Darbe teşebbüsü içinde bulunanların, siyasi partilere el attığı da iddialar arasında. AK Parti'yi bölmek istemişler, bunun için çeşitli milletvekilleriyle temas kurmuşlar, MHP'nin başına
Ümit Özdağ'ın geçmesini arzu etmişler, CHP'de ise, oyları bir türlü arttıramayan Baykal'ın tasfiyesi istikametinde faaliyet göstermişler.
Bunda şaşılacak hiçbir şey yok. Benzerlerini çok gördük. O zamanlar başarılı da olmuşlardı. Sözgelimi, sizce Ecevit Hükûmeti'nin düşürülmesinde bunların parmağı yok muydu? Ecevit'in hastalığı ortaya çıktıktan sonra, AK Parti'nin büyümesini engellemek üzere, onu dengeleyecek bir sol oluşum istenmişti. Neydi o bazı sütunlarda Ecevit aleyhine çıkan abuk sabuk yazılar? Yok kendine bakamıyormuş; tırnaklarını bile kesemiyormuş; varis çorabı ayak bileğine düşmüş; doğru dürüst yıkanamıyormuş vs... Rahşan Hanım acaba niçin Ecevit'i Başkent Hastanesi'nden kaçırır gibi çıkarmıştı? Orada yatarken,
"Öldü... ölecek" denilen Ecevit, epey uzun bir süre yaşadı. Hüsamettin Özkan'ın birdenbire DSP'den ayrılması, medyanın İsmail Cem-Kemal Derviş-Hüsamettin Özkan'dan oluşan
"triumvira"yı desteklemesi...
Türkiye'de siyaseti tepeden şekillendirme çabalarına çok şahit olduk. Zaten 28 Şubat'ta da, DYP'den milletvekili transferinde, askerin rol oynadığı biliniyor. Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'nın ses kasetleri ise, askersiyaset ilişkilerinde daha derin bilgilere ulaşmamıza fırsat verdi. Erkan Mumcu'nun cumhurbaşkanı oylamasına katılmaması, DYP ile Anap'ın tek bir parti çatısı altında bütünleştirilmesi, Hikmet Çetin'in cumhurbaşkanı adayı olarak köşede muhafazası gibi gelişmeler, Karadayı'nın inisiyatifiyle sağlanmış. Mustafa Balbay'ın günlüklerinden de, Şener Eruygur'un, Baykal'dan, Bülent Arınç'ın 23 Nisan resepsiyonuna katılmamasını istediğini öğrendik. Hatta Baykal, Eruygur'a
"Sizde bir sarsılma var" bile demiş.
"Toplum mühendisliği", işin tabiatı icabı. Çünkü,
"cahil halk" doğru karar veremez. Kesecekler, biçecekler, kafalarındaki
"doğru modele" uyduracaklar. Nitekim hep kestiler, biçtiler, ama sandıktan çıkana, diktikleri elbise hiçbir zaman uymadı.
Vesayet rejimi ile vedalaşmanın vakti geldi mi dersiniz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 27 Mart 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/27//haber,6B6D0BC58A144149B2F0E6C304544BD7.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.