kapat

12.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YAVUZ DONAT(ydonat@sabah.com.tr )


Amasya

Kamerayı kapan gelmiş... Kadınlar, erkekler... Büyükelçiler... Bakanlar... Milletvekilleri... Generaller... Gazeteciler... Naklen yayın araçları... Simitçiler... Seyyar satıcılar.

Viyana Senfoni Orkestrası konser veriyor.

Kulaklar orkestrada.

Ama gözler havada.

Görevliler "gözlük" dağıtıyor.

Sonra "şapka."

Belediye Başkanı ile yan yana oturuyoruz.

"İki arada, bir derede" kentinin sorunlarını anlatıyor.

Sonra o kalkıyor.

Vali Bey'le birlikteyiz.

Amasya'nın tanıtımı... Amasya'nın sorunlarının çözümü için "her fırsatı" değerlendiriyor.

Gelen konuklara ısrar ediyor:

- Dönmeyin kalın.

Amasya'dan... Komşu illerden gelen milletvekilleri var.

Onlarla konuşuyoruz.

Konu "güneş tutulması."

Bir ara DYP'lilere takılıyoruz:

- Sizin partideki güneş tutulmasından ne haber?

"Çevredekilerin tamamı" kahkahayı patlatıyorlar.

***

Ve "beklenen an."

Sağlık Bakanı diyor ki "giy şapkanı, tak gözlüğünü."

"Protokole ayrılan yerden... Gölgeden" ayrılıyoruz.

"Güneşe" geçiyoruz.

Güneş yavaş yavaş uzaklaşıyor.

Gökte, muhteşem bir görüntü...

Güneşin "kayboluşu."

Güneş kayboldukça hava kararıyor.

"İklim" değişiyor.

Birkaç saniye önceki "terletici sıcak" yerini tatlı bir esintiye bırakıyor.

Sanki otomobildeyiz.

Ve klima çalışıyor.

Hava daha... Biraz daha kararıyor.

Ve tam kararma...

Tam güneş tutulması.

Alkış, tazahürat, bağırıp, çağırma, dua, davul zurna...

Foto muhabirlerinin flaşları patlıyor.

Televizyoncuların ışıkları yanıyor.

Sağlık Bakanı "gözlüğü çıkar" diyor.

"Çıplak gözle" manzaraya bakıyoruz.

Gökte "ışıklar dans ediyor."

Yuvarlak bir tepsi...

Çevresinde "beyazın her tonundan" dumanlar.

Sağlık Bakanı bu kez "tam ters yöne bakmamızı" istiyor.

Bakıyoruz...

Gündüzün orta yerinde... Ve karanlıkta... Pırıl pırıl parlayan bir yıldız.

Çoban yıldızı.

"O iki buçuk dakika" sanki bitmeyecekmiş gibi.

Heyecan dorukta.

Ve birden "her şey" değişiyor.

Karanlık gidiyor.

Hava yavaş yavaş aydınlanıyor.

Sonra güneş "tepemizde."

Hava yine sıcak mı sıcak.

Konser yeniden başlıyor.

***

Lokman Hekim tüm hastalıkların ilacını ve "ölümün çaresini" bulmuş.

Kitap haline getirmiş.

Amasya'nın Kunç köprüsünden geçerken, Cebrail gelmiş, kitaba vurmuş.

Ve "ölümsüzlüğün yazılı olduğu sayfa" suya düşmüş.

Cebrail demiş ki "artık kimse ölümün çaresini bulamayacak."

Amasya'da güneş tutulmasını izlerken, aklımızdan, Amasya ile ilgili bu "söylence" geçti.

Ve bir başka söylence...

Ferhat, Şirin'e "Amasya'da aşık oldu."

Ve Şirin'in uğruna "Amasya'da, koskoca dağı deldi."

Dağ delinip de Ferhat "muradına" erecekken...

Cadı geldi, Ferhat'a "Şirin öldü" dedi.

Ferhat, o acıyla, elindeki "külüngü" havaya fırlattı.

Külüng, Ferhat'ın başına düştü.

Ferhat öldü.

Ferhat'ın öldüğünü duyan Şirin de canına kıydı.

Ve dün Amasya'da...

Ay ile güneş arasında Ferhat ile Şirin'inki gibi bir "aşk" gözledik.

Güneş ayı kovaladı.

Ay güneşi.

Buluştular.

Ve sonra ayrılıverdiler.

Manzara, anlatılır gibi değildi.

***

"Tam tutulma gözlem alanında" yazımızı yazıyoruz.

Viyana Senfoni Orkestrası'nın konseri sürüyor.

Kimi espri yapıyor:

- Amasya, Amasya olalı böyle zulüm görmedi.

Kimi Amasyalı da şöyle diyor:

- Bizim burada söğüt ya da kavak dalından düdük kavlatılır... O çalınır... Böylesini (Senfoni Orkestrasını) hiç dinlememiştik.

***

12 Osmanlı şehzadesinin valilik yaptığı Amasya dün dünyanın dört yanından gelen konukları ağırladı.

Ve iyi ağırladı.

Ne aç kalan oldu, ne açıkta kalan.

Ne gözlüksüz bırakılan oldu, ne şapka bulamayan.

Yerel yöneticileri de, Turizm Bakanlığı'nı da kutlamak gerek.

***

"Tören" bitiyor ama, meydan hâlâ kalabalık.

Hava aydınlık ama, gözler hâlâ gökyüzünde.

Hani TV'de "gol görüntüsü" tekrar, tekrar yayınlanır ya.

Herkes... Hepimiz "sanki güneş tutulmasının tekrarlanmasını" bekliyoruz.

Sahi...

Ne sahneydi?

Ne görüntüydü?

Kuran'da deniliyor ki:

- Görmez misiniz Allah, nasıl da gökleri yedi kat yaratmış ve nasıl o göklerde ayı bir ışık olarak koymuş ve güneşi de, her yanı aydınlatan bir meşale olarak yerleştirmiştir. (Sure 71, Ayet 15-16)

Ve yine deniliyor ki:

"Ne güneş aya yetişebilir ve ne gece gündüzü geçebilir. (Sure 36, Ayet 40.)

Ve son:

- Allah gündüze, kendisini aceleyle kovalayan gecenin örtüsünü atar. (Sure 7, Ayet 54)

Tıpkı, dün öğleden sonra, Amasya'da gözlendiği gibi.

***

350 kilometre gittik.

350 kilometre geldik.

Ama "Gidip döndüğümüze... Yorgunluğa" değdi.

Üstelik, anı olarak, birkaç tane de gözlük sahibi olduk.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır