kapat

11.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )


Ekonomi Titanic gibi nasıl battı?

Salih Memecan'ın dünkü Sabah'ın ilk sayfasına çizdiği karikatür tek kelimeyle harikaydı; `Ekonomi' denizin dibinde Titanic'in yanına düşmüş, iki batık aralarında konuşuyorlar; ekonomi `Esasında benim durumum da tam filmlik' diyor..

Sadece ekonomi değil, Türkiye'de hayati önem taşıyan her konu "tam filmlik" durumda.. Önce dibe vuruş seyrediliyor, tam dibe inildiğinde milletçe konunun "üstüne eğiliyoruz." Zaten biz üstüne eğilmeyi iyi biliyoruz da, çare üretmeyi bir türlü bilemiyoruz. Batışımızın nedeni bu!

Bundan aylar önce ekonominin gidişini gören uzmanlar, gözleri kapalı kısır çıkar kavgalarıyla uğruşan siyasetçileri uyarmıştı. Ben de seçimden önceki yazılarımdan birinde İlhan Kesici'nin "üç aya kadar bunlar olacak" diyerek yaptığı açıklamayı vermiştim. Şimdi o noktaya gelindi, vergi yasası değiştirilerek ekonominin belini doğrultması sağlanmaya çalışılıyor. Peki ekonomi gerçekten bu çareyle belini doğrultabilir mi?

Devlet Plânlama Teşkilatında 1977-83 yılları arasında uzman, daire başkanı, genel müdür ve müşteşar olarak görev yapmış bulunan ve Türkiye'nin en iyi yetişmiş ekonomi uzmanlarından biri olan İlhan Kesici'nin bu dönem parlamentoda olmadığı için daha da rahat açıklama yapacağını umarak kendisini tekrar aradım. Seçim öncesi konuşmasında, gelen hükümetlerin çare olabilecek köklü tedbirlerin sorumluluğunu yüklenmek istemedikleri için bu noktaya gelindiğini söyleyen Kesici bakın bugün neler söyledi;

"Karşılaştığımız durum yıllardır gelen zayıf hükümetlerin hatalarından kaynaklanıyor. Refahyol döneminde gerekli tedbirler alınmadı. Anasol-D hükümeti de bankalar ve bütün finans dünyasını düzenleyen yasalarda, yönetmeliklerde yapılması gerekli reformları yapmadı.

Bütçe hazırlandığı zaman Meclis'te yaptığım konuşmada; Türkiye 98 fiyatlarıyla hergün iç borcun faizine 15 trilyon TL. ödüyor. Bir günlük faizle Türkiye'nin en büyük 3. ovası olan Muş Ovalarının (600 bin dönüm) sulanması imkânı doğar. Bu ovada bulunan Alpaslan-1 ve Alpaslan-2 Barajları on yıldır 13 trilyon TL. bulunamadığı için işlevini yapamıyor demiştim. Vergi topluyoruz; 2 milyon memur, 6 milyon işçi, 2 milyon beyannameli mükellef, 300 bin LTD. şirket, 100 bin anonim şirketi hayata küstürerek, canını acıtarak aldığımız verginin toplamı yılda 3.7 katrilyon TL. Oysa iç borcun faizine bunun iki katı kadar, yılda 6.5 katrilyon ödüyoruz.

Böyle bir ekonomik model kendisini devam ettiremez. Ekonomiyi düzeltmek için çok ciddi politikalar gereklidir.

Güven oyu aldı ama..

Hükümet güven oyu aldı. Ekonomiyle ilgili organizasyonlar üç farklı partiye verilmiş;

Maliye Bakanlığı ve onunla ilgili organizasyonlar ANAP'a, Hazine Müsteşarlığı DSP'ye, Plânlama ve plânlamayla ilgili organizasyonlar MHP'ye.. Her kafadan bir ses çıkacağı için sonuç alınması yine neredeyse imkânsızdır. Ekonomi bu kadar bölünemez. Güneş Taner döneminde IMF'yle 14 müzakere yapıldı. Sonuç sıfır. Şimdi iş daha da zorlaşacak. 12 Eylül sonrası hükümetinde ekonomi başarılıydı çünkü ekonomiyle ilgili tüm birimler Turgut Özal'a bağlanmıştı ve 80-83 döneminde alınan kararlar ekonomiyi rahatlattı. 1983 yılında iç borcun faizinin milli gelire oranı 0.6 idi, şimdi % . Yani 24 kat kötülemiş. Ekonomiyi Temmuz sıcağı gibi kavuracak çok ciddi bir durum bu."

Her yıl bakan değişirse
Kesici "Vergiye makyaj yapmakla ekonomideki çöküş durdurulabilir mi?" soruma da "Ancak belli bir kesime yararı dokunabilir. Faizler devam edeceği için etkisi olmaz. Türkiye'nin asıl önemli olayı faizdir" cevabını verdi.

Sonuç olarak bence "Türkiye'nin asıl önemli olayları"nın başında bir de her yıl değişen hükümetler var. Hükümetler değişince sadece bakanlar değişmiyor. Müsteşarlar, genel müdürler, yardımcıları ve aşağıya doğru tüm kadro değişiyor. İşi öğrenenler, bilenler gidiyor yerine bilmeyenler geliyor.

Önce aylarca yeni kadrolar düzenleniyor, tam işe başlanacak yine değişiklik oluyor. Onun için artık yerimizde saymayı bile başaramıyoruz. Ekonomi, sağlık, eğitim, turizm gibi en önemli konularımızın çözümsüzlüğünün bence nedeni bu.

Bakanlıkları partilerin emrinden çıkarıp parlamento dışı kabineler kurmadıkça, belediyeleri denetleyip bankalarla ilgili reformları yapmadıkça sorunlarımıza çare bulabilmek ve hazinemizin tamtakır edilmesini önlemek imkânsız görünüyor.

Hakan'ın düğünü
Kendisi herhalde farkında değil ve biz de düğün gecesinin sabahında canını sıkmak istemeyiz ama anladığım kadarıyla Hakan Şükür'ün 150 milyarlık düğün yapacağını açıklaması halkta epeyce kızgınlık yaratmış. Bu konuda gelen telefon ve mektuplar; "Ülkenin işsizlikten, geçim sıkıntısından kan ağladığı şu günlerde sevilen bir futbolcunun böyle bir açıklama yapmasını ve sizlerin de buna geniş yer vermesini kınıyoruz. AA'nın ve devlet televizyonunun da bu işe alet olmamasını diliyoruz" şeklinde.

Toplumsal şiddetin altında maddi, manevi doyumsuzlukların yattığını, geçim sıkıntısı çeken gençlerin bu gibi örnekleri görünce iyice ümitsizliğe düşerek şiddetin her türlüsüne yöneleceğini söyleyenler de var.."

Sporun içine bu kadar maddiyat girmemeli. Hakan'ın parasını israflarla yapılacak bir düğün törenine harcamak yerine, yardım derneklerine, şehit analarına bağışlamasını veya bir okul yaptırmasını dilerdik. Onun mütevazi görüntüsüne yakışmadı" diyenler de.. Hakan Şükür (ve zenginliğiyle böbürlenme seven diğerleri) bir düşünsün bakalım, bu eleştiriler haksız mı?

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır