kapat

27.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Kıskançlığın güzelliği ve..

En güzel şeydir kıskançlık ilişkilerde.. Ve de en çirkin..

Ezop'un "Dil"i gibi.. Kullanışa göre değişir güzellik ve çirkinlik..

Kıskanıyorsanız, fena halde kıskanıyorsanız, kıskançlıkla birlikte bir başka şey daha hissedersiniz.. Sevdiğinizi..

Güzel olan kısmı budur kıskançlığın, bu kadardır..

Siz hissedersiniz, hepsi o..

Göstermeye, açığa vurmaya, hele hele kıskançlık yüzünden önlemler almaya, sevdiğinize kısıtlamalar getirmeye başladığınızda, güzellikler biter, çirkinlikler başlar..

Neden?..

İlişkileri güzel yapan, sağlam tutan şey güvendir..

Kendine ve karşındakine güven..

Önlemler ve yasaklar, bu güvenin olmadığını gösterir..

Önce kendinize güveniniz yoktur..

"Giderse, kaparlarsa" diye korkarsınız.. Yalnız kalmaktan, bir daha bulamamaktan korkarsınız..

"Giderse gider" diyemezsiniz.

Sonra ona güveniniz yoktur. Özgür bıraktığınızda ihanet edeceğini sanırsınız..

"Kolayca ihanet edebilecek biri ile ne işim var" diyemezsiniz..

Güven üzerine kurulması gereken bir ilişkiyi çirkin kıskançlığın önlemleri ve yasakları ile ayakta tutabileceğinizi sanırken, aslında nasıl yıprattığınızın farkına varmazsınız.

Böyle düşündüm ben hep.. Böyle de uyguladım..

Ne oldu bilir misiniz?..

"Sen beni sevmiyorsun" dediler sevdiklerim.. "Çünkü hiç kıskanmıyorsun.."

İnanılır gibi değil.. Kadın kıskanılmayı, kıskanıldığını hissetmeyi değil, görmeyi bekliyor.. Öfke ile dahi olsa..

"Genelleme yapma" diyeceksiniz..

Yaparım..

Holly.. Amerikalı.. Dünyanın en iyi eğitimini almış, en gelişmiş toplumlarından birinde büyümüş..

Bir kokteylde birgün, genç ve yakışıklı bir yabancı diplomatla bir köşeye çekildi. İki saat fıs fıs konuştular..

Dönüşte surat asan oydu..

"İki saat o adamla o köşede ne konuştuğumu merak bile etmedin.. Demek beni bu kadar seviyorsun" dedi..

Bir kapıcının karısı.. Anadolunun kimbilir hangi köyünden gelmiş. Nişantaşı'nın daracık sokaklarında yürüyorum. Bunlar da kapı önünde oturmuş, iftarı bekliyorlar. Sokağın bir yanındaki kadın, öbür yanındaki kadına bağıra bağıra anlatıyor..

"Kocam beni bugün bir dövdü, bir dövdü.."

Nasıl keyifle anlatıyor inanmazsınız.. Çünkü kocası kıskandığı için dövmüş..

Çok gelişmiş Amerikalı ile az gelişmiş Anadolu kadınının genetik yapısı ayni sanki..

Kadın kıskanıldığını görmekten mazoşist bir zevk aldığından, erkeği de öyle sanıyor..

Öyle ucuz kıskançlık numaraları, kaprisleri demeyin gitsin..

Ve kavgalar başlıyor..

Güvenilmediğini gören insan kızmaz mı?..

Peki çözüm ne?..

İnsanoğlu kıskançlık konusunu doğduğu günden beri çözememiş. Ben nasıl çözeyim ki..

Kendi şahsıma, kıskançlığımı kendime saklamayı sürdürüyorum.

Sevgimi, kıskançlıkla sınayacaklarsa eğer, eksik olsun!..

Ve de bana kıskançlık numaraları yapılmasına da fena halde öfkeleniyorum..

Sevgiden çok, güvensizliği gösterdiği için..

Ne güzel laftır..

"Birini seversen serbest bırak.. Geri dönerse senindir.. Dönmezse.. Zaten hiçbir zaman olmamıştır ki.."

Pazar Neşesi

Pazar Neşemiz Kazım Okçuoğlu'ndan.. Tatil için Los Angeles'ten İstanbul'a gelirken, yanında bir yığın malzeme de getirdi..

İşte bir tane..

Minik kaplumbağa, saatlerce uğraştıktan sonra, ağacın en alttaki dalına tırmanabildi. Bir nefes aldı.ÿ20Kendini aşağı bıraktı.. Pat diye düştü yere.. Kabuğu çatladı hafiften..

Tekrar tırmanmaya başladı. Saatler sonra gene daldaydı. Bir nefes aldı, kendisini aşağı bıraktı.. Pat diye düştü yere gene.. Kafası da yarıldı bu defa birazcık.

Bir daha tırmanmaya başladı.. Tam en alttaki dala ulaşıyordu ki, bir üst dalda tünemiş dişi kuş, yanındaki erkek kuşa döndü:

"Sevgilim" dedi.. "Ona artık evlatlık olduğunu söyleme zamanı geldi galiba!.."

Bir şirin hikaye..
Emekliye ayrılmış, satın aldığı evde huzur dolu günler yaşamaya başlamıştı. Yaz bitti, sonbahar başladı. Okullar açıldı ve yaşlı adam, evinin, okul yolu üzerinde olduğunu o zaman farketti.

Okuldan çıkan çocuklardan bir gurup, bağıra çağıra köşe başına geliyorlar ve oradaki çöp bidonunu da tekmeleyerek dayanılması güç gürültüler çıkarıyorlardı.

Gürültüler dayanılmaz hale gelince, yaşlı adam düşünmeye başladı.

Ertesi, gün çocuklar köşede toplanıp çöp bidonunu tekmelemeye başlayınca çocukların yanına gitti..

"Merhaba çocuklar" dedi.. "Ne kadar keyifli eğleniyorsunuz.. Ben de sizin yaşındayken okuldan çıkınca arkadaşlarla aynen böyle eğlenirdim. Şimdi yaptıklarınız bana gençliğimi hatırlatıyor, o günlere döndürüyor, sizinle birlikte ben de evimde coşuyorum."

Durdu, bir nefes aldı. Gençlerin ilgi ile dinlediklerini görünce devam etti.

"Şimdi sizden bir ricam var.. Hergün okuldan sonra burada durur, bu keyifli gürültüleri yaparsanız, size birer dolar vereceğim.."

Çocuklar teklife bayıldılar ve hergün köşeye gelip gürültüyü sürdürdüler.

Birkaç gün sonra yaşlı adam paralarını verirken "Çocuklar geçim zorlaştı. Hayat pahalılanıyor. Size yarından itibaren 50'şer sent verebileceğim ancak" dedi.

Çocukların suratı asılır gibi oldu. Ama ertesi gün gene geldiler. Birkaç gün de böyle devam etti. Adam birgün "Çocuklar" dedi, "Ne yazık ki gücüm buna da yetmiyor.. Yarından itibaren 25'er sent verebileceğim, tamam mı" dedi.

"Olanaksız efendim" dedi, çocukların lideri durumundaki delikanlı.. "Günde 25 sente bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Yarından itibaren işi bırakıyoruz!.."

(T. Çobanoğlu'na bu şirin öykü için teşekkürler.)

TV dizilerinde yaşam kuralları..

-Savaşta, yanınızdakilere sevdiğiniz insanların resimlerini göstermediğiniz sürece ölmezsiniz.

-Eyfel Kulesi Paris'teki her pencereden görünür.

-Erkek eşek sudan gelinceye kadar dayak yerken acı çektiğini asla göstermez. Buna karşılık kadın yaralarını temizlerken çırpınır.

-Bütün polis araştırmalarında en az bir kere striptiz yapılan gece klübüne gidilir.

-Yabancılar kendi aralarında mutlak sizin dilinizi konuşurlar.

-Tekin olmayan evde duyduğu gürültüyü araştırmaya çıkan kadın mutlaka iç çamaşırlarıyladır.

-Paris, New York, İstanbul farketmez. Gittiğiniz binanın önünde arabanızı park edecek yer mutlaka vardır.

Yetiş bakalım!..

Barcelona klübü 2003-2008 yılları arasındaki maçlarının yayın hakkını 418.5 milyon dolara satmış..

418.5 milyon dolar.. Yani 175 trilyon lira falan..

Ve de, dikkat buyurun.. Geleceğe dönük satış.. Dört sezon sonrası için, şimdiden..

İnsan farkı düşünmek bile istemiyor!..

.. Ve Galatasaray'a Barcelona düşerse, yenmek için oynayacağız. Geçmişte yendiğimiz gibi!..

Sevdiğim laflarl
"Eski yanlış, yeni gerçekten daima daha popülerdir."

Alman Atasözü

Bizim duvar
Takke düştü.. Takiye göründü!..

Hakan & Utku

Pazarın sorusu
"Kurşun geçirmez yelek var da, kurşun geçirmez pantalon niye yok?.."

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır