İstanbul'u gezmek vefa borcumuzdur!
Balık restoranları, çay bahçesi, koru kahvesi, sarayları, hatta gece kulüpleri... Tüm bunları gezmedikten, paylaşmadıktan sonra İstanbul'da yaşamanın bir anlamı olmadığını söyleyen Kadir Çöpdemir, "Bu hafta sonu ne yapacağım," diyenler için kendi planını yazdı..
Şükürler olsun ki, başta Fatih Sultan Mehmet ve onunla birlikte bu şehri bize armağan eden ceddimize, vefamızda ve aidiyetimizde hiçbir zaman eksiklik yaşamadık. Hep bu şehirde olmamıza şükrettik, elden geldiğince nimetlerinden istifade ettik. Ama bunları paylaşmadıktan sonra ne kıymeti var, değil mi efendim? Cuma akşamından başlayalım...
Cuma akşamı yenilen özenli bir yemek, hafta sonuna güzel bir "Merhaba," demek. Bence İstanbul, 'Boğaz' demektir. Bunu hem coğrafi hem de fiziksel olarak söylüyorum. Bu şehirde, eşsiz tatlara ortak olabilirsiniz; ama Boğaziçi'nde yaşamanız şartıyla. Cuma akşamı İstanbul'un Rumeli tarafındaki Boğaz hattında uğrayıp mutlu olabileceğiniz bazı yerler var. Bunlardan biri Tarabya'daki Kıyı Restoran.
Bütçesini yüksek bulursanız; manzarası daha iyi, servisi ve lezzeti oradan aşağı kalmaz bir başka önemli lezzet durağı Tarabya Le Pecheur'ü şiddetle tavsiye ediyorum. Ben, Le Pecheur'e gittiğinizi farz edip mönüyü sunuyorum. Fener kavurmayı tek geçerim. Kalamar ızgarası, midye dolması, mevsimine göre levreği ve diğer balıkları mutlaka tatmak gerekir.
Yemek sonrası yenecek, kestaneli sufle tarifsiz bir lezzettir. Buradan çıktıktan sonra, biraz yürüdüğünüzde, 24 saat açık Hayrola Çay Bahçesi'nde mola verip, kahvelerinizi veya sahlebinizi yudumlayıp, Boğaz'ın eşsiz gece manzarasıyla hayallere dalabilirsiniz. Cuma son iş günü olduğundan, bu kadar atraksiyon yeter; şimdi doğruca eve, yatmaya...
Sizi yarın eğlendireceğiz.
Cumartesi sabahı uyandık.
Kahvaltı için her iki kıyıda size çok özel yerler önermek istiyorum. Eğer Avrupa yakasındaysanız Bebek Koru Kahvesi, sıcak atmosferi, samimi çalışanları ve dikkate değer lezzetiyle sizi tatmin edecektir. "Ben denizin kenarında olmalıyım," diyorsanız, Bebek Divan da değerlendirilmesi gereken seçenekler arasında. Daha uygun bütçeli bir seçenek arıyorsanız, bir zahmet sizi karşı yakaya alalım ve Vaniköy'de Alperenler Çay Bahçesi'ne sokalım. Klasik Türk kahvaltısı, menemen, tost... Allah ne verdiyse ve eşsiz bir manzara eşliğinde; size afiyet olsun.
VER ELİNİ BEYLERBEYİ
Kahvaltı üstüne biraz yürüyüş ve belki bir kahve molası iyi gelecektir.
Onun için; doğru Kanlıca'ya Mihrabad Korusu'na. Buradan İstanbul'a bakmadan, bu hayatı terk etmemeye dikkat edelim. Çünkü orada ağzımızı bir beş-altı santim açık bıraktıracak güzellikte İstanbul fotoğrafı sizi bekliyor.
Birkaç tur, bacaklarda biriken laktik asit ve sonra keyfin doruklarında bir Türk kahvesi. Yıllar boyu, her geçen gün taciz ettiğimiz, kimide boş bulduk mu 'tecavüz!' ettiğimiz canım İstanbul'un mazideki görkemini görmek de güzel olur bence. O yüzden ver elini Beylerbeyi.
Sarayda güzel bir tur, oradan Kuzguncuk'un büyülü sokaklarında Boğaz havası almaca ve şu anda bulunduğu sokağın ismini hatırlayamadığım ama semtteki her vatandaşın "Aha da şurası!" diyerek gösterebileceği, adı Asude, tadı zirve olan dört masalı bir aile lokantasında kara lahana çorbasını, mantıyı ve yaprak sarmayı tadarak kendimizden geçerek ve Kadir Çöpdemir'in geçmişlerine bir rahmet okuyarak, "Yaşamak ne güzel şey!" diyeceğiz.
Yemek sonrası Bağdat Caddesi'ne geçiyoruz. Suadiye-Erenköy hattındaki yürüyüşümüz sırasında, Cadde'de bulunan kitapçılarda vakit geçirip; Kirpi, MidPoint veya Cafe Cadde'de soluklanıyoruz. Bağdat Caddesi'ni çok seviyorum. İnsanın yürürken dinlenebildiği ender yerlerden...
Bundan sonra istikametimiz Taksim.
Size gece için birkaç önerim olacak. Bu önerilerimi; canlı ve kulüp müziği dinlemek isteyenler için ayrı ayrı yapacağım. Canlı müzik dinleyenler Jolly Joker Balans, Ghetto ve Babylon'u tercih edebilir. Üç işletmenin de haftalık programlarını takip edip, arzu ettiğiniz canlı müzik türüne göre seçim yapabilirsiniz. Kulüp müziğinden hoşlananlar NuPera'dan vazgeçmesin derim. Gece uzun, sabahına iyi bir kahvaltı gerekecek. Hadi bakalım iyi eğlenceler...
Pazar sabahı kahvaltısı için olmazsa olmaz mekânım Beşiktaş Akaretler'deki Vogue'dur. Böyle güzel bir İstanbul manzarası, böyle sıcak bir atmosfer ve fevkâlade bir açık büfe kahvaltı. Dünün yorgunluğunu çıkarmanız gerekir; o yüzden hiç acele etmeden, gazetenizi, derginizi okuyarak ve sohbetini harlayarak anın keyfini çıkarın. Pazar öğleden sonraları için iki alternatif sunuyorum; oksijen, güzel manzara ve yürürken muhabbet meraklıları Yeniköy'den başlasınlar Kireçburnu'na kadar yürüsünler.
Kireçburnu fırınındaki molanın ardından evlerinde istirahata çekilsinler.
"Yemişim manzarayı, ben yedinci sanatın insanıyım," diyenleri de Kanyon Alışveriş Merkezi'nde sinema keyfine davet ediyoruz. Sinema sonrası Kanyon'daki Park Avenue'de (Gönül ister ki cüzdan şişkin, gönül zengin olsun; adı geçen Park Avenue'da New York'taki Park Avenue olsun ama...) kahvenizi içip ufak ufak, bir sonraki iş günü için gerekli enerjiyi toplamak adına evde istirahata çekilmek iyi fikir. Evde herkesi serbest bırakıyorum.
Benim ne yapacağımı merak edenlere de "Futbolla dolu bir akşam geçireceğim; Maraton ve %100 Futbol programlarıyla keyfime keyif katacağım," diyorum...
Ve iyi hafta sonları diliyorum...
Mantı Bebek veya Vaniköy'de klasik Türk kahvaltısı yapabilirsiniz.
Yayın tarihi: 1 Mayıs 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/05/01/cm/haber,B8D6726226C743BFB5E751C8996456BF.html
Tüm hakları saklıdır.