kapat
22.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
İNANÇ DÜNYASI
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Benim böyle oyunlarım yoktu

Okul ve uyku dışındaki hemen hemen tüm zamanını sokakta geçiren bir çocuktum...
Ödev, ders hak getire...

Yemek yemek için bile eve girmez, arkadaşlarımla oynayacağım zamanı boşa geçirmek istemezdim...

Elde bir salçalı ekmek, bilemedin domatlı peynirli bir çene sandviç, doğru sokağa...

Ondan belki de, biraz kavruk kaldım...

Şöyle, Yugoslav göçmeni bir aileye yakışır, boyum, posum, endamım olamadı...

*

O zamanlar neler oynardık diye şöyle bir düşündüm de...

Valla ben dövüşmekten, daha doğrusu kızları dövüp, oğlanlardan dayak yemekten, pek oyuna fırsat bulamazdım ama, beni en çok heyecanlandıran toplu saklambaçtı.

Hani oyuna katılanlardan biri gerinip gerinip topa vurur...

Ebe de o topu yakalayıp getirene kadar diğer çocuklar kendilerine saklanacak bir yer bulur...

Önce, ebe topu yakalayana kadar ya iyi bir yere saklanamazsam heyecanı, sonra da, beni ha buldu, ha bulacak korkusuyla kalbim ağzımdan çıkacak gibi olurdu...

Bazen o kadar heyecanlanırdım ki, dayanamaz, ebe benim dallarına saklandığım ağacın tam tersine gittiği halde aşağıya atlayıp, kendimi bilerek sobelettirirdim.

O zamanlar da biraz saftım yani...

İşte benim oynadığım, heyecanı açısından, en baba oyun buydu...

Fakat toplu saklambaç yüzünden bunalıma girmedim, oyun rüyalarıma da girmedi, beni asla bunalıma sürüklemedi.. Ölmeyi ise hiç düşündürmedi...

Şimdikiler gibi bizi incitmezdi oynadığımız masum oyunlar...

*

16 yaşında, kendisini kızdıran ne varsa, çok çok odasının kapısını kilitleyip, içeride yüksek volümle müzik dinleyerek durumu protesto etmesi gereken Lara'yı, kendini Boğaz'a kurban edecek kadar bu dünyadan ve insanlardan uzaklaştıran neydi acaba?

İddialardan biri Yüzüklerin Efendisi isimli hayal gücünün sınırlarını zorlamakla kalmayıp bizzat bir hayal dünyası yaratmış eserin uzantısı olarak icat edilen ve hızla yayılan FRP isimli bir oyun...

Benim tanıdığım, bu oyuna kendini kaptıran birkaç kişi var...

Nasıl olmasın, tam bir hastalık gibi giderek herkesi sarıyor...

Oyunu uzun uzun anlatmaya gerek yok.

Oynayanlar hiç kusura bakmasın ama saçma sapan bir şey...

Oturup DM denilen bilirkişi size bir senaryo sunuyor sonra da siz o senaryoya göre hareket ediyorsunuz...

Üstelik varolmayan bir dünyada olduğunuzu varsayıyorsunuz...

Büyülerin, ejderhaların, fantezilerin dünyası...

Bu oyunun fanatiklerinden biriyle konuştum bugün, iki fenerle dolaşıyormuş oyun dışında da...

Karşısına bir ejderha çıkarsa gözüne sıkıp, onu şaşırtıp kaçma fırsatı yaratmak için!

- İkinci fener nedir? diye sordum.

- Ya biri çalışmazsa, dedi...

Bunu söyleyen ODTÜ'de okuyan bir İzmirli gençti...

FRP işte böyle, bu dünyadan kopmaya meyilli oyuncularını gerçek hayattan kolayca çekip alabiliyor...

Çok enteresan, çok acı ve çok araştırılası!

Ne sihirdir ne keramet

Can çıkmadan umut kesilmezmiş ama Mehmet Ali Erbil'in rahatsızlanıp apar topar götürüldüğü Alman Hastanesi'nin doktorları böyle düşünmüyor anladığım kadarıyla...

Erbil'in getirildiği gece, yakınlarına umutsuz bir ses tonuyla O'nun için bol bol dua edin gibi, insanın aklına hastasının öleceğinden başka düşünce getirmeyen bir söz sarfetmişler...

Dua etmenin bir nevi pozitif enerji yaymak demek olduğuna inandığımdan eyleme bir itirazım yok da, bunun bir doktorun ağzından çıkması yersiz gibi geldi... Neyse diyeceğim başka bir şey...

Şu özel hastanelere yatırılan ünlüler diyorum...

Hep ölümden dönüyorlar...

Doktorların isabetli tedavileriyle adeta öbür tarafa bir gidip bir geliyorlar...

Hastane isimleri günlerce tüm gazete ve televizyonların ilk sıralarına yerleşiyor... İçimi bozmayım diyorum ama...

Yine de bir tuhaflık var gibi!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır