kapat

12.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CENGİZ ÇANDAR(ccandar@sabah.com.tr )


Rusya'dan "ipuçları"

Geçen yıl mayıs ayında IPI Kongresi için Moskova'daydık... Toplantılardan birine, Rus politikasının yeni yıldızı olarak görülen genç başbakan Sergei Kiriyenko konuşmacı olarak katılmıştı. Kiriyenko, 32 yaşındaydı ve beş yıldır başbakanlık koltuğunda oturan Viktor Çernomirdin'den bu görevi devralalı henüz üç ay kadar olmuştu. Çernomirdin ise Başkan Boris Yeltsin'in sağ kolu, kurt bir devlet adamı bilindiği için başbakanlıktan azledilmesi sürpriz addedilmişti. Yine de Kiriyenko'nun radikal-reformcu kimliği, iktisatçı olması ve genç yaşı, başta Amerikalı yatırımcılar, tüm yabancı unsurları heyecanlandırmış ve hiç kimse Rusya için istikrarsızlık senaryoları yazmaz durumdaydı.

Aradan üç ay geçmeden, 1998 ağustosunda, Kiriyenko, Rusya'nin Türk deri sektörünü de fena halde vuran ekonomik kriziyle birlikte azledildi ve başbakanlık bir kıdemli KGB kurdu, Yevgeni Primakov'a teslim edildi. Primakov, öylesine konvansiyonel bir siyaset adamıydı ki, önümüzdeki yıl yapılacak olan başkanlık seçimlerine kadar bu işi götüreceğinden hemen herkes emindi. Üç ay önce Yeltsin onun da kellesini aldı ve bir başka istihbaratçı Sergei Stepaşin'i yerine getiriverdi.

Hafta başında daha Stepaşin, başbakanlık mevkiinde şöyle bir soluklanmadan ve hiç beklenmedik bir anda azledildi. Bugün yerinde tüm ömrünü gizli ajanlıkla ve güvenlik alanında geçirmiş bulunan Vladimir Putin oturuyor. Üstelik, Putin, önümüzdeki yılki başkanlık seçimlerinde Yeltsin'in desteklediği aday olarak da ilân edildi. Bir yıl, Rusya, daha doğrusu Yeltsin için son derece uzun bir zaman. O tarihe kadar ne olacağı belli değil.

Dahası, bir yıl içinde, Rusya Federasyonu'nun Kuzey Kafkasya'daki en önemli parçası -tüm Kafkasya'da dengeleri etkileyebilecek stratejik önemdeki- Dağıstan, Moskova ile vedalaşabilir. Bir ihtimal de, Çeçenistan'dakine rahmet okutacak ve Çeçenistan'ı da içine alacak şekilde savaşın Kuzey Kafkasya'ya yerleşip oturması olabilir.

Türkiye, birçok bakımdan şanslı bir ülke. Şu sırada ve hem de görünebilir bir gelecekte, Rusya, başta Amerika, uluslararası camianın öylesine dikkatlerini üzerinde topluyor ve kaygılarına zemin teşkil ediyor ki, böylesine istikrarsız bir Rusya'nın "hayat alanı" üzerinde yer almak, Türkiye'ye kendiliğinden bir "avantaj" sağlıyor. Birçok bakımdan, Türkiye, Rusya'yı dünyanın büyük çoğunluğundan daha dikkatli ve yakından izlemek ve belli dersler elde etmek ihtiyacında.

Rusya'daki herhangi bir sarsıntı, gayet geniş bir alanda "stratejik anlam" bulduğu için, görünmez dinamikler Türkiye üzerinde de harekete geçebiliyorlar. Bu noktada, Rusya'nın istikrarsızlığını, Yeltsin'in sallantılı sağlık durumuna ve alkole bağlama eğilimindeki yorumlar öne çıkabilir. Tabii, Yeltsin'in istikrarsız hali mi, Rusya'yı bu duruma sokuyor; yoksa Rusya'nın istikrarsızlığa teşne yapısı mı Yeltsin'i dalgalandırıyor, bunun cevabını aramak biraz tavuk-yumurta hikâyesine benziyor.

Sebep her ne ise de, Rusya'da bir yıl içindeki bu dalgalanmalar, Türkiye açısından "Başkanlık sistemi" tartışmalarına bir "ipucu", bir "ders" teşkil edebilir. Görülüyor ki, Rusya gibi; Türkiye gibi "demokratik siyasi kültürü" fazla gelişmemiş ve demokratik kurumlaşmanın daha tam oturmamış olduğu, "otokratik ve merkez” devlet geleneği" güçlü ülkelerde, "Başkanlık sistemi" bazan kendisini gülünçlük derekesine düşüren keyf”lik ile eş anlamlı.

Birara, Türkiye'nin "Başkanlık sistemi"ne geçmesinin ülkemizin hayrına olacağı kanaatiyle, hararetli yandaşlarından biriydim. Artık değilim. Yeltsin, gözümü açtı. Ayrıca, nereden baksanız, Türkiye, Rusya'dan çok daha "merkeziyetç”" bir ülke; Rusya ise bir çok-uluslu federasyon...

Dolayısıyla, Türkiye'ye sarhoş olmayan Yeltsin tipi bir "Çankaya kralı" arasanız, bulacağınız Cezayir'deki gibi silahlı kuvvetlerin sözcüsü-temsilcisi karışımı bir kimlik olacak. Rusya'daki Başkan'ın otorite gücü ve karar süratini, sarhoş olmayan bir kimlikte bulmak üzere yola çıktığınızda Cezayir'e varacaksınız.

İkisi de yaramaz. Yol yakınken, vazgeçebiliriz...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır