- Avrupalılaşma sürecinde yaşadıklarımız ironik mi sizce? - Orada şu var esasen; temiz bir su, temiz bir hava, zehirli olmayan gıdalar, ne yediğini, ne içtiğini bilebilmek, bunun için sana hesap verilmesi, çocuk hakkı, insan hakkı... Çok kişinin bütün bunları yürekten istediğine inanıyorum fakat bir yandan uygarlık birazcık da monotonluktur neticede...
- Bir yandan Avrupalılığın konforunu istiyoruz, bir yandan da uygarlığın monotonluğundan korkuyoruz. Bu mudur tablo? - Türkiye'de baş döndürücü bir taraf var, gecekonduda oturabilirsin, bir nesil sonra ya da bir nesil bile geçmeden orada bir köşk yükselebilir. Bu eğlenceli bir şey aynı zamanda. Bir ufuk var, hareket imkânı var. Geri kalmışlık eğlencelidir! Hayat daha kısa olabilir, öldürülebilirsin, soyulabilirsin, daha büyük meseleler de var, işkence, şiddet, hiçbir şeyin garantisi yok çünkü her eğlencenin bir bedeli var. Ama evet, eğlence ve sürprizler de var. Bizim meselemiz şu olmalı aslında; o bütün canavarlıkları törpüleyerek de modernleşebiliriz belki. Çünkü bizim suyumuzda, kanımızda, gençliğimizde var o. Hem modernleşiriz hem de daha efendi, daha uygar, daha yaşanılır ve utanç duymayacağımız bir hayat kurabiliriz.