50 milyar dolar destek yetmedi...

Bankalar ekonominin neden yumuşak karnı haline geldi? Sistem nasıl sağlığına kavuşacak? Bankacılar, ekonomistler tartışıyor...
Türk bankacılık sektörü tarihi bir yeniden yapılanma süreci yaşıyor. 1999 sonunda başlayan ve halen devam eden bu sürece baktığımızda, oldukça sancılı ve maliyetli bir 'değişim' görüyoruz. İşte tablodan bir kesit: Sektörün yeniden yapılandırılması sırasında 1999 sonundan itibaren, 'mali güçleri zayıfladığı, zararın yabancı kaynaklara sirayet ettiği ve sistemin sağlıklı çalışmasını tehlikeye soktuğu' gerekçesiyle, 18 banka Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu tarafından devralındı. Bu bankalar birleştirildi ve ayıklanarak kısmen satılabildi. Ayrıca bazı banka patronları ile yapılan protokol çerçevesinde bu bankaların öz sermayeleri güçlendirildi. Devletin kasasından bu operasyon için yaklaşık 20 milyar dolar çıktı. Önümüzdeki dönemde yapılacak tahsilatlarla bu tutarın düşmesi de mümkün olacak.

* Devletİn yıllarca kamu bankalarına yüklediği görev zararları, sektörü sağlıksız bir yapıya sokmuştu. Kamu bankalarının görev zararları nedeniyle ihtiyaç duydukları likiditeyi sağlamak amacıyla para toplaması, hem rekabet dışı bir ortam yaratmış, hem de faiz oranlarının yükselmesine neden olmuştu. 25 milyar dolara ulaşan bu görev zararları kademe kademe ait olması gereken yere, yani Hazine'nin iç borç stoğuna aktarıldı.

* Sektörün güçlendirilmesi amacıyla son olarak devletin bankalara sermaye katkısını öngören bir yasa çıkarıldı. Bu yasa çerçevesinde de bankalara 4 milyar dolarlık bir doğrudan sermaye verilecek. Ayrıca kredi miktarı henüz bilinmeyen miktarda kredi desteği sağlanacak...

Bankacılık sektörü bu süreci neden yaşıyor? SABAH, Türk bankacılık sektörünün bu duruma nasıl geldiğini, nerede hata yapıldığını bankacılara ve ekonomistlere sordu.

'Kur ve faiz vurdu'
"Başta negatif sermayeli bankaları sistemden ayıklamamız sözkonusuydu. Diğerleri için bir program temin etmek amacındaydık. Bankalar Mayıs'ta aldığımız taahhütler sonucu 1.7 katrilyon sermaye artırdı. Yani patronlar o parayı koydular. Ancak, hem devalüasyonun hem de ekonomik durgunluğun bu boyutlara geleceğini hesaplayamadık."

YARIN:
BDDK Başkanı Engin Akçakoca anlattı.

Abdurrahman Yıldırım'ın söyleşisi