S A B A H O N L I N E 11.06.1999

Şu an 11 Haziran 1999 - Cuma tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

kapat

11.06.1999

Anasayfa

Win-Turkce US-Ascii

© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

Sokak çocukları için çalacağım
İlkokul çocuklarını 1.5 saat anlattıklarım ve çaldıklarımla yerlerine mıhladım; Gerçek mutluluğu o zaman yaşadımki müthiş yetenek var: Emre Elivar ve Özgür Aydın. Bu dehaların 18 ayını askerlikte geçirmeleri ölümleri olur.

Fazıl Say tiryakileri Şarık Tara'nın çocuklar için özen ve zevkle yaptırdığı konser salonunda tarifi imkânsız saatler geçirdiler.

Geçen yıl, Aya İrini'deki konserinde, bütün ricalara rağmen cep telefonunu kapatmayan bir hanıma haklı olarak kızan ve "Karnımın ortasına bir bıçak saplansa bu kadar acı çekmezdim" diyen 28 yaşındaki sanatçı konserin ikinci yarısındaki konuşmasıyla hayranlarını üzmüştü. Konser sonrası içeriye haber yollayıp Say'dan hepimiz adına özür dilemek istedim; kabul etmediği söylenince, "Ben de onun CD'lerini dinlerim" dedim. Tara'dan gelen davetiyede Fazıl Say'ın adını görünce sessiz protestomu hemen bozdum; koşa koşa onu dinlemeye gittim.

Bu sefer sahneye çıkan ve şakalar arasına serpiştirdiği, üstelik kendi yorumuyla Gershwin'nin şimdiye kadar çalınmamış parçaları herkesi yerine mıhladı ancak heyecandan ayağa fırlayan Tara ile Amerika Büyükelçisi sessizliği bozabildi.

Konserin ikinci yarısında, girişte ellerimize tutuşturulan kağıtlar hakkında bilgi veren Fazıl Say; "Siz" dedi, "içinizden ne geçiyorsa onu yazıp; bana yollayın; onlardan esinlenerek seslendireyim."

"Kadın ve Yağmur"u tuşlara yansıttıktan sonra elindeki karta baktı; "Uğur Mumcu'yu yazmış biri" dedi, "o ailece görüştüğümüz ve hayran olduğum biriydi. Sadece çocukları değil, kendisi de piyano dersi alıyordu." Sonra tuşlarda Uğur Mumcu'nun vuruluşunu ve arkasından halkın duyduğu kesif acıyı seslendirdi... Say, birkaç doğaçlamadan sonra bir avangard Amerikalı piyanistin yaptığını kendine has, hınzırca, alaycı üslubuyla anlattı:

"Hepimiz sahnede sanatçının ne çalacağını beklerken o piyanonun kapağını kapattı. Dört dakika öylece durdu; sonra ayağa kalkıp halka, 'Sizin bu dört dakika içinde çıkardığınız sesler benim konserimdi' dedi ve selam verip sahneyi terk etti. 'Şimdi sizden ricam; siz de 4 dakika süreyla cep telefonlarınızı dahi açın; istediğiniz gürültüyü yapın. Ben de o seslerden esinlenip bir doğaçlama yapayım' dedi."

Say, piyanosunun kapağını kapattı. Dinleyiciler kahkahalar içinde, kendine has sesler çıkarmaya başladı; hattâ intikam alırcasına çok kimse cep telefonlarını çaldırdı. Dört dakika sonra Fazıl Say piyanosunun kapağını kaldırdı ve doğaçlamasını yaptı.

Daha konserin başında 45 saat uçak yolculuğunun verdiği uykusuzluktan yakınan Fazıl Say herkesin alkışını ve hayranlığını toplayan açıklamasını yaptı: "Yarın bu salonda, sizin oturduğunuz koltuklardan ana ve ilkokul öğrencileri konserimi dinleyecek. Onlara klasik müzik sevdireceğim. Ve bu konserleri sık sık yapacağım" dedi.

Sırada sokak çocukları
Fazıl Say'ın ertesi gün çocuklar için verdiği konseri atv'de izledikten sonra hemen peşine düştüm.

Onun ünlenmesini hızlandıran uluslararası avukat ve gerçek bir klasik müzik tutkunu, 45 yılık dostum Mordo Dinar'ı aradım. "Evet" eşiyle bendeler; hemen gelirsen görüşebilirsin; yarın sabah gidiyorlar" dedi. atv ekibiyle Dinar'ın Ayazpaşa'daki nefis manzaralı evinde Fazıl Say'la eşi Gülyar Say'ı yakaladım.

Mordo Dinar, Gülyar'ı tanıtırken, "Eğer Fazıl Say varsa, çok önemli bir violonselist olan eşine borçludur. Gülyar, üniversitedeki hocalığını bırakıp kendisini tamamen Fazıl'a hasretti. Asıl kahraman odur" dedi.

Bu tanıtmadan sonra Gülyar, Mordo Dinar'a sarıldı, iki yanağını öpüp, "İlk çocuğumuzun adının Mordo olacağını biliyorsun, değil mi?" dedi.

Fazıl Say benim Tarkan'la 8 gün süren röportajımı okuyacak vakit bulmuş.... Tarkan'a hayranlığını saklamıyor ama klasik müzik sanatçılarına medyada az yer verilmesinden haklı olarak yakınıyor.

Spivakov'la el ele
Sonra yapılan istatistiklere göre bütün dünyada pop müzik CD'lerinin satışı yüzde 85'i bulurken klasik müzik CD'lerindeki satışın yüzde üç olduğunu vurguluyor. Ancak İngilizler'de 8 önemli orkestranın, 15 önemli bestecinin varlığını söylerken "Benim geçen yıl Türkiye'deki seyirciye takdim ettiğim piyanist Emre Elivar'la Özgür Aydın'ı dinlediğim zaman heyecandan ağladım. Bu gençlerin elinden sadece Mordo Dinar tutuyor; bu yaz Özgür'ü 3-4 aylığına İtalya'ya götürüyor. Maddi olanaksızları bir yana bu iki deha piyanist askerlik yüzünden memleketlerine dönmekten korkuyorlar. Çünkü bir piyanist 18 ay piyanoyu bırakırsa onun için ölüm demektir. 5-6 ay sonra parmakları durur. Bu gibi olağanüstü yetenekler için Türkiye özel bir yasa çıkarmalı. Bir ülkenin tanıtımında en önemli rolü sanatçıların oynayacağını artık herkes kabul ediyor.

Türkler'in kalplerinde yer eden ünlü Moskova virtüozlerinin şefi Vladimir Spivakov'la işbirliğini anlatan Say, "6-7-8 Temmuz'da İsviçre'deki Colmar Festivali'nde bestelediğim İpek Yolu konçertosunu o çalacak; keşke gelseniz" dedi.

Spivakov'un yalnız hayranı değil, ricamı kırmayarak sokak çocukları yararına özel bir konser verdiği için dostum olduğunu söyleyince, "Ben de sokak çocukları için bir değil, aralıklı sürelerde konserler vermek isterim.

Nitekim hayran olduğum ve maddi sıkıntı çeken Aziz Nesin Vakfı için bir konser vereceğim" dedi.

Fazıl Say'ı o anda kucaklamak istedim. "Gerçekten vakit ayırabilecek misiniz çocuklar için?" dedim.

"Siz yeri bulun, bütün çocukları da getirin; ben de söz veriyorum. Programımı ona göre ayarlarım."

New York'ta 2 yatak odalı bir ev satın alma planları gerçekleşince 3 numaralı Say'ın dünyaya geleceğini açıklayan Gülyar-Fazıl Say'ın nerede yaşarlarsa yaşasınlar Türkiye'deki çocukların sorunlarını unutmadıklarını hissettim ve onları bağrıma bastım.

LEYLA UMAR