kapat

17.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
MURAT BİRSEL(mbirsel@sabah.com.tr )


Taksi şoförü Ahmet

Kopenhag'a indik, organizasyon mükemmel. Dışişleri alarmda, etraf Dışişleri'ne mensup gençlerle kaynıyor, nasıl yardımcı oluruz diye koşuşuyorlar. Danimarka'da bu kadar çok personelimiz yoktur herhalde, özel çıkartma yapmışlar. Onlar yol gösteriyorlar, gümrük kapısından geçiyoruz, final oynuyoruz ya, "Ayyıldızlı pasaport"u girişte göstermenin ayrı bir zevki var.

Türkler Danimarka'ya girerken mutluydu, havaya gurur yansıyordu...

***

Bu arada cep telefonları çalışıyor, NTV'den diyorlar ki, "Galatasaray antrenman yapacak, en kısa zamanda saha yanına gel, otele yerleşmeyi unut!"

Tercümesi, "Otobüse binme, taksi tut, buraya gel".

Bindik taksiye...

Taksi şoförüyle sohbet etmeyen muhabiri tarih yazmamıştır, başladık sohbete...

- Nasıl, Kopengah maç havasına girdi mi?

- Sen nerelisin?

- Ben Türküm, İstanbul'dan maç için geldim.

- Müslüman mısın?

- Evet.

- Ben de Müslümanım, Mısır asıllıyım.

- Eh kardeşiz, ayrıca Mısırlılarla Türkler aynı bahçede büyümüş çocuklar gibidir...

- Sorma, çok dua ediyoruz Galatasaray kazansın diye, şunlara bir gösterelim gücümüzü!

( Haydaa... Şimdi - açıkcası- ben hiç işin bu tarafını düşünmemiştim, bende daha çok işin "Avrupa Avrupa duy sesimizi!" boyutu var).

- Çok var mı, böyle bizi tutan?

- Kardeşim, hepimiz tutuyor, galibiyet için yanıyoruz... Bu Danimarkalılar dünyanın en modern insanı diye geçinir, ama bizi aşağı görür. Şunları (Hıristiyanlar) bir yensek de görseler.

(Bu duygular karşısında Osmanlılığa yatay geçiş yapmaya hazır bir duruma geldim ve...)

"Günlerini görecekler inşallah, siz maça kalabalık gelecek misiniz" diye sordum!

Geleceklermiş, Türk bayrakları almışlar, Galatasaray bayrakları bulmuşlar.

İnsan tarifi zor hislerle yükleniyor.

Otel kapısına gelince, taksimetreyi yarıya böldü. "Dünyanın yolunu yaptık, üç beş kuruşun lafı mı olur" dedim, "Benim aslında senden para almamam lazım" dedi, "Senin evinin rızkı bu" deyince kabullendi, karşılıklı telefonları verdik, sarıldık, ayrıldık.

Kopenhag'da, bir de böyle bir hava da var, bilmem yansıtabildim mi!

Fransız restoranından al haberi

Akşam, ayıptır söylemesi mönüde ne yazdığını anlamak amacıyla -çaresizlikten!- bir Fransız restoranında yemek yedim. Garsonla sohbet etmeyen muhabiri -de- tarih yazmamıştır. (G. Civaoğlu, "Tavsiyeler" Cilt III) Sordum...

- Nasıl Kopenhag maç havasına girdi mi?

- Çok büyük kavga çıkacak!

- Nereden çıktı şimdi bu?

- Siz bilmiyor musunuz? Türklerle İngilizler arasında kan davası var. Burada kıyamet kopacak, polis bizi uyardı.

- Ne dedi polis?

- "İçkili restoranlara, barlara, beş İngilizden fazlası yanyana alınmayacak" diye talimatları var.

- Bu Türkler için de geçerli mi?

- Hayır, Türklere bir şey yok. Olay yaratan İngilizler, bütün dünya bunu biliyor. İngilizlere karşı alarm var, Türklere bir şey yok.

- Sizde iddialı bir tatlı mönüsü var mı?

- Alası var.

- O zaman bir bakayım, keyfim çok yerinde bu akşam!

Kopenhag'dan selamlarla!
İnşallah kazanırız.

Uçağa binene kadar "Final oynamak büyüklüğümüzü gösterir, bu spordur, kaybetmek de var kazanmak da, buraya kadar gelmenin keyfi bize yeter, bir de kupayı alırsak harika olur ama asıl olan burada final oynamak" diye düşünüyordum.

Danimarka'ya geldim, içimi nasıl bir kazanma arzusu kapladı anlatamam.

Veya, en azından, anlatmayı deneyebilirim...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır