Ciguli uyarısı
Atalarımız "Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul-zurna az" demiş.. Ciguli, toplumsal patlamanın alârmını veriyor.

Devlet, borç ve faiz batağında..

Piyasalar nefes darlığı içinde, mosmor..

Fabrikalar kapanıyor, işsizlik büyüyor.

Emeklilik yaşı 60'a yükseliyor diye işçiler diken üstünde.. Memurlar, enflasyona yenik düşeceği belli olan güdük yarı yıl zammı nedeniyle sokaklarda, tepkili.

Siyaset, halka ümit ve heyecan verecek bir çıkış önermiyor. Hasta ekonomilerin doktoru IMF Ankara'da ama yazdığı reçete iktidarı korkutuyor.

Çünkü iktidarın gücü, kuvveti iyi ama kafası sağlam değil, karışık.. Her zorunlu adım, alt komisyonlara havale edilip erteleniyor.

Gebermiş ekonominin yıldızı, müzik piyasasında parlıyor: Ahmet Ciguli..

Televizyonlar, radyolar, kaset çalarlar, onun "Binnaz"ını, "Yapma Bana Numara"sını çalıyor, söylüyor..

1990'lı yıllarda hızlanan kültürel yozlaşmanın ve toplumsal çürümenin, ekonomik krizle körüklenen son noktası bu.

Kaseti, CD'si bir buçuk ayda 300 bin sattı, 100 milyar liralık iş yaptı. Sosyal psikologlar ve müzik teorisyenleri, onun çingene müziğini ahlâksız motiflerle işleyerek koyvermişlik duygusuna kapılan kitlelere "antistres" ilâç gibi sattığını söylüyor.

Ciguli "kaybedenleri" eğlendiriyor ve çok kazanıyor.. Çünkü kaybedenler çoğalıyor.

Orhan Gecebay ve Ferdi Tayfur'un kadere sitem ve tepki seslendiren şarkıları sustu. Artık hüzün ve isyan yok, Çingene müziği eşliğinde ahlâksız söylemlerin vur patlasın, çal oynasın havaları doldu dünyamıza.

Padişah vergi salmış, jurnalcilerini çıkarmış.. "Ahali kara kara düşünüyor" haberi gelmiş.. Bir vergi daha.. Gelen rapor: "Herkes homurdanıyor.." Ardından bir vergi daha..

Padişah "Ahali zil takıp oynamaya başladı" haberi gelince "Durun burada" demiş, "Tehlike belirdi."

Tehlikeyi Ankara'dakilere önemle arz ederiz!

Yeni bir dünya
Dicle nehri üzerinde yapılacak Ilısu Barajı, İngiliz Ticaret Bakanı Brian Wilson'un koltuğunu sallıyor.

Dünya Dostları adlı çevreci örgüt, bu baraja karşı çıkan bir raporu hasır altı ederek, inşaatı üstlenecek olan İngiliz şirketine devlet garantili kredi sağlanmasına onay verdiği için bakanı dava etti.

Rapor baraja iki noktada itiraz ediyor:

1. Hasankeyf yerleşim alanı sular altında kalacağı için bir tarih mirası silinecek;

2. Burada yaşayanlar evlerinden olacak..

Bakan, çevreye olumsuz etkisini halktan gizlediği bir projeyi destekleyerek, vergi mükelleflerinin cebinden çıkacak 200 milyon sterlini tehlikeye atmakla suçlanıyor..

Yeni dünya düzeninin iki ayağı var:

İnsan hakları herkesin..

Çevre bütün insanlığın..
Bu değerler sınırları yıkıyor, ulusal egemenliğin tarifini değiştiriyor.

Kosova'daki bombardımanı insan hakları adına alkışlayıp, "Dünya Dostları"nın Hasankeyf için Londra'da yaptığını eleştiremeyiz.

Yirmi birinci yüzyılın paryası olmak istemiyorsak değişeceğiz..