New York'a, Dünya Ekonomik Forumu için geldik.. Buradan Washington'a gideceğiz.. Mekik Diplomasisi sizin anlayacağınız.. Bakacağız ne olup bittiğine.. Tayyip efendi ne yapmış, ne etmiş hepsini öğreneceğiz.. Sonra da bir daha soracağız Tayyip Erdoğan'a: Sana yakın hangi gazeteciye partinde, Genel Sekreterlik teklif ettin?
Bu işin kaçarı göçeri yok.. Sakın bir eski Fetullahçı olmasın bu kişi? Partindeki insanlar da öğrensin fena mı olur? Sen söylemezsen, ben yazacağım..
Neyse. Bizim gazetelere bakıyorum ve baktıkça, sanki 3 bin kişinin katıldığı New York'taki bu forumun bizler için yapıldığını sanıyorum..
Geçtiğimiz yıllarda da aynı hatalar yapıldı.. Oysa burada bambaşka konular da var gündemin en tepesinde.. Ama biz kendimizi dünyanın merkezi sandığımız için varsa yoksa da bizimkiler ne dedi ile uğraşıyoruz.
Kimse üzerine alınmasın ama bu tipik bir 3'üncü Dünya gazeteciliğidir.. Onlar da kendi adamları dışında asla kimseyi görmezler.. Ne oluyormuş, ne bitiyormuş hiç önemli değildir.
ABD basınına bakıyorum. Bizden tek kelime yok. Bambaşka konuları takip ediyorlar..
O zaman bizden gidenler ne diyor o önemli.. Yaz bizimkini, manşet ol. Olsun bitsin.. Dünyanın bin türlü meselesi konuşuluyormuş, boş ver.. Sen bizimkilere bak.. Zaten bizimkiler olmasa, Türkiye'den hiçbir gazetecinin geleceği yok ya...
Buradaki toplantılarda A'dan Z'ye aklınıza gelebilecek her sorun masada.. Ama biz, meşrebimize göre Cem, Derviş veya Erdoğan'dan birini seçeceğiz.. Hayırlı olsun.. Böyle başa böyle tıraş...
Demokrasilerde askerlerin siyasi konularda açıklama yapması söz konusu değildir.. Orgeneral Hilmi Özkök'ün Kıbrıs'ta söylediklerinden sonra "Bakalım bizim demokrasi konusunda attıkları zaman mangalda kül bırakmayan başta demokrasi havarisi yazarlar olmak üzere kimden bir ses çıkacak, kim bu yanlıştır diyecek" diye bekledim... Demokrasi aşığı medyanın anlı şanlı isimleri sus pus.. Bunlar olacak, sizler susacaksınız, sonra da kalkıp yabancılara ne kadar demokrat bir ülke olduğumuzu anlatacaksınız ve onlar da inanacak..
Bu ülkenin Başbakanı nerede? Dışişleri Bakanı İsmail Cem nerede? Demokrasi havarisi Mesut Yılmaz neden susuyor? Hadi medya korkuyor.. Siz neden korkuyorsunuz? Zaten demokrasi konusunda oldukça korkaktır ya bizim medya.. Şimdi aklıma geldi. Sakın bizim hükümet Genelkurmay'dan bu konuşmayı yapmasını rica etmiş olmasın? Olur mu, olur..
Karşınızda oturan yabancının "Bu Türkiye ilginç bir ülke.. Burada sivil değil, asker demokrasisi var" diyeceğini düşünmüyor musunuz? Korkunun ecele faydası yok beyler.. Sizde bu kafa varken, AB filan hayal.. Hangi AB ülkesinde askerler siyasi söylemler yapabilir?
Demokrasiyi zaten sevmiyorsunuz siz siyasiler.. Çıkartmaya çalıştığınız 159'uncu maddeden belli..
En iyisi siz bir af daha çıkartın, 20 bin kişiyi daha sokağa salın.. Sonra da "kayıkçı kavgasına devam.."
Şanlı medyamız 
