kapat

15.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Yatağımdaki yabancı
Evlilik planı yapan çiftlerin birbirlerini daha iyi tanımaları için, bir süre aynı evi paylaşmaları gerektiği fikrini benimseyenlerden misiniz? Birlikte yaşamak, bir nevi'i ön evlilik sayıldığından, daha sonra yaşanması muhtemel hayalkırıklıklarından kendinizi korunmanızı sağlayabilir.

Sevdiği insanla aynı evde yaşamak, herkesin hayalidir. Güne onun yanında başlamak, ona sarılarak uyuyakalmak. Buna fırsat bulan çiftler soluğu yeni bir evde alırlar. Büyük bir zevkle yerleşirler, birlikte yaşamaya başlarlar. İlk bir-iki hafta o kadar mutludurlar ki, yüzleri hep güler, birbirlerinden başkasını görmezler. Fakat daha sonra, alışmış oldukları düzenlerinin bozulmasından kaynaklanan sıkıntılar yaşamaya başlarlar. Kendi başlarına yaşarlarken karşılaşmadıkları şeylerle yüz yüze gelirler. Hatta banyoya kimin önce gireceği bile zaman içinde tartışma konusu olabilir. Bu tartışmalar önce birbirlerinden soğumalarına, hatta sorunlarına çözüm bulamamaları hâlinde ayrılmalarına neden olur. Bu aslında her iki taraf için de iyi bir tecrübe olur, çünkü evlenmemeleri gerektiğini anlarlar. Zaten bu nedenle evlenecek çiftlerin önce bir süreliğine beraber yaşamaları gerektiği söylenir ya! Uzun süreli bir deneme de şart değil; 15-20 gün aynı evi paylaşmak bile, evleneceğiniz insanı tanımanız için yeterli bir fırsat olabilir.

Bir düşünün; yalnız yaşıyorsunuz. Eve istediğiniz saatte girip çıkıyorsunuz. Arkadaşlarınız diledikleri gibi gelip gidiyorlar. Sık sık düzenlediğiniz partilerle ünlüsünüz. Evinizi canınız istediği zaman topluyorsunuz. Kimi zaman, bütün gün yataktan bile çıkmadığınız oluyor. Buzdolabı günlerce boş kalıyor; istediğiniz zaman yemek yapıyor, istemediğinizde sandviçle geçiştiriyorsunuz. Kısacası özgürsünüz...

Sonra bir anda hayatınıza biri giriyor ve birlikte yaşamayı teklif ediyor. "Neden olmasın?" diyerek kabul ediyorsunuz; yanınıza taşınıyor. İlk birkaç gün rahatsız oluyorsunuz ama sonraları bu yeni duruma alışıyorsunuz. Yine de artık hiçbir zaman eski rahatlığınızı, özgürlüğünüzü yaşayamayacağınızı biliyorsunuz: Arkadaşlarınız evinize rahatlıkla girip çıkamıyor. İstediğiniz an alıp alıp başınızı dolaşmaya çıkamıyorsunuz. Kafanıza estiği gibi tatile çıkamıyorsunuz. Eski hayatınızla şimdiki arasında büyük bir fark söz konusu. Birlikte olduğunuz kişiyi çok seviyorsanız, bütün bunlar sizi rahatsız etmeyebilir. Fakat sevginiz yeterli değilse, ya da ondan sadece hoşlanıyorsanız, bu yaşadıklarınız ondan soğumanıza neden olabilir. Zamanla kısıtlandığınızı hissederek başka bir eve taşınmasını bile isteyebilirsiniz. Bu rastlanmamış bir şey değil. Birçok çift aynı sorunla karşı karşıya kalıyor.

Bunların dışında bir şey daha var; belki avantaj, belki de dezavantaj: Sevdiğiniz insanın iyi yönlerinin yanında kötü huylarını da görüyorsunuz. Çünkü aynı evde yaşamakla, başka yerlerde yaşayıp sık sık buluşmak arasında çok fark var. Hiç görmediğiniz yönleriyle karşılaşıyorsunuz sevgilinizin. Belki iyi, belki kötü, ama bu, en azından evlenmeden önce birbirinizi iyice tanımanızı sağlıyor.

Birlikte yaşamak, ayrılmanıza neden olsa bile bir düşünün; ya evlendikten sonra bütün bunlar olsaydı... O zaman belki de ayrılmayacaktınız ama kendinizi onun tüm davranışlarına katlanmaya, alışmaya zorlayacaktınız; kısacası, mutsuzluğa doğru tek gidiş bileti almış olacaktınız. Büyüklerimiz gerçekten haklılar; her işte bir hayır vardır!

Birlikte yaşarken karşılaşılan sorunlar:
- Özgürlüğün kısıtlanması... Derecesi önemli değil; kısıtlama kısıtlamadır!

- Arkadaşlarınızın sizi eskisi gibi rahat ziyaret edememeleri... Üstelik, sevgiliniz sizin arkadaşlarınızı sevmezse, daha büyük problemler de yaşanabilir.

- Banyo ve tuvalet kullanım politikaları!!! Kulağa komik gelebilir belki, ama bu yüzden kavga eden çok sayıda çift var.

- Temizlik alışkanlıkları; ev temizliği... Ya canınız yapmak istemiyorsa?.. Üstelik bu iş neden sadece sizin mesuliyetleriniz dahilinde oluyor?

- Anne-baba ziyaretlerinde yaşananlar... Unutmayın ki kimse kimseyi sevmek zorunda değil!

- Ortak zevklere sahip olmamak... Zevklerdeki; örneğin TV programları, müzik seçimleri gibi konulardaki beğeni farklılıkları...

- Kavga ettikten sonra, biraz yalnız kalma ihtiyacı içindeyken, aynı yatakta yatma zorunluluğu...

- Gereksiz eleştiri... Eleştirinin yapıcısı faydalıdır ama çiftlerin devamlı birbirleri hakkında kusur bulması, ilişkiyi yıpratır.

- Yemek yapma külfeti... Siz ev yemeği sevmiyorsunuz, o da fast food; işiniz zor!

- Evde beslenecek olan hayvan sorunu... Ya o evde hayvan beslemeye karşıysa? Ya da belki de onun bir köpeği var, sizin de bir kediniz. Onlara aynı evde bakmak mümkün mü?

- Siz bütün gün uyumak, dışarı çıkmamak istiyorsunuz; peki ya o? Ya da tam tersi... Sosyal yaklaşımlarınızın farklı yönde olması, devamlı sorun çıkmasına neden olabilir.

- Siz temizsiniz ve derli toplusunuz. O ise dağınık bir tip... Ya da tam tersi... Bütün gün arkanızdan evi toplaması sizi rahatsız etmez mi? Bir düşünün: Gazete okuyorsunuz, arkanızdan gelip gazeteyi yerine koyuyor, katlıyor, vs...

- İşte bunlar ve benzeri "ufak tefek" şeyler, hayatı çekilmez kılmaya yeter de artar bile... Dolayısıyla, siz siz olun, evleneceğiniz insanı a'dan z'ye tanıyın! Asgari müşterekte uzlaşmanın yollarına bakın; bulamıyorsanız, yol yakınken yeniden düşünün deriz. Zararın neresinden dönülse, kârdır!..


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır