Washington'da, sizlerin bu sütunda tanıdığınız ve bizim, "Beltway'in altında yaşayanlar" diye tanımladığımız, ABD başkentinde olup biten herşeyden haberdar olan bazı dostlarımızla konuştuk..
Bunların kulaklarının büyüklüğüne örnek olarak, geçen Nisan ayında cumhurbaşkanı ile birlikte NATO zirvesi için burada iken, Demirel-Clinton görüşmesinden önce kulağımıza eğilip, "Clinton yeni Başbakanınızı hemen davet edecek. Bunu da ikili toplantıda söyleyecek" diyerek bu haberi o zaman yazmamızı sağladıklarını hatırlatmak yeter sanırım.. Clinton'ın Demirel'e ikili görüşmede neler söylediğini de yazmıştık Nisan ayında ya..
Onlara bu sefer yine sorduk:
"Ne oldu bu davet işi?"
Şu cevabı aldık:
"Yapıldı.. Ağustos ayının başı için.."
Dedik ki:
"Yangından mal mı kaçırıyorlar? Ağustos'ta Washington'da in cin top oynar.."
Hemen söze girdiler:
"İşin inceliği de işte burada Sedat.. Başbakan Ecevit bu daveti kabul ederse, yanlış yapar.. Neden mi? Clinton yönetimi bu sayede hem içeri, hem dışarı ayrı ayrı mesajlar vermeyi hesap ediyor. İçerdeki Rum ve Ermeni lobisine vereceği mesaj, işte geldi kulağını çektik, şeklinde olacak. Türkiye'ye vereceği mesaj ise, bizim en önemli müttefikimiz olduğunu, başbakanlarını hemen davet ederek gösterdik, şeklinde yansıyacak. Adamları her iki tarafa da hemen bunu sızdıracak.. Peki, 20 küsur yıl sonra ABD'ye gelecek olan Ecevit, sadece Clinton ile 45 dakika, hadi bilemedim 1 saat görüşmeye mi gelecek? Hani Kongre? Hani Kongre'nin en önemli isimleri?"
Araya girdik:
"Peki Eylül sonu, yani Kongre açıkken olsa daha iyi olmaz mı?"
Cevap şu:
"Tabii çok daha iyi olur.. Kongre Eylül başı açılıyor.. Herkes burada.."
Biz konuştuk:
"Türkiye Eylül sonuna kadar bütçeyi geçirir, Güneydoğu paketini açıklar, insan haklarında adım atar ve Ecevit koltuğunun altında dosyalarla gelir. Ve bunları Clinton'ın önüne koyup ardından istekleri söyler.." Clinton'a, şu G-8'leri işe karıştırma.. AB konusunda desteğini tam ver. Teröre bulaştığı kesinleşen Yunanistan'a da artık gereken ne ise onu yap.. Kuzey Irak'taki Kürt grupları bizim bilgimiz dışında silahlandıramazsınız. Buna karşıyız. Eğer bu silahlar gerekliyse, bize verin, bir dağıtalım.."
Onlar bir adım ileri gittiler:
"Clinton Kasım ayında İstanbul'da yapılacak AGİT Zirvesi'ne gelmek istiyor. Çünkü gelmezse, zaten yok derecede az olan etkisini sıfırla çarpacak.. Ama size dendi ki, Clinton'ın gelmesi için Ankara'nın birşeyler yapması lazım.. Lazım ki, Clinton bu ziyareti içeri satsın.. Bize kalırsa Eylül sonu Ecevit için iyi bir tarih olabilir.. Öncesi asla.. Kulağı çekilmiş başbakan durumuna düşmemeli.. Çünkü böyle sızdıracaklar olayı.. Yine konuşuruz.."
Ardından Öcalan konusunda bakın neler dediler: "Öcalan ve PKK konusunda akıl almaz bir dezenformasyon kampanyası ile karşı karşıyasınız.. Yönetimin içinde, senin de adından sık sık bahsettiğin bazı isimler, örneğin Henri Barkey, size ciddi sorun oluyor.. Sadece bu konu ile uğraşıyor.. Sizin Dışişleri'nin derhal ABD Büyükelçisi Marc Parris'i çağırıp konuşması lazım.. Biliyoruz ki senin ve sadece senin değil, bizlerin de çok güvendiği bir isim olan Marc Grossman, yanlış yapıyor.. Öcalan lobisinin resmi toplantılarda neler söylediklerini, neyin peşinde olduklarını daha sonra ayrıntılı konuşuruz seninle.."
Devam ettik:
"Peki başka?"
Biraz sustuktan sonra şunu söylediler:
"FBI, 2000 yılında Türkiye'de büro açıyor.. 3 yıllık çalışma tamamlandı"
Bu konu ve diğerlerini ilerde ayrıntılı biçimde sizlere yansıtmaya çalışacağız..
