kapı numarası var! Acaba hangisi doğru?.. Taksiden inip, ilk numaraya doğru ilerliyoruz. Ama oda ne?.. Karşımıza tekstil şirketi yerine, yat üretimi yapan bir atölye çıkıyor!.. Konuştuğumuz kişiler, yöreye yaklaşık bir yıl önce geldiklerini, daha önceleri burada bir top sahası bulunulduğunu söylüyorlar.
Şoförümüz "Ben size, bu işte bir terslik olduğunu söylemiştim!" diyerek direksiyonu, ikinci numaranın bulunduğu yere çeviriyor. Burası da elektrik malzemeleri satan büyükçe bir firmanın merkezi... Danışmadaki görevliye, Türkiye'den yüzbinlerce Marklık ithalat yapan bir tekstil şirketini aradığımızı, adres olarak buranın göründüğünü söylüyoruz.
Başını iki yana doğru sallayarak:
"Nein!.. Nein!.." diyor. Yani "Hayır!.. Hayır!.."
Kadının verdiği bilgilerden, binayı iki yıl önce kiraladıkları, geçmişte kimler tarafından kullanıldığını bilmedikleri anlaşılıyor.
"Acaba aradığımız "büyük" tekstil firması, geçmişte burada faaliyet göstermiş olabilir mi?.."
Bu soruyu, caddenin köklü işletmelerinden birinin sahibine yöneltiyoruz. Yaşlıca Alman biraz düşündükten sonra "Şimdi hatırladım!." diyor.
"Üç yıl kadar önce böyle bir şirket vardı. Ama büyük müyük değildi! Aksine, kuşku verici işler yapıyorlardı. Gündüzleri hiç kimse çalışmazdı! Geceleri ise tek bir lamba yanar ve karanlıkta birileri girip çıkardı! Bir Pazartesi sabahı geldiğimizde, binayı bomboş bulduk! Hafta sonunu fırsat bilip, kaçmışlardı!"
Alman, diğer Almanlar gibi, daha fazla konuşmak istemiyor. Biz de "hayalet" şirketin ve ortaklarının izini bulabilmek umuduyla, Ticaret Odası'nın yolunu tutuyoruz... Ama nafile!.. Kaçanlar, geride hiçbir iz bırakmamışlar!.. Bir telefon numarası bile!..