kapat
22.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
İNANÇ DÜNYASI
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Kuaförün var mı derdin yok!

Antreyi sağlam yaptın mı gerisine karışma, ihtimamı da ona göre olur.
Ben eğlence için kapıya yakın kısımlara konuşlanıp gelenlerin 'antre'lerini seyretmeye bayılırım mesela...

Hayatımın dörtte üçü bigudiler, şesuarlar, eller ve ayaklar suda muhabbetiyle geçti. Bunca gözlemime göz mü dayanır diyerek gözünüze zarar bir yazı döşeneyim dedim bu hafta. Ömrümün dörtte üçü kuaförde geçti dedim ya bu geçen zamanında aradaki kaçamaklarım hariç neredeyse tamamı da M.M. Bahçecik Kuaför'de geçti.

1981 Eurovision'undaki genç kız beni hatırlayanınız vardır elbet. İşte o sıralardaki saç stilimi kesen kuaför. O gün bugündür oraya takılırım.

O saç kesimi de kasada hesabını ödeyen bir kadının saçının arkadan görünüşüne bakıp "ben de bundan istiyorum" cümlesiyle elde edilmiş bir saçtır. Ki zamanla benim fotoğrafımla kuaförlere giden hanımlara da rastlandığı görülmüştür. Yani Allah o günleri de gösterdi hamdolsun!

Şimdi... Bir kuaför için en zor kısmı giriş kısmıdır. Antreyi sağlam yaptın mı gerisine karışma, ona göre ihtimam göreceksin çünkü. Eğlence için kapıya yakın kısımlarda konuşlanıp gelenlerin "antre"lerini seyretmeye bayılırım ben mesela.

Söz konusu kuaförümüze "giriş" yapabilenler belli bir düzeyin üstünde olmak (biraz izafi: kabul ediyorum) ya da kendilerini öyle sanmak durumundadır. O şekil, o hava biraz da ondan alınır. Hülya Avşar'ın "I'm the best where is the second" durumu yani.

Özetle kişide (faça düzeldiği için) mekanı terkederken olması gereken hava mekana girerken olmaz ise müesseseye 1-0 mağlup durumdasınız bilesiniz.

BELE SİLAH GİBİ TAKTILAR
Yazıyı kafamda gezdirirken eskilere gidiverdim. Saçların bildiğimiz ütü ile düzeltilip evde yamuk yumuk bigudilerle şekillendirilmesine çalışıldığı günlerdi. Yurda gelen bir icat geniş yankı uyandırdı. Kuaförlerse hemencecik benimseyip "Gringo Arizona'da" misali bellerine silah şeklinde takıp dolaşmaya başladılar. Artık ütü ve maşa ile çile değil fönle fön çekilecekti. Zamanla fön tutuculuğu diye bir meslek doğdu zira John Wayne gibi dolaşmanın rüküş bir şey olduğu büyük kuaförler tarafından ittifakla kabul gördü.

Fön tutucular ufarak çocuklardı. Fakat kavruk kalmasınlar diye midir nedir onlara "bey" şeklinde hitabediliyordu. Farzı mahal oğlanın adı Ahmet... "Oolum Ahmet" dedin miydi o çocuk ilanihaiye oolum Ahmet olarak kalıyordu. İsim soyadı gibi.

Bu durumda oğlanın bey olma şansına tecavüz ediyordun. Toka tutan çocuğa bile "bey" diyecektin ki gelecekte beyliğe terfi etmesi sakata gelmesin.

Kadın kısmının kuaförleri sırdaş bellediği söylenir. Ben bizimkinde böyle bir eyleme çanak tutulduğuna müşahade ettiğimi söyleyemem. "Nassın hayatım" diye şappadanak kuaförü olmadı kalfasını öpme gibi bir tehlikeli durum arzeden müşteri çeşidi de pek gelmez oraya. Ama müşterinin velinimet sayıldığı malumiyeti ile dişi vantuzları çaresiz teslimiyetlerle geçiştirmenin de büyük bir travmatik etkisi olmasa gerek (uzun zamandır böyle cümle kurmamıştım kıymetimi bilin!)

KABUKLU YEMİŞ YASAK
Kuaförlükte müşteri alemine topluca baktığımızda en velinimet sayılan müşteri çeşidinin düğün sahipleri olduğunu göz ardı etmemeliyiz.

"Gelin başı" esprisi ise yalnız köy ve mahallelerde değil sosyete kuaförlerinde de geçerli olan elti gelin kaynana üçgeni ve avanesinin oğul uşak bit yavşak kuaföre doluşup, doldukları yere hamam muamelesi yapmasına mani olmuyor maalesef.

Peki kuaförümüz bu tip bir taarruza uğrarsa ne yapacağız?

Kabuklu yemiş yemeyeceğiz, yüksek sesle şarkı söylemeyeceğiz! Haddimizi bilip bir kenarda edepli edepli oturacağız. Bekleyelim ki sıramız gelsin.

Duruma sizin açınızdan bakarsak (buradaki siz, okuyucu siz oluyorsunuz) benim yazımı maalesef bu hafta da küttederek bitirmem gerekliliği ile karşı karşıya kalıyorsunuz (ki bu tabii ki iyi bir şey değil. Anlıyorum sizi).

Siz bence şimdilik karşı karşıya kalmayı bırakıp sağlıcakla kalın. Kalın ki ben de bu vesileyle veda busemi kondurayım. Öptüm. Bye...

RÜKÜŞLÜK DEVRİ BİTTİ
Nerde bigudiler, nerde uzun tırnaklar... Ütü ve maşa ile çile çekme devri de son buldu artık. John Wayne gibi ortalıkta dolaşmanın rüküşlüğü de kuaförlerce kabul gördü ki zamanla fön tutucuları diye bir meslek türedi. Kuaför köşelerini tutan kadınların hayrına şükürler olsun!



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır