kapat

12.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Politik sol, entellektüel sol...

Önce şunu belirtelim:

"Sol" kavramı politika platformunda da; beyinsel değerlendirmelerin çok daha kapsamlı olan topoğrafyasında da "değişim" demektir.

Neden "Sol" kavramı, "değişim"in simgesi olmuştur?

Vaktiyle Fransa krallarının tarihsel bir geleneği vardı. Durum sıkıştığı zaman, "Sınıflar Meclisi"ni toplarlar ve alınmasını öngördükleri önlemleri bir kez de o Meclis'de konuşurlardı.

1788 yılında Fransa Kralı 16. Louis de, -Hazine tamtakır olduğu için- bu eski geleneğe uyarak "Sınıflar Meclisi"ni toplamıştı.

"Sınıflar Meclisi" ülkedeki üç değişik sınıfın temsilcisinden oluşuyordu:

1- Soylular'ın,

2- Kilise'nin,

3- Halk'ın...

Soylular'ın temsilcisi, Kral'ın sağında; Kilise'nin temsilcisi karşısında; Halk'ın da temsilcisi -daha itibarsız olduğu için- solunda otururdu.

16. Louis'nin üç gün için topladığı Sınıflar Meclisi'nde, "Sol" da oturan Halk temsilcisi, beklenmedik bir "değişim" istemişti. Sınıflar Meclisi artık sürekli olarak toplanmalıydı...

Sol kanattan gelen bu değişim isteği, "Sol"un da simgesi oldu.

* * *

İnsanlar arasındaki eşitsizlik, daha doğrusu "zengin-yoksul" sorunu binlerce yıldan beri kurcalayıp durmuştur insanoğlunun aklını...

Bu konuda yüzlerce atasözü, biçimlenmiş; binlerce şiir, şarkı, türkü fıskiyelenmiş, füzelenmiştir.

"Dünya malı dünyada kalır" gibi, "Kefenin cebi yoktur" gibi...

"Mal sahibi mülk sahibi

Hani bunun ilk sahibi

O da yalan bu da yalan

Var biraz da sen oyalan"

gibi...

Özellikle Campanella, Thomas More gibi 16. Yüzyıl düşünürleri, insanların eşit olduğu ve yoksul-zengin diye ayrılmadığı düşsel ülkeler üstüne kitaplar yazmışlardır; "Güneş sitesi" gibi, "Ütopya" gibi...

* * *

Fransız İhtilali'yle birlikte yoksul halkın savunucuları da çıkmıştır ortaya ve yavaş yavaş "İşçi sınıfı-Burjuva sınıfı" ayrımı girmeye başlamıştır, parlamenter yönetimlere...

Ve "Sol" her zaman değişim isteyen ve "statüko"ya sürekli karşı çıkan kanadın kökleşmiş bir markası sayılmıştır.

* * *

Bu arada "Bilimsel sol" diye, olaylara çok daha değişik bir açıdan bakan, "Monist" bir değerlendirme de çıkmıştır ortaya.

Nedir "Monist" bir değerlendirmeye kancalanan "Bilimsel sol"?

"İnsan" Kozmos'un dışında, kendine özgü ayrı bir kategori değildir. Ve Kozmos sürekli bir değişim içindedir. İnsan toplumlarının da Kozmos'la eşahenk içinde olması zorunluluğu vardır. Bu nedenle de sürekli bir değişim dialektiğinin orkestrasyonunda bütünleşmeleri gerekmektedir.

Ve bu, karşı çıkılamayacak bir Kozmos olgusudur. Böylesi bir değişimi hiç bir güç engelleyemez.

* * *

Evet ama insan ömrünün kısalığı nedeniyle, Kozmos'un geniş boyutlu "değişim" yasasına karşı çıkan ve mevcut durumun asla değişmesini istemeyen "statükocular" vardı bir de...

Bu "statükocular"ın tutuculuğu nasıl aşılacaktı?

Geçen yüzyılda yapılan analizler göstermiştir ki, statükocu olan burjuva ve sermaye sınıfı; işçi sınıfının kol gücünü enerji kaynağı olarak kullandığından ötürü, yeni enerji kaynaklarına yatırım yapmaya yanaşmıyor. Bu tür yatırımları rantabl bulmuyor. Ve bir durganlıkla tutuculuk çıkıyor ortaya...

* * *

Bu duraganlık ve tutuculuk nasıl aşılabilir?

Statüko içinde okkanın altına gidenler işçi sınıfı olduğuna göre, dünya işçileri birleşmeli ve statükocu egemen sınıfları bir ihtilalle devirip, "değişim"in önünü açmalıdır.

"Monizm"in bakış açısına göre temeldeki öz sorun "yoksul-zengin" eşitsizliği değildir; "tutuculuk-değişimcilik"tir, "gericilik-ilericilik"tir.

* * *

Ancak statükoyu değiştirme misyonunu yüklenmesi ve ilerici olması gereken işçi Sınıfı'nın, bir dünya ihtilalini gerçekleştirmesi için evrensel bir örgütlenmeye gereksinmesi vardır.

Böylesi bir örgütlenmeyi gerçekleştirme, evrensel sol bir politikanın alanına girer... Evrensel sol politikanın malzemesi için de eşitsizlik edebiyatı da vardır, sömürü edebiyatı da, yoksulluk edebiyatı da...

Ayrıca tüm bu edebiyatı yerel demokrasilerde kullanma olanağı da vardır...

* * *

Bir de kendi değişimi, yine kendi öz burjuva sınıfı tarafından değil de; dünya burjuvazisi ve sermaye sınıfı tarafından engellenmiş olduğu öne sürülen köylü toplumları vardı; Rusya gibi, Çin gibi...

Onlar, önce kendi değişimlerini sağlamak için, dünya emperyalistleriyle işbirliği yaptıklarına inandıkları kendi egemenlerini devirmekle başladılar işe...

Böylece sol kanatta, köylü toplumlarındaki -özellikle- genç politikacıların ilgisini çeken, yeni bir varyant çıktı ortaya, "Leninist-Maoist" varyant..

Ancak...

Ancak Sovyetler'in 1952'de Uzay'a gitmesiyle "İşçi Sınıfı-Sermaye Sınıfı" tablosundaki duraganlık kırıldı. Yeni enerji kaynaklarının önü açılmış, üretim sürecinde Sermaye Sınıfı'nın temel enerji kaynağı olarak İşçi Sınıfı'nın kol gücüne gereksinmesi azalmıştı...

Üretim sürecine modern teknolojiler giriyor ve globalleşen sermaye, "değişimcilik"in öncülüğünü yükleniyordu.

* * *

Neden eski statükocular şimdi değişimci oluyorlardı?

Çünkü değişen teknolojilerle birlikte artan üretimin emilmesi için, eski köylü toplumlarının da kendi iç egemenleri tarafından sömürülmemesi ve zenginleşmesi gerekiyordu...

Şimdi artık gelişmiş toplumlar değişimin öncüsü ve ilerici, Irak gibi, Libya gibi geri ülkeler de, tutucu ve gericiydi... Kendi yerel egemenleri, egemenliklerini yitirmemek için değişimi ve globalleşmeyi engelliyorlardı...

Oysa 21. Yüzyıl bir Uzay çağıydı ve ortak bir anayasa, ortak bir dil, ortak bir para birimiyle Dünya vatandaşlığının ilk adımları bu çağda atılacaktı. Yeni teknolojiler, bu nedenle eskilerden kalma "ulus-devlet" modelinin katılığını da çatırdatıyordu..

"Yerel devrimcilik" yerini artık, "evrensel değişimcilik"e bırakıyordu.

Ve bu bir Kozmos kuralıydı, önlenemezdi.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır