kapat

17.05.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Köşk'ten sonra hayat var mı?
Demirel gibi iktidarın zirvesine çıkmış kişileri, oradan indikten sonra nasıl bir yaşam bekliyor? İşte örnekler: Nixon (ABD), Mitterrand (Fransa), Gorbaçov (Sovyetler Birliği), Thatcher (İngiltere) ve bizden İsmet İnönü...

SÜLEYMAN Demirel basın toplantısında mesajı verdi: "Bundan sonra Cumhurbaşkanlığına gölge düşürecek bir iş yapmam."

Bence bunun anlamı şu:

"Partiler üstüne çıkmışken tekrar partili olmam"...

Görünen o ki Demirel yeniden "bir bilen" olarak sürdürecek hayatını... Bilgelik yapacak. Belki de -halefi A.Necdet Sezer'in özellikle dış politikadaki eksiklerini kapatan- bir "gölge cumhurbaşkanı" olacak.

Demirel, "Köşk'ten inmiş bir cumhurbaşkanı" için "en zor gece" sayılan geceyi dün Güniz Sokak'ta geçirdi. Bu sabahtan itibaren "yeni hayat"ına başlayacak.

Çankaya'dan ayrılırken neler hissettiğini, Güniz Sokak'ta nasıl duygularla uyandığını bilemiyoruz. Ancak bunu diğer örneklerden çıkarmamız mümkün... 20. yüzyılın son çeyreğine damgasını vuran liderlerin çoğu, o geceyi ve ertesi sabahında neler hissettiklerini anılarında yazmışlardır.

O liderlerin anıları Demirel'in hislerine de tercüman olur, sonraki hayatları kendisine ışık tutar umuduyla bir özet sunuyoruz.

MItterrand
"Kenara itilmiş hissedersiniz"

27 yaşında genç bir bakan olarak başladığı siyasi kariyerini, kaybettiği bir seçimle tamamlayan Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterrand daha sonraki bir söyleşisinde Elysee'den ayrılmanın anlamını şöyle açıkladı:

"Kendinizi gözden düşmüş, bir kenara itilmiş hissedersiniz. Bunun geri döndürülemez olduğunu sanıp kendinizi koyuverirsiniz. Oysa yaşamın gerçekte sınırsız bir gücü vardır ve ertesi sabah, gelecek hafta ya da sabırlı olanlar için 1-2 yıl sonra durum değişir".

Devrildikten 6 ay sonra 80 yaşında öldü. Mezar taşına, Willy Brandt'ın mezarında yazan şu kısa cümlenin yazılmasını istemişti: 'Elimden geleni yaptım.'

GORBAÇOV
"Sudan çıkmış balığa döndüm"

Sovyetlerin son başkanı Mihail Gorbaçov, tarihin akışını değiştiren bir harekete imza attıktan sonra, önce işini kaybetti, sonra da eşini... Ama hiç boş durmadı. Önce bir vakıf kurdu. Bu vakıfla uluslararası ilişkiler ve çevre üzerine bilimsel araştırma merkezleri açtı. Finansman için bir "Gorbaçov fonu" oluşturdu. Yaptığı konuşmaların, verdiği seminerlerin, yazdığı anıların geliriyle geçinmeye çalıştı. Anılarından elde ettiği kazanç 1 milyon doları buluyordu. Kendi ifadesine göre bunun 3'te 1'i vergiye gitti, 3'te 1'ini vakfa, kalanını da kendisine ayırdı. Ancak kazandığı paraları yatırdığı banka batınca "5 parasız kaldı". Vakfında çalışanların maaşlarını cepten ödemeye başladı. Krizi aşmak için Pizza Hut reklamına çıktı. San Remo müzik festivalinde sahne aldı. "Bu kadar da olmaz" diyenlere şu cevabı verdi:

"Benim gibi siyaset emeklileri politikayı bırakınca sudan çıkmış balığa dönüyor. Ama hayat sadece siyaset değil..."

Ekolojistlerin çağrısı ile uluslararası Yeşilhaç örgütünün başına geçti. "Gorbaçov çağı bitti" diyenlere kızmıştı. Her şeyin daha yeni başladığını düşünüyordu. Türkiye ziyaretinde söyledikleriyle, bütün devrik başkanlar adına konuşuyor gibiydi:

"Gençlerle, basınla, akademisyenlerle, askerlerle, herkesle geniş temasım var. Belki Rusya yeniden Gorbaçov'u isteyecek ve göreve çağıracak."

THATCHER
"Gözyaşlarımı tutamadım"

İngiliz Başbakanı Margaret Thatcher 11 yıllık başbakanlığının ardından 1990'da istifa ettiği geceyi anılarında şöyle anlattı:

"Görev başındaki son günüm Çarşamba'ydı. Sabah erkenden çalışma odama girip geride bir şey kalıp kalmadığını son bir kez kontrol ettim. Anahtarım alınmış olduğundan, içeri girmemek kötü bir sürpriz oldu. Saat 9'u 10 geçe ön hole indim. İlk gelişimde olduğu gibi 10 Numara'nın (Başbakanlık konutunun) tüm çalışanları orada toplanmışlardı. Ellerini sıktım. Bazıları ağlıyordu. Kendimi tutmaya çalıştım ama tıpkı 11 yıl önceki gelişimde olduğu gibi beni alkışlayanların arasından geçerken gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı süzülmeye başladı. Dışarı çıkmadan önce düşüncelerimi toparlamak üzere durdum. Yardımcım yanağımdaki rimel izlerini sildi. Kapıdaki basın mensuplarına 'Şimdi yeni bir dönem açılmaktadır. Yeni Başbakana iyi şanslar diliyorum' dedim.

El sallayıp (eşim) Denis'le birlikte otomobile bindim. Otomobil bizi basının, polislerin ve Downing Caddesi'nin büyük siyah kapılarının arasından geçirip parlamentodaki sorulardan, lider zirvelerinden, kurullardan, uzağa, henüz bilmediğimiz bir geleceğe doğru götürdü."

Thatcher, halen konferanslar veriyor ve eski bir bakanın yazdığı kitaba göre "iktidarı yitirmenin acısını içkiyle unutmaya çalışıyor."

İNÖNÜ
"En zoru ilk bir haftadır"

Tarihi bir tesadüf belki, İsmet İnönü'nün cumhurbaşkanlığını devredişi de yine bir 16 Mayıs gününe denk geldi. Yıl 1950 idi. Milli Şef'i sandıkta deviren Celal Bayar daha cumhurbaşkanı seçilmeden Pembe Köşk'e ziyaretçi olarak gelmiş ve görevi "gayri resmi olarak" devralmıştı.

İnönü'nün hissiyatı, (Bayar'ın cumhurbaşkanı seçildiği 22 Mayıs günü) Amerika'daki oğlu Erdal'a yazdığı mektupta gizliydi: "Evimize taşındık. İçinden hiç çıkmamış gibi bir rahatlık içindeyim. (...) En sıkıntılı zaman, kaybolmuş bir seçimden sonra geçen bir haftadır. Şimdi bu bitti. Bu bir hafta çok şükür sarsıntısız geçmiştir..."

Bundan böyle Mevhibe Hanım'ın alışması gereken şey, şehre otobüsle gidip gelmek ve Paşa'nın ensülin iğnelerini yapmak olacaktı.

Paşa, Bayar'ı uğurladıktan sonra eşine "Ah 10 yaş daha genç olsaydım" demişti. Oysa daha çeyrek asra yakın bir siyasi hayat onu bekliyordu.

15 yıl sonra 80 yaşına geldiğinde bu kez Demirel tarafından devrilecek ve ömrünün son dönemini kitap okumaya, yüzme ve stil dersleri almaya ayıracaktı.

NIXON
Anılarını yazdı borçlarını ödedi

Amerika'nın Watergate skandalıyla devrilen başkanı Richard Nixon, Beyaz Saray'dan ayrılıp California'daki evine uçtu. Alanda kendisini 5 bin kişi marşlarla karşıladı. Nixon, alanda "Amerikan halkı için çalışmaya devam etme niyetindeydim" dedi.

Pat Nixon, toplayabildiği özel eşyalarını getirmişti. Böylece eşinin bu koşulları, tanıdık bir ortamda atlatacağını umuyordu. Ama ortam değişmişti. Kapısındaki koruma ordusunun yerini bir diyafon almıştı. Evin önündeki kumsal önceleri halka kapalıydı, şimdi ise yürüyüş yapanlarla dolu.

Nixon ilk günleri dinlenip eski dostlarını arayarak geçirdi. Ama sıhhi, hukuki ve mali sorunları vardı. 2,5 milyon dolar karşılığı anılarını yazmaya koyuldu. Bir televizyona özel demeçler verdi.

Anıları 1978'de yayınlandı ve en çok satan kitaplar listesinde ilk sıraya yerleşti. 1980'de New York'a döndü. Başkan Reagan adına Sedat'ın cenazesine giderek 'dönüş' yaptı.

Reagan'a özellikle dış politika konularında öğütler vermeye, hatta bazı dış gezilere katılmaya başladı.

Oy kaygısından uzakta siyaset yaparken, kendi tabiriyle "tarihteki kendi yeri için" mücadele ediyordu. Katıldığı son TV programlarından birinde "Tarih beni adil yargılayacaktır. Çünkü biz dünyayı değiştirdik" dedi.

CAN DÜNDAR


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır