kapat

05.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Bazı ünlü gazeteciler zorda

Biliyorsunuz terörist Öcalan davası nedeniyle, Bursa'nın şirin ilçesi Mudanya bir anda dünyanın merkezi oluverdi. Çok sayıda ülkeden yüzlerce gazeteci ve televizyoncu Mudanya'ya akın etti. Yüzlerce Türk gazeteci de gece gündüz Mudanya sahilinde adeta nöbet tutuyor. Herhalde Mudanya Mudanya olalı böylesi bir hareketlilik yaşamamıştı.

Türkiye'nin pekçok tanınmış gazetecisi de Mudanya nöbeti tutanlar arasında. Ancak bunlardan bazıları, özellikle "Şehit aileleri" tarafından görüldükleri yerde protesto ediliyorlar. Bu gazeteciler, önceki yıllarda terörist Abdullah Öcalan'la röportaj yapan isimler. Şehit aileleri ve yakınları, daha önceden Apo ile röportaj yaptıklarını bildikleri gazetecilere sözlü sataşmalarda bulunup "Ne işiniz var burada?" diye bağırıyorlar.

Durum böyle olunca, daha önce Mudanya'ya gitmeye ve hatta duruşma salonuna girmeye niyetli pekçok "Apo röportajı yapmış gazeteci" arkadaşımız, olası bir tacizden kurtulmak için bu kararlarından vazgeçmişler.

Tabii şunu hemen söylemek istiyorum. Gazeteci görevini her durum ve koşulda yapmak zorunda. Apo ile zamanında konuşmuş olmak hiçbir gazeteciyi PKK'cı ya da bölücü yapmaz.

Şehit ailelerinin ve bazı kişilerin Apo davası nedeniyle içinde bulundukları "duygusal" ortamı elbette anlıyoruz, ama bu duygusallığın sadece görev yapmak durumunda olan gazetecilere saldırıya dönüşmesi doğru değil.

Bandırma yolunun felâketi
Geçen hafta cumartesi günü Bandırma üzerinden Balıkesir'e gittim. Muharrem Hasbi Koray Lisesi'nin 40'ıncı kuruluş yıldönümüydü. İlkokul dahil çocukluğumun 13 yılı Balıkesir'de geçti. Bir dönem de bu lisede okudum. Bu nedenle "40'ıncı yıl törenlerine katılır mısın?" çağrısını alınca, 26 yıl sonra çocukluğumun geçtiği yere gittim.

26 yıldır Balıkesir'e "ziyaretçi" olarak hiç gitmemiştim. Ama arabayla Güney'e giderken geçiyordum. Çok uzun yıllar sonra gördüğüm Balıkesir beni çok yadırgattı. Çevresinin çok zengin olmasına rağmen, belki de Batı illerinin en sapa yerinde oturması nedeniyle Balıkesir tam gelişememiş. Çirkin kentleşme ve düzensizlik kente egemen olmuş.

Hepsi çirkin yüksek binalar yana yana dizilmiş, ama yollar, sokaklar aynı kalmış. Yeni fabrikalar açılmamış, sanayi yatırımları güdük kalmış.

Birbirinden güzel bahçeli evler birer birer yıkılıp yerlerine soğuk görünümlü apartmanlar dikilmiş.

Çocukluğumda oturduğumuz evi aradım, bulamadım, çünkü bahçesindeki tüm ağaçlar, özellikle erik ve kiraz ağaçları kesilerek koca bina yapılmış. Düşünüyorum da şimdiki çocuklar komşunun bahçesinden "erik çalmanın" keyfini bile bilmiyorlar demek ki. Biz 1961 yılında Balıkesir'e gittiğimizde Bandırma yolu yeni açılmıştı. Şimdi inanmayacaksınız, o yıllarda yapılan yol, 30 kilometresi hariç aynen duruyor. Delik deşik, üzeri kamburlarla dolu 87 kilometreyi geçmekle "off road" yapmak aynı gibi. Balıkesir'i böylesine mahrum bırakanların utanması gerek.

Trakya Toprağını kurtarma mitingi
TEMA "Trakya topraklarını kurtarma kampanyası"nın ikinci ayağını yarın Çorlu'da düzenleyeceği mitingle atıyor. Türkiye'nin en verimli topraklarına sahip olan Trakya bölgesi bugüne kadar, yanlış sanayileşme ve konut alanları yüzünden topraklarının yüzde 22'sini kaybetmişti. Kalan arazilerin de yanlış kullanıma açılmasını önlemek isteyen TEMA Çorlu'da bölge halkının ve çevreye gönül vermiş sivil toplum kuruluşlarının katkısıyla büyük bir miting düzenliyor. Büyük mitingin yapılacağı 6 Haziran aynı zamanda Dünya Çevre Günü. TEMA bu girişimle "toprak ve su yasalarının" Meclis'ten çıkması için de kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.

Zozo Türk vatandaşı
Magazin dünyasının en tanınmış isimlerinden biri biri de kuşkusuz Zozo Toledo'dur. Renkli kişiliği, sevimliliği, sır tutması ve tabii iyi fotoğraf çekmesiyle tanınan Zozo Cannes çıplaklarını da Türk halkına tanıtan ilk gazetecilerden. Tabii Zozo sadece magazin muhabiri değil. Mısır İsrail savaşında Golan Tepeleri'ne de gitmiş hatta ödül de kazanmıştı.

Zozo'nun yıllardır en büyük derdi "Türk vatandaşlığına" geçebilmekti. İstanbul'da doğma bir Yahudi olan Zozo İspanya pasaportu taşıyor ama Türk vatandaşlığı için de mücadele ediyordu. Yıllar süren bu mücadelenin sonunda Zozo nihayet "çifte vatandaş" statüsü kazandı. Adını "Yusuf" yapan ve Türkiye Cumhuriyeti nüfus kağıdını "gururla" taşıyıp herkese gösteren Zozo "Ben zaten Türk doğdum, Türk büyüdüm, bu benim hakkımdı" diyor.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır