kapat
12.01.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Onat, Bir Sevgi Sahafıydı

Geleceğin duvarı önünde duruyorum, kaygılı, sabırsız... Üstümden küçük kuşku tohumları karışmış altın renkli polenler uçuşuyor. Bir türlü bastıramıyorum yüreğimdeki şairin sesini:

"Bahar isyancıdır"...

Aslında baharın değil, hayatın isyanı...

Yedi yıldır kitaplarını karıştırıyorum, yeniden yeniden okuyorum şiirlerini...

"Unutulmayan Kent'in unutulmayan, asla unutulmayacak şairi...

Yüreği gecede ve gündüzde, umutta ve umutsuzlukta, sevdada ve karasevdada, daha aydınlık bir yeryüzünü çağıran günlerin şairi...

Bu kör ölüm karanlığından uzak, bu ölümsüz yaz ülkesinin şairi...

Hangi kelimeler anlatabilir artık ölümün hain pususunda dinlenen bedenini?

Artık sinemalar sensiz nasıl şenlik olabilir?

Senin de yazılarında sık sık sözünü ettiğin bu "kirli", daha doğrusu her şeyi ile kirlenen bu kent nasıl unutulmaz ve şimdi hangi mevsimindeyiz ölümün ve hayatın?

Bütün dostlarının ve dostlukların sevgilisi Onat...

Aramızdan ayrılalı demek yedi yıl olmuş...

"Unutulmuş Kent" başlığı altında topladığın şiirlerin için 24 Nisan 1986 tarihli Cumhuriyet gazetesine yazdıklarımı okuyorum:

"Onat Kutlar az yazan bir şair. Ama ilgi alanı oldukça geniş.

Pera'dan Japonya'ya uzanan bir coğrafya. Nâzım'dan Cendrars'a, rubailerden tuyuğlara, haikai'lerden hoyratlara gidip gelen bir etkileşim. Ayrılık ve özlemle örülü bir yaşamdan ipuçları. İmgelerin sınır tanımaz özgürlüğünden 'sevgilim ayrılık canıma yetti'ye ulaşan 'şiiri katıksız dolambaçsız' söyleme inceliği."

Şu anda seni anlatabilmek ne mümkün?

Ve sığınması eski yazdıklarına insanın...

Evet, az yazdın, ama "az" şeyler yazmadın.

Öykülerin olsun, şiirlerin, denemelerin, mektupların olsun, bütün bunlar senin duyarken düşünen, düşünürken bir şiirinde söylediğin gibi "insan elinin sıcaklığını" yaşamaya çalışan bir yüreğin tanıklığı değil mi?

Şimdi yeniden okuyorum şiirlerini, bir daha bir daha...

Çünkü deneme de yazsan, öykü de, mektup da yazsan bütün kelimelerin altında o şair yüreğinin pırıltısı hiç eksilmedi.

"Acımaz olur, silinir gider izi bıçağın" demiş ve eklemiştin:

"Ama hiçbir rüzgâr dolduramaz boş kalan yerini, bir yaşamdan ötekine birlikte uçan turnaların yerini gökyüzünde."

Gerçekten bahar da isyancı, seni ölümün aydınlığında kucaklayan yaşam da...

Mezar taşından ishak kuşunun ötüşü akşamda ve sabahta, öğleyin ve ikindileyin, gecede ve gündüzde hiç eksik olmasın...

Aramızdan ayrılışının üzerinden yedi yıl da geçse, hâlâ hasretimizin içindesin sevgili Onat Kutlar...

Yadigâr bıraktığın bir şiirinle anmak istiyorum hatıranı....

MARDİN HOYRATI

- Nedendir oğul, sabaha karşı
bir kanat gölgesi geçti yüzünden
Kartal mı desem yoksa keder mi
Bir günah işledin mi?

- İşledim ana, bir ağaç kestim.

- Kalk oğul uyku iyi değildir
Bir arpa emeği yapayım sana
Günün çayı yatıştırır öfkeyi
Bu horoz neden ötmüyor?

- Düşte uyur görüyorum kendimi?

- Sormak bana düşmez oğul, erkek
kendi kanadıyla uçar, git su boyuna
yıka ellerini bir de tütün sar
Düğün yok ellerin neden kınalı?

- Ana ben sevdiğimi öldürdüm.

ONAT KUTLAR



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır