kapat
20.11.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 RAMAZAN
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 HYDEPARK
 ANKETLER
 SİNEMA
 SANAT
 KİTAP
 MÜZİK
 TARİH
 GURME
 GEZİ
 OTOMOBİL
 YAT&TEKNE
 HIGH-TECH
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 CANLI
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Anıt ve çadır!

Depremzedeler çadırda, prefabrik konutlarda sürünürken 132 milyar lira harcayıp deprem anıtı dikmeye hakkınız yok" dediğimde beni eleştirenler, "Bu ne anıtı" diye sorunca "İnsan anıtı" diyerek ahkam kesenler dünkü SABAH'taki fotoğrafları gördüler mi?

Çadırdaki Bolu Emniyet Müdürlüğü'nü... Sağlam girilip hasta çıkılan prefabrik Bolu SSK Hastanesi'ni... 3 metrekarelik barakalarda hizmet veren Düzce Adliyesi'ni... Konteynırlara sığınan Düzce İtfaiyesi'ni... Kısacası, çadırdan çıkamayan devleti gördüler mi acaba?

Ya gazete sayfalarına yansımayan, reyting getirmediği için TV ekranlarında rastlanmayan çadırlarda titreyen on binler... Moralsiz ve hasta yetişen nesiller...

Şimdi söyleyin beyler; polisini, hakimini, doktorunu, itfaiyesini, kısacası halka hizmet veren tüm kamu birimlerini yani bir anlamda devleti çadıra, konteynıra mahkum edenlerin 132 milyarı anıta yatırmaya hakları var mı?

***
Bolu Valisi Mehmet Ali Türker önce telefonla arayıp, Bolu'da yaraların tamamen sarıldığını söyledi ve ardından da 4 sayfalık bir mektup gönderdi:

"Valiliğimiz ile Bolu Belediye Başkanlığı'nca müşterek olarak yaptırmış olduğumuz deprem anıtı ve altındaki müze ile; geçmişteki hatalarımızın milletimize ve ülkemize nelere mal olduğunu belgelemek istedik..."

Amaca söyleyecek bir şeyim yok... Ama daha önce de belirttiğim gibi, zamanlama yanlış... Bolu ayrı bir eyalet mi ki; "Burada halkın yüzde 90'ı kalıcı konutlara geçti" mazeretine sığınılıp 132 milyara anıt dikilsin?

***
SON SÖZ: Üstüne basa basa tekrar ediyorum; Bolu'ya dikilen deprem anıtı Bolu Valisi'nin ileri sürdüğü gibi sadece "Geçmişteki hataların nelere malolduğunu" gözler önüne sermekle kalmıyor... Ayıplanması gereken vurdumduymazlığı anlatıyor...


Bugün Çocuk Hakları Günü

Hani "Okuyup da adam mı olacak" diyerek okuldan alıp bir zanaatkârın yanına verdiğimiz, 12-13 yaşında başlık parasına tamah edip evlendirdiğimiz, tinerci oldukları için ürküp yolumuzu değiştirdiğimiz çocuklarımız var ya; onların günü...

İstatistiklere göre 12-14 yaş arasındaki kız çocuklarının 10 bin 484'ü evli... Bu sayı 15-19 arasında 463 bini geçiyor...

6-18 yaş arasındaki çocukların yaklaşık 2 milyonu okula gitmeyip çalışıyor... 4 milyonu ise okul sonrası ekmek parası kazanıyor.. En iyimser rakamlarla 6 bin çocuk sokaklarda yatıp kalkıyor...

İşte bu çocuklar bugün Çocuk Hakları Günü'nü kutluyor!...

Sıra diğer ilçelerde
Nişantyaşı'ndan sonra sıra Bağdat Caddesi'nde, Bahariye'de, Akmerkez'de, Capitol'de, Olivium'da... Sarıgül'ün "İster bir simit, ister bir otomobil" kampanyası şimdi buralarda start almalı... Mağazalar indirim yapmalı ve İstanbullular'ın alışverişi ile çarklar dönmeye başlamalı...

"Bu Sarıgül'ün kampanyası" diyerek küsmenin gereği yok... İlçesindeki esnafı düşünen İstanbul'daki 31 ilçe belediye başkanı yarından tezi yok aynı kampanyayı başlatmalı... Hatta bu kampanya bütün yurda yayılmalı... Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Kayseri belediyeleri de benzer kampanyalarla ekonomiye dinamizm kazandırmalı... "Bu ülke için seve seve" demenin gereğini yapmalı...

Hırsızlık!
BÜYÜK kentlerin çevresini saran kaçak yapılar ve bu yapılardan oluşan varoşlar sadece kent estetiğini bozmuyor, buralarda oturanlar aynı zamanda bazı mal ve hizmetleri, bedelini ödemeden kullanıyor... Hatta bir kısmı aleni olarak çalıyor...

Bunun en çarpıcı örneği elektrikte yaşanıyor... Hazine'nin veya şahısların arazilerini gaspedip üzerine bina dikmekle kalmayanlar, elektrik tellerine attıkları kancalar aracılığı ile kaçak elektrik alıyor... Bazıları ise taktırmak zorunda kaldıkları sayaçları devre dışı bırakıyor...

Bu hırsızlığı yapanlar utanacaklarına, elektriği kesmeye gelen görevlilere taşla-sopayla saldırıyor...

***
Boğaziçi Elektrik Genel Müdürü Mustafa Kavlu'dan aldığım bilgiye göre bu yılın 10 ayı içinde İstanbul'un sadece Avrupa yakasında kaçak elektrik kullandığı belirlenen konut ve işyeri sayısı 27 bin 758...

Kaçak kullanım varoşlarda olduğu ve her evde en az 6-7 kişinin barındığı gözönüne alınırsa, İstanbul'un bir yakasında tespit edildiği kadarıyla yaklaşık 200 bin kişinin bir tek kuruş ödemeden elektrik tükettiği ortaya çıkıyor...

Ya tespit edilmeyenler?

Söyleyelim; İstanbul'a verilen enerjinin yüzde 22'si kaçağa gidiyor...

Hay ağzını öpeyim!
Ben hep ileriye bakarım.. Hiç geriye bakmam... Elektrik düğmesini kapatır gibi kapatırım... İleride yapılacak o kadar çok şey bekliyor ki beni bunca yaşıma rağmen... (Haldun Dormen)

Fıkra

Tevazu
Temel, üç fırın olan sokağa gidip dördüncü fırını açmış... Öteden beri aralarında rekabet olan diğer üç fırıncı, dördüncü fırın da açılınca reklam yapma gereği duymuşlar. Birinci fırıncı camekânına, "Şehrin en iyi ekmeği burada" diye tabela asmış... Bunu gören ikinci fırıncı da, "Türkiye'nin en iyi ekmeği burada" yazmış... Üçüncü durur mu, o da, "Dünyanın en iyi ekmeği" tabelasını yapıştırmış... Tabii Temel de onlara ayak uydurmuş ve şu tabelayı asmış camekânına:

"Haçan bu sokağun en iyi ekmeği buradadur"

Kırmızı kart
Her akşam bir televizyon kanalında ekrana gelen, her tartışma programına katılıp ahkam kesen ilahiyâtçılara...

DOĞRU SÖZ
Kabul edilmiş her yanlışlık kazanılmış bir zaferdir...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap
  Kasko sigortanıza en uygun  
 rakamı ödediğinizden emin  misiniz?
Evet
Hayır
Bilmiyorum
Kaskom yok
Arabam yok
   
HAFTANIN SOYLEŞİSİ
Nuriye Akman'ın bu haftaki söyleşisi için tıklayınız

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır