Karışmayın

Hele şükür.

Polis tayinlerine karışmayın diyerek, milletvekillerinin karşısına dikilen bir İçişleri Bakanı var...

- Karışmayın beyler... Polisteki tâyin ve terfilere lütfen karışmayın.

Bunlar alışmışlar.

Bakanlığın içindeki birimleri çayhaneye çevirmişler... Giren çıkan belli değil.

Yeni Bakan diyor ki:

- Teşkilatı tanırım... Tavassut kabul etmem... Kimse bize telkinde bulunmasın... Kimse bana ricacı olarak gelmesin.

..........

Bunları rahat söylüyor.

Çünkü hiçbir siyasi ezikliği yok... Kimseye diyet borcu da yok.

Kişilikli bir yönetim sergileyecek, besbelli...

Rahat bırakın...

Bırakın da Polis Örgütüne yeni bir yapılanma gelsin... Tıpkı Silahlı Kuvvetler gibi Polis de hakkaniyetli bir hiyerarşik sisteme kavuşsun.

- İltimasa ve torpile paydos.

Tabii şahsi kin ve garez'e de paydos.

*

Öyle politikacılar gördük ki, parti örgütünün baskısıyla çook kelleler yediler.

Falan ildeki polis müdürünü görevden eğer almazsanız (ya da tersi, o ile falancayı polis müdürü yapmazsanız) İl Örgütümle birlikte partiden istifa ediyorum diyerek, ne tehditler savurdular.

Yazık.

İddiayı da çoğu zaman kazandılar. Dediklerini kabul ettirdiler.

Uzağa gitmeyelim...

Şu İstanbul'a bakın... Ehliyetsiz ve içkili araba kullanan bir sürü serseri, görevini yapan Polis'e seni yarın sürdürürüm diye gözdağı vermiyor mu?

- Kimi sürdürüyorsun ulan, sen kimsin?

İşte bu fiyaka bitecek.

Ve o zaman Polis, daha güzel çalışacak.

Ciddiyet'e hasretiz.

*

Bence bu iş, daha da ileri gitsin.

Kaymakam ve Valiler'in tayin terfilerinde de kimse dışardan gazel okumasın. Yeter...

Hattâ gelin, devletin en üst katlarına çıkalım...

Ve hatırlayalım...

Hatır gönül yüzünden elçi diye kimlere kadro verdiler yıllarca, bilir misiniz?

Türkiye için tırnağını oynatmayan monşerler -esas Hariciye uzmanları kızakta beklerken- gökten zembille indiler.

Türk devletini temsil makamı olan elçilikler, bizde maalesef pâye ve rütbe yeri olarak dağıtıldı.

En işe yaramaz adamlar, canım, onu elçi yaparız diye ödüllendirildi.

Son 25 yıldır öyle Büyükelçiler gördük ki dudaklarımız uçukladı.

Hattâ bunlardan biri, Türkiye'nin iflas ettiğini ilk Japonya'da jurnalledi... Biz o günler 1 milyon Dolar için Lüksemburg'un kapısında bekliyorduk. Unutmayın.

*

Konuyu dağıtırsak, Milli Eğitim'den tutun, Sağlık'a kadar, birçok dalda, keyfi tayin ve partizanlığa kadar uzanabiliriz... İstanbulda bir ilçeye İlk Öğretim Müdürü tayini için -tıpkı Parti Komseri gibi- İl Başkanlığından icâzet alınması lâzım geldiğini hayretle izlemedik mi?

Oralara gitmeyelim.

Bugünkü konumuz Polis.

Dağıtmayalım konuyu.

Sadettin Tantan, kendi parti gurubunda çıkmış, takır takır konuşmuştur.

Diyebilmiştir ki milletvekillerine:

- Tayin ve terfilere karışmayın.

Tebrikler.

Ben de buradan diyorum ki:

- Karışanları bize havale edin...

Edin ki, onları bir bir teşhir edelim.