İzlanda'nın gelirini artırmasının bir diğer önemli nedeni de turizm. Bizim için biraz uzak da olsa yolunuzun bu adaya düşmesi için birçok güzel neden var. Bunlar arasında doğası ve tabii ki kaplıcaları sayılabilir. Ülkede çok sayıda yanardağ olması nedeniyle yeraltında sürekli su kaynakları mevcut. Sular, yaklaşık 130 bin kilometrekare (Türkiye'nin altıda biri) boyunca ülkenin her bir tarafından fışkırıyor. Bu nedenle de her sokağın başında kaplıca havuzları bulunuyor. Bu sıcak su musluklara ve kaloriferlere de verildiğinden, ay sonunda faturalar neredeyse '0' geliyor. Sudaki kükürt kokusu başta genzinizi yaksa da korkmayın: Cildinizi yumuşacık yaptığı kesin. Tabii yeraltından fışkıran dev sıcak su göletlerini de unutmamak gerekiyor. Dünyanın sadece birkaç köşesinde görülebilen bu fışkıran sulara, İzlanda dilinde 'püsküren' anlamına gelen 'gayzer' deniyor. Su yükseklikleri 10 metreye kadar çıkabiliyor. Buralara günübirlik turlar düzenleniyor. Başkent Reykjavik'te sıradan bir İzlandalının hayatı eğer balıkçıysanız büyük halde başlıyor. Her gün dev gemilerle gelen başta milli servet mercan olmak üzere yüzlerce çeşit balık tartılıyor, paketleniyor ve dünyanın dört bir tarafına ihraç ediliyor. Başkentin hemen her köşesinde bir balık lokantası bulunuyor. İzlanda çok pahalı diyenler için söyleyelim: Güzel bir balık lokantasında, yemek, içki, ardından da kahve için toplam en fazla kişi başı 80-90 liraya çıkabilirsiniz.