kapat
18.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Nazım Hikmet'ten Edip Cansever'e

2002'yi Nazım Hikmet yılı olarak kutluyoruz...

Şairin 100'üncü doğum günü olan 15 Ocak'ta şöyle yazmıştım: "Şiiri Nazım Hikmet ile tanıdık. Sonra diğer şairlere açıldık." Peki kimdi o "diğer" şairler?

Nazım Hikmet'ten sonra birçok şairi önemsedik, severek okuduk...

Yani bizim kuşak okudu. Örneğin Attila İlhan'ı, Hilmi Yavuz'u, Ahmet Arif'i, İlhan Berk'i, Turgut Uyar'ı okuduk, sevdik, önemsedik...

(Yabancıları saymıyorum.)

Ama bana öyle geliyor ki her kuşağın durduğu, belki de "son durak" olarak kabul ettiği şairler vardır. Sanırım bizim kuşak (yani 20'li yaşlarına 1970'lerin sonunda, 1980'lerin başında ulaşanlar) için son durak Edip Cansever'di. (Tabii şiir okuyanlar için.)

Nazım Hikmet'te toplumsallığımızı, Edip Cansever'de bireyselliğimizi bulduk herhalde. Nazım Hikmet'te dostlarımız, Cansever'de yalnızlığımız vardı. İlkinde idealler, ikincisinde sapkınlıklar...

Sanırım Nazım ile Cansever taban tabana zıttır. Biri gür sesiyle nutuk atıp ardından sürükler, diğeri sakin sakin konuşup, belki ikna eder.

Lafı uzatmayayım ve en sevdiğim Cansever şiirlerinden birini ilginize sunayım. Severseniz, sevinirim:

* * * * *

BİR GENELEV KADINI VE...

Girdi Sırtında eski bir ceket vardı.

Bir yerlerden sızmıştı sanki, gün ışığı gibiydi.

Sarışındı

Önce bir süre kapının önünde durdu durdu

Gölgelendi, inceldi, beni gördü

Pek önemsemedim

Zayıftı, kirliydi, içkiliydi

Pek önemsemedim

Baktı, hiç konuşmadı

Oysa bir İsa tasviri gibi uçumluydu, güzeldi

Yer gösterdim, oturmadı

Bir sigara yaktım, ona da verdim

Aldı

Sigarasını ben yaktım

Kısa bir gülümseme yürüdü dudaklarından

Benim dudaklarıma da geçti

Çocuklar gibi kızardım

Öteki kızlar gülüştüler

Ben kendimi sevdim, güvendim

Saçlarımı düzelttim, göğsümü biraz kapadım

Bana elini uzattı, ellerimiz birbirine değdi

Sıcaktı, inceydi, kıskanırım anlatmaya bu eli

Ağır ağır odama çıktık

Girdi

Açık pencereyi kapadım

Perdeyi çektim

Arkamı döndüm, yavaş yavaş soyundum

Bileğimdeki saati çıkardım

Sigaramı söndürdüm

Tam o zaman...

Zaman da değil belki

Önce korkunç bir gözyaşı seli

Sonra alabildiğine bir kayalık

Kayaların üstünde bir kertenkele

Ardından bir ormanın uğultusu

Binlerce kanat sesi

Sağ elinde bir bıçak

Yok, hayır, bıçak da değildi

Vuran, ezen, öldüren bir el

Ve eller

Ve dişler

Kendimden geçtim

Bir daha gelmedi, hayır, bir daha hiç gelmedi

Ama onunla ben

Ne zaman istedimse o zaman yattım.

* * * * *

İşte bu kadar. Sevdiniz mi?



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır