kapat

15.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
COŞKUN KIRCA(ckirca@sabah.com.tr )


Açıklık ihtiyacı

İntihar, ruhbilim ve toplumbilimin hâlâ yeterince aydınlatamadıkları bir olgudur. Aydınlatılamayan yönü, hayatına son vermek isteyen kişinin hangi dürtülerle hareket etmiş olduğu konusundan çok, bu dürtülerin hangi mekanizma yüzünden hayatına son vermek isteyen kişiyi bu davranışa götürdüğüdür.

Kamu yararı ve siyaset
Sayın Hikmet Uluğbay görevine bağlı, çok çalışkan, mesleğinin gerektirdiği bilgilere hakim ve son derece dürüst bir memur olarak tanınır. Kendisini devlete adamış böyle bir kişinin devlet işlerine ülkemizin ortalama siyasetçisinin gözlükleriyle bakmadığı, bakmasına imkan olmadığı muhakkaktır. Memleketimizi her alanda kasıp kavuran çok boyutlu bunalımı kendi alanında çözümlemek zorunluluğu, devleti kamu yararı ölçütünden gören bir kamu hizmetkârı için partilerin oy endişelerine yer bırakmaz. Sayın Uluğbay böyle bir çıkmaza düştüğü için mi hayatına son vermek istedi? Sayın Uluğbay'ı rahatsız eden hususlar arasında şu veya bu yolsuzluğa karışmış olmak gibi bir unsurun yer almasına asla ihtimal vermiyorum.O halde, Sayın Uluğbay aşırı ölçüde hassas bir kişiliğe sahip olsa bile bu kişiliğin dinamikleri hangi dış tenbihlerle onu intihar kararı almaya sevketti?

Özel hayat ve kamu hayatı
Benzer sorular herhangi bir intihar olayında da akla gelebilir. Ama akla gelse bile, intihara teşebbüs etmiş olan kişinin özel hayatında kalır ve gizliliğine saygı gösterilir.Ne var ki bu sorular kamu görevinin yerine getirilmesi konusunu ister istemez ilgilendiriyorsa, cevapları kamuoyundan gizlenemez. Oysa Sayın Hikmet Uluğbay'ın sağlık durumu hakkında günlerden beri çok şey öğrendik; ama, intihara teşebbüs etmesinin sebepleri hakkında, hastaneden taburcu olduktan sonra bile, hiç bilgimiz yok! Sayın Başbakan, olayı, Sayın Hikmet Uluğbay'ın hassas kişiliğinin IMF'le girişilen çok zor müzakerenin yarattığı gerginliğe dayanamamış olmasına bağlıyor. Herhangi bir kişi çok zor bir müzakere sürecinden bunalmış olabilir. Ancak, Sayın Uluğbay'ın mesleği gereği olarak bu tarz çalışmalara alışkın olduğu da unutulmamalıdır. Kaldı ki bu bunalımın intihar teşebbüsüne götürecek bir seviyeye erişmesini o kişinin ruh yapısıyla izah etmekle yetinmek, intihar etmek isteyen kişi çok yüksek bir kamu görevlisi ise, tatmin edici değildir.Zira kamuoyuna izahı gereken konu, kamu görevlisinin hangi meselelerle karşılaştığı için bu yola girdiğidir. Bu soru günlerden beri cevabını bulabilmiş değildir.

Siyasi sebepler ne?
IMF, bazı konularda haksız ve gereksiz olarak ısrar mı etmiştir ve Sayın Uluğbay IMF'i ikna edememenin sıkıntısına mı girmiştir? Yoksa IMF'in talepleri, nesnel olarak hükümetin zaten alması gereken tedbirlerden oluşmuştur da, Sayın Uluğbay, bu tedbirleri hükümetin başına ve diğer üyelerine anlatamadığı için mi sıkıntıya düşmüştür? IMF'yle yapılan görüşmelerin ve varılan mutabakatın gizli tutulması gereken kısımları resmi sorumluluğu olmayan kişi veya kişilere bildirilmiş midir? Bildirilmişse bu neden gerekli olmuştur? Bu gizli bilgilerin resmi sorumluluğa sahip olmayan kişi veya kişilere verildiği doğruysa bundan ötürü kamu yararını zedeleyen durumlar ortaya çıkmış mıdır? Bu soruların cevabının alınması gerekiyor. Bu gibi gelişmeler çoğu kişiyi bunalıma düşürmezken, Sayın Uluğbay'ı düşürebilmişse bu ölçüde hassas bir kişinin aynı göreve devam etmesinin uygun olup olmayacağı bile ister istemez bir soru işareti olur ve konunun bu tarafı da kamuoyunu ilgilendirir. Herhalde sözkonusu gelişmeler çoğu kişiyi-intihara kadar götüremese bile-çileden çıkarabilecek türden ise, o takdirde de bu sıkıntılara sebep olanlar arasında devlet ve toplumun en önemli mevkilerinden bulunanlar varsa onların bu mevkilerde yer almasının uygun olup olmayacağı haklı bir merak konusu olur.

Kısacası, Sayın Uluğbay'ın intihar teşebbüsünde bulunuşunun kişisel ruhi yapısıyla izah edilmesinin insani açıdan elbette çok önemi vardır; ama bu konu onun özel hayatının kapsamındadır. Devlet açısından önemli olan ise, hayati bir kamu görevini yürüten bir kişinin hangi siyasi ortamda, hangi siyasi vasıflı güçlüklerle karşılaştığıdır. Bu güçlükler varsa, bunların neler olduğu tüm vatandaşları ilgilendirir. Bu güçlüklerin halledilmesi Sayın Uluğbay'ın ruh yapısının öğrenilmesiyle mümkün olamaz. Bu güçlüklerin hangileri olduğunu bilmek şarttır ve bu bilgiler siyasi sistemimizi ıslah etmek bağlamında da önemli ip uçları verebilir.

Sayın Hikmet Uluğbay'a acil şifa dilerken, görevde kalsa da, kalmasa da kendisine düşen ilk yükümün bu konularda kamuoyunu aydınlatmak olduğunu belirtmek isterim.

Düzeltme:12 Temmuz günü çıkan"Kimliği Tanıma-II"başlıklı yazımın 3. sütununun 2. paragrafının 2. satırındaki "başka" kelimesi "baskça" olacaktır.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır