kapat

12.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


"Bizim bağın üzümü"

"Polislerimiz ekşi mekşi ama bizim bağın üzümü bu..." İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Sami Sönmez, işkence suçları ile ilgi yasa tasarısının Adalet Komisyonu'nda görüşülmesi sırasında böyle demiş.

Ardından da, polislerimizin hangi bağdan toplandığını açıklayıvermiş:

"Şu anda hayatın her pisliğine girmiş, suç işlemiş insanları alıp polis yapıyoruz. Pavyonlarda bodyguardlık, tezgahtarlık yapanları polis olarak almışız."

Doğrusu ben, can ve mal güvenliğimizi teslim ettiğimiz teşkilata pavyon bodyguardlarının, kabadayıların, sabıkalıların ellerini kollarını sallaya sallaya girebildiğini bilmiyordum.

Ama asıl garipsediğim şu: Hem bunu bilip, hem de, "üzümümüz ekşi mekşi ama idare edin" demek iyice acayip değil mi?"

Polis teşkilatı içinde geçmişte şiddet kullanmayı meslek edinmiş, suça eğilimli kişilerin bulunduğunu bilenlerin, bu kişileri işkenceden caydırmak için, daha etkili cezalardan yana olması gerekmez mi?

Müsteşar Yardımcısı'nın açıklamasına göre, bakanlık bundan sonra bodyguard'ları ya da sabıkalıları işe almayacak; ÖSYM sınavıyla polis alacakmış. Bu durumda vatandaşa da, pavyon kökenlilerin emekliliğine kadar dişini sıkmak düşüyor anlaşılan.

Sönmez'in, Manisa Davası ile ilgili sorduğu soruyu ise pek anlayamadım: Manisa'daki işkence davası neden sonuçlanmıyor? Niye beş senedir kararlar uygulanamıyor?" diyor Sönmez. Hemen ardından da ekliyor: "Polisin suçları çözümlemesiyle oluşan rahatlığı da görmek lazım."

Buradan anlıyoruz ki, Sönmez, esas olarak kamuoyunun polis işkencesinden rahatsız olmadığı kanaatinde. Yeter ki, suçlar çözümlensin... Polis işkencesini önleme çabalarını ise "halktan kopuk" birtakım siyasetçilerin ve aydınların fantezisi olarak görüyor.

Ve unutmayın ki, İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı gibi önemli bir makamda oturan bir bürokratın bu ifadelerini; şiddete eğilimli bütün o polisler okuyor.

Sizce nasıl etkileniyor?

***

İşkence konusunda, Emniyet cenahından saçılan inciler bu kadarla bitmiyor. Bir de Emniyet Genel Müdür Vekili Turan Genç'in söyledikleri var.

"Bu düzenleme polisin şevkini kırar", "Bu yasayla personel görev yapamaz" diyor Genç.

Buradan anlıyoruz ki, Genç, işkence yapmayı polislik görevinin ayrılmaz bir parçası olarak görüyor. İşkence yetkisinin polisi "şevklendirdiği", işkence yapmaya korkarsa şevkinin kırılacağı kanaatinde.

Ve böylece, işkenceyi ortadan kaldırmaya çalışan bir ülkede, üst düzey bir emniyetçinin ağzından, işkence yapmadan polislik yapmanın ve kamu düzenini sağlamanın mümkün olmadığını öğrenmiş oluyoruz.

***

Şimdi merak ediyorum, acaba İçişleri Bakanımız, kendisine bağlı iki üst düzey yöneticinin bu ifadeleri kullanmasına nasıl bir açıklama getirecek?

Bir emniyet müdürünün, polisin ancak işkence yaparsa işini yapabileceğini söylemesine ne diyecek? Bir bürokratının, önce eski suçluların polis teşkilatına doldurulduğunu ifşa edip ondan sonra da bu "sosyal realite" icabı, karakolda dayak yememizin kader olduğunu söylemesini nasıl izah edecek?

Bürokratlar, polisleri mazur göstermek için "Polislerimiz ekşi mekşi ama bizim bağın üzümü" diyorlar.

Acaba Bakan da bürokratlarını anlayışla karşılamamız için "acı macı ama onlar da bizim bostanın salatalıkları" mı diyecek...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır