kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
28 Mart 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Pınar Altuğ

Sizin anneniz de 'taş' mıydı?

İLKNUR AKMAN
27.03.2009
Geçtiğimiz cumartesi havaya aldanıp Bebek'e inme gafletinde bulunduk çok yakın bir dostumla. Ama güneşin yanı sıra öyle de bir rüzgâr vardı ki, apar topar kaçtık. O sırada dikkatimi gazeteci arkadaşlar çekti, fotoğraf makinelerini bize doğru yöneltmişlerdi. Bir de baktım, yanımızda Pınar Altuğ, minik kızı ve kocası. Çok hoş görünüyorlardı birlikte, Altuğ da mini eteğiyle 'Hem anneyim, hem güzelim' diyordu... Sonra pazartesi günü gazeteyi açtım, o gün çekilen fotoğraflarıyla Pınar Altuğ birinci sayfada. Başlık şu: 'Anneliğin en taş hali'. Birden rahatsız etti bu yakıştırma beni, belki ben de yakın zamanda anne olduğum için...

ZAYIF OLMAK MARİFET Mİ?
Farkındaysanız bir süredir 'doğumdan sonra forma girme' meselesi bir yarışa dönüştürülmüş durumda medya tarafından. Az biraz da tanınıyorsanız, daha doğurmadan "Bakalım eski kilosuna ne zaman dönecek? Ayşe yediklerine dikkat ediyor, Fatma'nın onu örnek alması lazım.." gibi haberlerle bir rekabete zorlanıyor kadınlar. En çok kilo verene de madalya takıyorlar Altuğ gibi: 'En taş anne' diyerek... Doğrusu merak ediyorum, iki ayda eski kilosuna kavuşmak yeni anne olmuş bir kadının ne kadar umurundadır? (Angelina Jolie olup 10 milyon dolar kazanacağınız bir film anlaşmanız yoksa tabii) Örneğin Pınar Altuğ... Bebeğini kucağına almadan önce kiloları için dertlenmiş, kendine hedefler koymuş olabilir belki, ama şimdi gidin sorun bakalım, kızını emzirip onu besleyebilmek mi, yoksa zayıf olmak mı daha önemlidir onun için? Ayrıca anneliğin kilolarıyla da kadına ayrı bir güzellik kattığını unutmamak gerek. Kendinizi tıpkı hamileyken olduğu gibi çok daha dişi, güçlü ve iyi hissediyorsunuz çünkü. Hele bir de rahat bir normal doğum yaptıysanız hiçbir şeyi umursamıyorsunuz, tabii bebeğinizin sağlığı ve mutluluğundan başka.
Gel gelelim çevrenin, eşlerin ve medyanın etkisiyle paniğe kapılan kadınlar da oluyor. Bebeğini emzirmek için doğru düzgün yemek yemesi gerekirken, "Ya kilo veremezsem, çirkin görünürsem?" telaşıyla diyete giriyorlar ve sonra da sütleri azalıveriyor. Üstelik bunlar yalnızca belli bir çevredekiler değil, küçük bir mahallede yaşayan herhangi bir kadın da aynı şeyi yapıyor. Gazete, dergi ve televizyonlar öyle söylüyor çünkü: "Marifet hem anne hem de zayıf olmaktır!" Böyle düşünenlerin anneleri ne kadar 'taş'tı acaba? Üstelik yemeden bebeği kim emzirecek, uykusuz gecelerin sonrasında zaten yorgun düşen beden nasıl ayakta duracak, kimsenin umurunda değil tabii!
Yeni bebek sahibi olan veya bebek bekleyen herkese tavsiyem, önce doktorlarına danışmaları. Kime sorarsanız size aynı şeyi söyleyecektir; "Kendinize bir yıl zaman tanıyın!" Ne kadar kilo verseniz de rahmin eski haline ulaşması, vücudun kendini toparlaması ortalama bir yıl alıyor çünkü. Yani siz eski kilonuzda olsanız da eski pantolonlarınıza girmeniz öyle hemencecik mümkün olmuyor. Bu arada benim gördüğüm, Pınar Altuğ da eski fiziğine kavuşmuş falan değildi. Vücudu, yüzü hâlâ biraz şişti ve yeni doğum yaptığı belliydi. Anne olmasa hiçbir kuvvet onu o mini etekle sokağa çıkaramazdı belki ama artık birkaç kilo fazlasını takmıyor ve kendini her zamankinden daha kadın hissediyordu besbelli! Şimdi, başta gazeteci arkadaşlar olmak üzere herkesten ricam, lütfen yeni doğum yapan birinin kilolarıyla uğraşmayın. Bırakın kim ne zaman hazırsa o zaman kilo versin, isterse de hiç vermesin!