| 12 Nisan 2009, Pazar |
Erdem'i bir de benden dinleyin
AYŞE FERHANGİL
27.02.2009
Dünya basınında adını söyleyemiyorlar, neyse ki isim karmaşası Erdem Moralıoğlu'nun moda endüstrisinde emin adımlar atmasına engel değil. Türk modacının kendi adıyla sunduğu koleksiyonu 'Erdem' dev markaların yakın takibinde..
Efendim Amerikan Vogue dergisinin kendisi kadar saygın kardeş internet sitesi style.com, Londra Moda Haftası tanıtımlarında Erdem Moralıoğlu için "geleceğin Christian Lacroix'sı" yorumunu başlığa çıkardı. Türk moda bloggerları, vatanımız için dev, moda dünyası için bebek adımı niteliğindeki bu başlığı sabaha kadar dayanamayıp aynı gece sitelerine taşıdılar. Erdem yıldızlaşıyor, onun kim olduğunu bilmeyenler için açıklama ihtiyacında hissediyorum kendimi. İlk olarak şunu belirteyim: Dünyada başarı göstererek göğsümüzü kabartan her vatandaşımız gibi Erdem'i sahiplenmemiz de doğal. Zaten kendisi de tek kelime Türkçe bilmemesine, İngiltere'deki herhangi bir İngiliz kadar Türk'e benzememesine rağmen biz Türk gazetecilere verdiği söyleşilerde "Kendimi bir Türk çocuğu gibi hissediyorum," der durur.
Tahmin edersiniz geri kalan basına İngiliz annesinin hanımefendi duruşunu, ona ilham kaynağı olmasını filan anlatır ama olsun. Bu çelişki Erdem'i daha az yaratıcı veya az başarılı yapmıyor. Sonunda tüm dünya Erdem'i yere göğe sığdıramıyor.
İSTEDİ,VERMEDİLER
Bundan üç yıl, altı moda sezonu önce Erdem'le Londra Moda Haftası'nda sergilediği koleksiyonu için bir araya gelmiştim. Tahmin edersiniz ki Türk bir gazeteci olarak kapalı sayılabilecek İngiliz moda camiasında (New York'taki gibi farklı etnik kökenleri Londra modasında göremezsiniz) yeni parlayan bir Türk çocuğuyla tanışmak ve bu modacıyı Türkiye'ye tanıtmaktı amacım. Defilesinden sonra görüştüğüm ve bunu takip eden tüm defilelerinin kulislerinde heyecanına (ve yeteneğine) tanık olduğum Erdem'in bu sektörde hayatta kalması daha da önemlisi her sezon kendisini alkışlayan hayranlarının artması şans değil. 32 yaşındaki Kanada göçmeni Erdem ciddi bir pazarlama ustası. İlk tanıştığımız 2006 yılında bana kıyafetleri yerine, onları giydireceği ünlüleri anlatmıştı. O hafta Claudia Schiffer, Bafta Ödül Töreni'ne bir Erdem kreasyonu ile çıktığında Erdem'in parlayacağını anlamıştım. Şimdilerde Keira Knightley gibi daha A List müşterileri olan Erdem o zaman da bugün gibi Türklerin kendisine destek olmadığı görüşündeydi. Koleksiyonlarını kumaşlar (genellikle ipek ve dantel kullanır) ve desenler (çiçek ve kuş başlangıç noktasıdır) üzerine kuran Erdem: "Türk kumaşçılar bana sponsor olsa onların da reklamını yapardım ne güzel olurdu," demişti. Klasik hikâye de aynı rutinlikte devam etmiş; Türkiye'den aradığını bulamayan mağrur ama yetenekli genç, kimsenin sahip olamadığı kadar sponsora sahip olmuştu. Son koleksiyonu için Mackintosh'tan (185 yıllık İskoç yağmurluk üreticisi) Swarovski'ye, sektörün en iyi ipek üreticilerinden Taroni'den, Fransız dantel ustası Sophie Hallette'e kadar ihtiyacı olan tüm sponsorları bulan, üzerine de Topshop destekli İngiliz Moda Komitesi'nin maddi yardımı olan 'Fashion Forward'ı iki yıl üst üste cebe indiren Erdem'i 'Türkiye'ye ihtiyacın var mı?' demek için aradım ama çok yoğundu! İngiltere'nin çok ama çok saygın okulu Royal College of Art'taki yüksek lisans programına başlamadan önce (hâlâ da orada ders veriyor), Vivienne Westwood'un atölyesinde staj yapan Erdem, yutan gazetecilere (ki bunlar genelde Türkler olur) bu durumu ballındıra ballandıra anlatsa da, işin aslı Erdem'in, modacının atölyesine girememiş, kısa bir süreliğine arşivinden sorumlu takımın yanında staj yapmış olduğudur. Okulunu bitirdikten sonra New York'ta Diane von Furstenberg'in yanında staja başlayan Erdem bir yılın sonunda geri dönmüş.
Erdem New York macerası için "Londra'dan uzak kalamadım, ben hep kendi koleksiyonumu hazırlamak isterdim," der durur. Zaten modacıyı tanımlayan romantik fırfırlar, danteller, ipek ve saten elbiseler de Erdem'in yanında staj yaptığı modacıların stiline benzemez. Zamansız, fazlasıyla kolay giyilebilen kıyafetler tasarlayan Erdem'in son koleksiyonu için Time dergisi moda editörü Kate Betts: "Ekonomi çökmüş olabilir ama bu elbiseyi alın," style.com'dan Sarah Mower ise kısaca "Bravo" diyor. E daha ne desinler...
Tahmin edersiniz geri kalan basına İngiliz annesinin hanımefendi duruşunu, ona ilham kaynağı olmasını filan anlatır ama olsun. Bu çelişki Erdem'i daha az yaratıcı veya az başarılı yapmıyor. Sonunda tüm dünya Erdem'i yere göğe sığdıramıyor.
İSTEDİ,VERMEDİLER
Bundan üç yıl, altı moda sezonu önce Erdem'le Londra Moda Haftası'nda sergilediği koleksiyonu için bir araya gelmiştim. Tahmin edersiniz ki Türk bir gazeteci olarak kapalı sayılabilecek İngiliz moda camiasında (New York'taki gibi farklı etnik kökenleri Londra modasında göremezsiniz) yeni parlayan bir Türk çocuğuyla tanışmak ve bu modacıyı Türkiye'ye tanıtmaktı amacım. Defilesinden sonra görüştüğüm ve bunu takip eden tüm defilelerinin kulislerinde heyecanına (ve yeteneğine) tanık olduğum Erdem'in bu sektörde hayatta kalması daha da önemlisi her sezon kendisini alkışlayan hayranlarının artması şans değil. 32 yaşındaki Kanada göçmeni Erdem ciddi bir pazarlama ustası. İlk tanıştığımız 2006 yılında bana kıyafetleri yerine, onları giydireceği ünlüleri anlatmıştı. O hafta Claudia Schiffer, Bafta Ödül Töreni'ne bir Erdem kreasyonu ile çıktığında Erdem'in parlayacağını anlamıştım. Şimdilerde Keira Knightley gibi daha A List müşterileri olan Erdem o zaman da bugün gibi Türklerin kendisine destek olmadığı görüşündeydi. Koleksiyonlarını kumaşlar (genellikle ipek ve dantel kullanır) ve desenler (çiçek ve kuş başlangıç noktasıdır) üzerine kuran Erdem: "Türk kumaşçılar bana sponsor olsa onların da reklamını yapardım ne güzel olurdu," demişti. Klasik hikâye de aynı rutinlikte devam etmiş; Türkiye'den aradığını bulamayan mağrur ama yetenekli genç, kimsenin sahip olamadığı kadar sponsora sahip olmuştu. Son koleksiyonu için Mackintosh'tan (185 yıllık İskoç yağmurluk üreticisi) Swarovski'ye, sektörün en iyi ipek üreticilerinden Taroni'den, Fransız dantel ustası Sophie Hallette'e kadar ihtiyacı olan tüm sponsorları bulan, üzerine de Topshop destekli İngiliz Moda Komitesi'nin maddi yardımı olan 'Fashion Forward'ı iki yıl üst üste cebe indiren Erdem'i 'Türkiye'ye ihtiyacın var mı?' demek için aradım ama çok yoğundu! İngiltere'nin çok ama çok saygın okulu Royal College of Art'taki yüksek lisans programına başlamadan önce (hâlâ da orada ders veriyor), Vivienne Westwood'un atölyesinde staj yapan Erdem, yutan gazetecilere (ki bunlar genelde Türkler olur) bu durumu ballındıra ballandıra anlatsa da, işin aslı Erdem'in, modacının atölyesine girememiş, kısa bir süreliğine arşivinden sorumlu takımın yanında staj yapmış olduğudur. Okulunu bitirdikten sonra New York'ta Diane von Furstenberg'in yanında staja başlayan Erdem bir yılın sonunda geri dönmüş.
Erdem New York macerası için "Londra'dan uzak kalamadım, ben hep kendi koleksiyonumu hazırlamak isterdim," der durur. Zaten modacıyı tanımlayan romantik fırfırlar, danteller, ipek ve saten elbiseler de Erdem'in yanında staj yaptığı modacıların stiline benzemez. Zamansız, fazlasıyla kolay giyilebilen kıyafetler tasarlayan Erdem'in son koleksiyonu için Time dergisi moda editörü Kate Betts: "Ekonomi çökmüş olabilir ama bu elbiseyi alın," style.com'dan Sarah Mower ise kısaca "Bravo" diyor. E daha ne desinler...
Haberin fotoğrafları
Yayın tarihi: 12 Nisan 2009, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/12/pz/haber,0E93F1EEB36A4D92B724707C0402755E.html
Tüm hakları saklıdır.
İyi Yaşa Genç Kal Haberleri
Son Dakika | Ana Sayfa | Yazarlar | Çizerler | Günün İçinden | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Dosyalar | Günaydın | Televizyon | Astroloji | Sağlık | Magazin | Teknoloji | Otomobil | Turizm Rehberi | Emlak | İşte İnsan | Sabah Çocuk | Mobil Eğlence | Detaylı Arama | Cuma | Cumartesi | Pazar | Kültür-Sanat | EGazete | Gazete Reklam | Internet Reklam | Gizlilik Bildirimi | Künye / İletişim | Bize Ulaşın
 |
Copyright © -2009 Tüm hakları saklıdır. TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş. | 
|