kapat

12.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Kemaliye'nin köyünün adı Ocak

Güneş'le Ay'ın dansına açar kucak

Kemaliye-OCAK KÖYÜ...

Dün Kemaliye'nin Ocak Köyü'nün bulutsuz gökyüzünde Ay, Güneş'i bir yanından sarmaya başladı. Güneşle ayın dansedip sevişmesi işte böyle başladı. Biz bu dansı Ocak Köyü'nde köylülerle beraber seyrettik.

Gökyüzü ışıl ışıldı.

Bulutlar gitmişti.

Saatler 14'e geliyordu.

Ay, sevgilisinin beline sarılan sırılsıklam bir aşık gibi güneşi özlemle, arzuyla, sevgiyle örtüyor, Güneş hilal şeklini alıyordu. Dakikalar ilerliyor, hilal daha da inceliyordu. Güneşin hilal biçimini almış ışığı, o anda kara diskin kenarındaki ışıltılı bir elmas gibi parlıyordu.

Saniyeler aktılar.

Saatler 14.35'e gelmişti.

Elmas ışık da ufalıyordu...

Hava da akşamın ölgün ışıkları iniyormuş gibi kararıyordu. Ay yürüdü yürüdü...

Güneş'i bütünüyle örttü. Güneş Güneş olmaktan, Ay da Ay olmaktan çıkmış ikisi birbiri içinde erimiş, gökyüzünde simsiyah bir tepsi duruyordu. Hava gece olmuş gibi karardı, gökyüzünde parlak yıldızlar belirdi. Ocak Köyü'nün tavukları gece olduğunu sanıp sustular, köpekler havladılar, köyün mesire yerine bakan alanda keçi sürüsü gece olduğunu sanıp ağaç altlarına sessizce büzüldüler.

2 dakika sürdü...

Saat 14.37'i geçiyordu.

Güneş'in Ay'ın arkasından süzülerek çıkmaya başladığını gördük. Gökyüzü birdenbire aydınlandı. Ay, Güneş'in önünden "şimdi gidiyorum ama sana bağlıyım, ebediyen seni seveceğim" dercesine yavaşça çekildi.

Muhteşem bir olaydı...

Muhteşem bir dans...

Kemaliye'nin köyünün adı Ocak, Güneş'le Ay'ın dansına açmıştı kucak.

***

Baktım, herkes sevinçliydi...

Oysa tarihte insanlar Güneşi görünmez eden bir kötü gücün varlığına inandılar ve bu kötü gücü korkutup kaçırmak için davullar çaldılar, göğe oklar attılar, insan kurban ettiler. Amaç hep aynıydı: Güneş'in yeniden doğmasını sağlamak. Üç gündür Erzincan, Kemaliye ve birkaç köyünü gezdim. Burada yeni bir model örtünüp kaybolmuş güneşin yeniden doğuşu gibi uç veriyor.

Erzincan'da yeni model oluşmakta.

Sorunu çözmek için...

İyiyi yapmak için...

Kaliteye ulaşmak için...

Ekonomik krizi aşmak için...

Erzincan'da ekonomik olanaklar birleştiriliyor. Yüzyıllardır Anadolu için söylenen; "Türkler ortak iş yapamazlar, birleşip sinerji yaratamazlar" hükmü değişiyor. Erzincan'a geldiğim pazartesi günü, kentin 5 kitapçısının birleşip, tek bir kitapçı halinde yeniden doğduğunu duydum. Vali Yardımcısı Kemal Yurtnal'ın bana söylediğine göre, krizle yok olup gitmemek için 10 fırıncı birleşip tek fırıncı olmuşlar. Festival sırasında burada rastladığım ve kendileri de Kemaliyeli olan Ulaştırma eski Bakanı Hasan Basri Aktan ile FP milletvekili Ali Coşkun, yıllar önce büyük kentlere göç etmiş, orada tutunmuş Erzincanlılar'ın şimdi memleketlerinde ekonomik, kültürel güç taşıyan yeni bir model geliştirdiklerini örnek örnek anlattılar.

***

Örneğin; Güneş'in tutulmasını izlediğimiz şu Ocak Köyü'nde baktım; müze, kütüphane, cami, cemevi, türbe, asfalt yol, çarşı, fırın, çocuk bahçesi, piknik alanı, su şebekesi, kanalizyon var. Tercan taşıyla Köy Konağı yapmışlar. Anfi tiyatro, spor sahasını da projelendirmişler. Burası bir alevi köyü... Erenler yatağı... Şu anda 40 bin köyün hiç değilse 30 bini Ocak Köyü gibi olsaydı, bugün Türkiye, Almanya gibi kalkınmış bir ülke olmaz mıydı? Olur muydu, olmaz mıydı?

Bilmiyorum...

İstanbul'da Kadıköylüler, Yeşilköylüler, Bakırköylüler gelsinler de gözleri köy görsün. Öneriyorum. Ocak Köyü'nü bu hale yıllarca önce İstanbul'a göçedip, orada mobilya sektöründe başarılı olmuş, fabrikalar kurmuş, ya da İstanbul'da eğitim görmüş, tutunmuş eski Ocaklılar getirmişler. Kapalıçarşı'da tutunmuş Erzincanlılar Yeşilyurt Köyü'nü, mühendis, doktor, avukat olmuşlar Başpınar Köyü'nü, ünlü kasaplar Ergü Köyü'nü, et tüccarları Sarıkonak Köyü'nü yeniden imar etmişler. Emekli olanlar gelip, baba evlerine yerleşiyor, emekli olmayanlar her yıl tatillerini yeniden onarttıkları eski köy evlerinde geçiriyorlar. İstanbullu Erzincanlı, şimdi memleketine para, bilgi, deneyim şırınga ediyor. Genç Kaymakam Uğur Kolsuz'un seçkin çabalarıyla ilçeye kazandırılan 300 yıllık kilise binasında hizmete sokulan Kemaliye Müzesi de işte bu yeni modelin bir ürünü olarak ortaya çıkmış bulunuyor.

Erzincan'da yeni bir model...

Ana rahimine düşmüş, büyüyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır