kapat

11.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Toprak artık ağıt istemiyor

Al gözüm seyreyle. Hep aynı hikaye. Yine aynı Adem. Yine aynı Havva. Yine aynı elma. Yine aynı armut. Kalanlara yasin, gidenlere mevlut.

Hay Allah...

Zihnime takıldı...

Takılsa iyi. Sanki çakıldı.

Bir türlü gitmiyor.

Kürsüde çok değerli bilim adamları, bütün hayatlarını, ruhlarını, enerjilerini toprak için harekete geçirmiş insanlar "Tarlaların bilim dışı akılsızca işlenmesi, kirletilmesi, katledilmesi, üç-beş kuruş kâr etmek için toprağın arsızca metalaştırılması üzerine" konuşuyorlar.

Benim ise...

Bütün dikkatim çakıldı...

Kim yazmıştı bu şiiri?

Zorluyorum, zihnimi bulamıyorum.

Fakat şiir...

Resim gibi duruyor zihnimde.

Şairin adı bir türlü aklıma gelmiyor, ayıplıyorum zihnimi. Bir yandan da dinliyorum söylenenleri...

Kalanlara yasin.

Gidenlere mevlüt.

Sen bunu kırk gün kırk gece unut!

Fidana sormuşlar:

- Niçin büyürsün?

- Tohum itiyor, demiş.

Tohuma sormuşlar:

- Niçin itersin?

- Toprak rahat bırakmıyor! demiş.

Toprağa sormuşlar:

- Niçin tohumla uğraşırsın?

- Sebebini toprak olduğun zaman kulağına söylerim demiş.

***

Hay Allah!

Kim yazmıştı bu güzel şiiri?

Kürsüde "toprakların ne kadar kötü, acımasız, hoyratça, akılsızca, bencilce kullanıldığını" anlatıyor bilim adamları. Önceki gün Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü'ydü. Ben de Ankara'ya "Çevre bilincinin gelişmesinde ve toprakların korunmasında gazetecinin rolü" konulu bir konuşma yapmak için çağrılmıştım. Benim söylediklerim önemli değil. Hep bildiğiniz, klasik, bayat laflar. Oysa diğer konuşmacıların söyledikleri, verdikleri bilgiler, dikkat çektikleri nokta son derece önemliydi: Toprak bir milletin namusudur ve bu namus elden gitmek üzeredir. Ankara'da Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Orhan Doğan'ın bizleri üç ay önceden haberdar edip; düzenlediği "Topraklarımız ve Geleceği" adlı panelde Çukurova Üniversitesi Toprak Bölümü Başkanı Prof. Ural Dinç, Ankara, Bursa, Adana ve Mersin'de birinci sınıf arazilerin nasıl kent toprağı haline dönüştürülüp, kıyıma uğratıldığının acı tablosunu sergiledi. Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Başkanı Doç. Yücel Çağlar, ülkede servet biriktirme aracı olarak toprağın rant değerinin öne çıkartıldığını, bunun da ülke için yıkım olduğunu örnekleriyle anlattı. Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Meftuna Emiroğlu, Köy Hizmetleri Araştırma Şube Müdürü Dr. Murat Özden ve TEMA Başkanı Hayrettin Karaca da; "1999 yılına geldik, hâlâ 'topraklarımız felakete gidiyor' diyoruz, toprak artık ağıt istemiyor, kendisi için çareler, çözümler istiyor" diye özetlenecek bilgi, belge, örnek dolu konuşmalar yaptılar.

Toprak ağıt istemiyor.

Çare istiyor.

Doç. Orhan Doğan'ın panele sunduğu tablo da; ağıtçılıktan çıkıp, artık çözüm üretmeye geçilmesi gerektiğini vurguluyordu. İşte 40 yılda Türkiye'nin toprakları için yaptıklarının tablosu:

Toprak muhafaza

Çalışılacak alan:

31 milyon hektar.

40 yılda yapılan:

336 bin hektar.

Bu hızda gidersek topraklarımızın muhafazasını tamamlamak için gerekli zaman: 3 bin 320 yıl.

Erozyon kontrol

Çalışılacak alan:

58 milyon hektar.

40 yılda yapılan:

3.5 milyon hektar.

Bu hızda gidersek topraklarımızın erozyon kontrolünü sağlamak için gerekli zaman: 618 yıl.

Sulama (KHGM)

Çalışılacak alan:

2.9 milyon hektar.

40 yılda yapılan:

1.2 milyon hektar.

Bu hızla gidersek topraklarımızın tamamını sulamak için gerekli zaman: 55 yıl.

Toplulaştırma

Çalışılacak alan:

8.5 milyon hektar.

40 yılda yapılan:

265 bin hektar.

Bu hızla gidersek toprakları toplulaştırma için gerekecek zaman: 1 242 yıl.

Drenaj ve toprak ıslahı

Çalışılacak alan:

4.3 milyon hektar.

40 yılda yapılan:

324 bin hektar.

Bu hızla gidersek toprak ıslahının tamamlanması için gereken zaman: 492 yıl.

Tarla içi geliştirme

Çalışılacak alan:

8.5 milyon hektar.

40 yılda yapılan:

915 bin hektar.

Bu hızla gidersek tarla içi geliştirmeyi tamamlamak için gerekli zaman: 332 yıl..

İşte bilimsel tablo bu.

Bilim adamları uyarıyorlar:

Toprak artık ağıt istemiyor.

Çare, çözüm, sevgi, saygı istiyor...

***

Benim zihnime ise şiir yapıştı:

Şöyle devam ediyor şiir:

Güle sormuşlar: Niçin kokarsın?

- Bu benim ibadetimdir, demiş.

Kavak ağacı sen dua etmez misin?

-Nasıl etmem demiş; benim boyumun yarısı toprağa gömülüdür. Benim topraktaki parçam dua eder; ben secde ederim!

Kavak ağacının dibini kazmışlar.

Kavak devrilmiş ve devrilirken kavak ağacının dua ettiğini görmüşler.

Ne güzel şiir...

Hay Allah! Kimindi bu şiir?

NOT: 5 Haziran günü yazdığım "Devlet Reform Projesi" başlıklı yazıda Yard. Doç. Dr. Ömer Faruk Gençkaya'yı "Yard. Doç. değil, Doç. olarak" belirtmişim. Bu yanlışlık tamamen benim dikkatsizliğimden kaynaklandı, düzeltirim.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır