kapat

27.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
intermerkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Faiz senaryoları
Piyasalar Ankara'dan faizleri düşürecek somut gelişmeleri bekliyor. Ama gönüllerde yatan senaryonun gerçek olması bazı riskler taşıyor

Uzun zamandır beklenen IMF görüşmeleri son aşamalara geldi. Tüm piyasaların merakla cevabını beklediği soru özetle şu: IMF Türkiye'ye istediği desteği verecek mi, vermeyecek mi? Bu sorunun cevabına göre de piyasaların yönü büyük ölçüde belirlenecek.

Şu anda faiz oranları yüzde 100'ün üzerinde seyrediyor. Reel olarak yüzde 30'dan fazla getiri var. Mali, sanayi ve kamu kesiminin ortak isteği de bu faizin 'normal' seviyelere inmesi. Bu isteğin gerçekleşmesinde ise bazı riskler var.

En iyi senaryo
Piyasaların beklendiği en iyi senaryo şöyle: IMF bir an önce mali yardımı da içeren bir anlaşma yapmaya kadar verecek. Bu anlaşma ile gelecek 'ufak' yardımın yanı sıra, yurtdışı yatırımcılar harekete geçip, Türkiye'ye para getirecek. Merkez Bankası satın aldığı dövizler karşılığında piyasaya para verecek. Mali sistemin 1.2 milyar dolar civarındaki açığı kapanacak. Aynı zamanda Merkez Bankası faiz oranlarını indirecek. Böylece finansman maliyeti düşecek, tüketim artacak ve ekonomi canlanacak. Bu durumda faiz oranlarının enflasyona göre yüzde 12-15 reel faize doğru indiğini, yani bileşik bazda yüzde 75-80'e düştüğünü görebiliriz. Daha aşağısı şimdilik zor.

Pürüzler
Ancak herşey bu kadar pembe değil. IMF'yle anlaşma yapılsa da faizin yüzde 75-80 gibi bir düzeye inmesini sınırlayacak bazı riskler var.

* IMF ile anlaşma zamanlaması, hükümet ortaklarının reformlar konusundaki anlaşma hızına bağlı. Süre uzarsa yurtdışından beklenen paranın başka bir faktörle çakışıp sınırlanması gündeme gelecek: Y2K faktörü. Yurtdışındaki bazı büyük kurumsal bankaların 2000 yılı tedirginliği nedeniyle sonbaharla birlikte piyasa işlemlerinin azaltıp, en azından yeni yatırım yapmamayı düşündükleri biliniyor. Türkiye'de yoğun işlem yapan yabancıların çekilmesi, ya da pozisyonlarını minimumda tutması, piyasaların derinliğini azaltıcı bir faktör. Derinliğin azalması da ister istemez faizin yükselmesi anlamına geliyor.

* 5.5 katrilyon liradan 9.3 katrilyona rezive edilen bütçe açığı, Hazine'nin finansman yükünün artacağını gösteriyor. Vergi gelirlerinin artırılması ile bu açığın kapanması zor. Bu da Hazine'nin borçlanacağı, yani faizler üzerinde baskı yaratacağı anlamına geliyor. Nitekim IMF Türk ekonomisine ilişkin tespitlerinde bu noktaya dikkat çekerek, ÖTV getirilmesi ve ATV'nin artırılması gibi önlemleri ön plana çıkarıyor.

Nadin TAŞCIOĞLU


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır