Pusulayı şaşırmak (1)

Fazilet Partisi iktidarla pazarlığa girişti ve bu pazarlığı tam bir başarıyla sonuçlandırdı. Milletlerarası tahkimin kamu ihalelerinde mümkün olması amacını güden Anayasa değişikliği teklifine FP olumlu oy kullanacak; böylece bu teklifin nihai kabulü için halk oylaması yapılmasına gerek kalmayacak ve buna karşılık iktidar partileri, Siyasi Partiler Kanunu'nda bazı değişiklikleri benimseyecekler.

Erbakan geri gelecek!
Bay Erbakan, RP'nin kapatılmasına sebep verenlerden biri sıfatıyla herhangi bir partiden milletvekili olamadığı gibi, adı geçen kanuna göre bu yasağın Anayasanın 13. maddesine dayanan mantıki bir sonucu olarak bağımsız milletvekili de olamazken bu ikinci yasak kaldırılınca 28 FP milletvekilini milletvekilliğinden istifa ettirecek; bu durumda bir ara seçim yapılması gerekli olacağından bu seçim sayesinde meclise sözde bağımsız milletvekili olarak girecek ve fiilen FP'nin yönetimine şimdi olduğundan daha fazla hakim olacaktır. Böyle bir durum Anayasaya karşı hile olmaktan başka bir anlam taşıyacak değildir.

Adı geçen kanundaki diğer değişiklik ise, Anayasa Mahkemesi'nin bir partinin temelli kapatılmasını gerektirecek ölçüde Anayasanın değişmez ilkelerine aykırı fiillerin odağı haline geldiğini takdir etmekteki yetkisini vahim biçimde daraltacaktır. Adı geçen kanunda yapılan değişikliğe göre, bir partinin üyeleri temelli kapatılmayı gerektiren fiilleri yoğun bir şekilde işleseler bile, bu durum partinin genel kongresi, merkez karar ve yönetim kurulu, Meclis grubu genel kurulu ve grup yönetim kurulundan biri tarafından benimsenmemişse o parti bu yaptırıma çarptırılamayacaktır.

Yani o parti üye tabanında fiilen böyle bir "odak" olsa bile merkez kurulları iyi takiyye yapmasını becerebiliyorlarsa, parti temelli kapatmadan kurtulacaktır! Oysa Alman Anayasasının 21.inci maddesinin 2.nci bendine göre, "parti üyelerinin tavrı" o partinin kapatılması için yeterli bir sebep sayılır. Görülüyor ki bu değişiklik Anayasaya aykırıdır ve evrensel bir içtihat uyarınca Anayasa Mahkemesi bu değişikliği dikkate almamak durumundadır. Bu metin uygulanırsa pratikte hiçbir bölücü, köktendinci ve insan hakları ile hukuk devleti kavramlarına dayalı demokrasiyi inkar eden hiçbir parti temelli kapatılamayacaktır.

28 Şubat bitmiş!
Demek oluyor ki her iki değişiklik de Anayasaya aykırı olup bu yoldan milli ve tekil devletin de, laikliğin de korunması bugün olduğundan çok daha fazla zorlaşacaktır. Nitekim, pazarlıktaki başarısından hemencecik şımaran FP, "28 Şubat sürecinin" yani Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Cumhuriyet'in değişmez niteliklerini koruma işlevinin, sona erdiğini ilan etmekten kaçınmamıştır. Bu halin getireceği tehlikelerin iktidar tarafından görülemediği, görülmek istenmediği anlaşılıyor. Ama sanırım ki milli ve Cumhuriyet bu kadar kolay tasfiye edilemeyecek ve sahipsiz kalmayacaktır.