Bebek Lucca'da kahvaltıile pazar gününebaşlayabilirsiniz.
Çukurcuma'dan İznik'e hareketli bir program
Güne çok erken saatlerde başlayıp, geç vakitlerde bitiren Eda Taşpınar, bu hafta sonu için dolu dolu bir program yazdı. Taşpınar'ın şık restoranlardan alışveriş seçeneklerine kadar pek çok önerisi var ..
Cuma akşamlarını genellikle keyifli, rahat ama şık ortamlarda geçirmeyi sevenlerdenim. Eğer belirli bir bütçeniz yoksa Zuma'da barda içki, ardından enfes Kobe beef (Kobe bifteği) ve black cod balığı, başlangıç olaraksa çukur tabakta gelen ton balığı benim favorim. Ama "Daha rahat olsun, hesap da canımızı yakmasın," diyorsanız, Beyoğlu'ndaki La Brise'i tercih edebilirsiniz. Burada kendinizi Paris'in göbeğindeymiş gibi hissedeceksiniz. Şu aralar benim canım pek gece hayatı çekmediğinden size de tavsiye etmeyeceğim ama "Yok ille de dans olsun," diyorsanız, insanların birbirlerini seyretmeden, rahat rahat umursamazca dans ettikleri yerleri tercih edin; böylece daha çok keyif alabilirsiniz.
Cumartesi alışveriş
Ben cumartesilerimi dolu dolu yaşamaktan zevk alanlardanım. Genellikle günüme çok çok erken vakitlerde dedemin atölyesinde başlıyorum. Onunla biraz laga luga yapıp, biraz hayat dersi alıp, biraz da heykel yapmak şu anki en büyük zevklerimden. Cumartesi erken kalkanlar için Arnavutköy- Bebek arası uzun bir yürüyüşün ardından da Bebek Kahve'nin salaş ortamında doyurucu, enfes bir kahvaltı ve gazete keyfi, iyi bir seçenek... İstanbul'un en sevdiğim yerlerinden Çukurcuma'da artikacı ve vintage dükkânlarını gezmek, bir sonraki aşama olabilir. Önce Şelale Gültekin'in Pied de Poulle mağazasına uğramanızı kesinlikle öneriyorum. Gültekin şeker kıvamında bir kadın, çok hoş sohbet; şapkaları ve vintage'ları İstanbul'da eşsiz. Ardından hemen karşısındaki Dodo'nun antika dükkânına bir göz atın; almasanız bile bakmaya doyamayacağınız Dodo's'da Dodo'nun misafirperverliği de dillere destan. Oradan Nahide'ye gidin. Deriden kendi elleriyle işlediği kepenklerinden içeri girip de oradaki atmosfere aşık olmamak mümkün değil.
Çok yürüdük acıktık, hadi yemeğe! Ece Aksoy'un sahibi olduğu Tepebaşı'ndaki Dokuz'da bakır Osmanlı tabaklarında leziz köfte yiyebilirsiniz. Ve biraz daha yürüyüş... Beyoğlu'na çıkıp pasajları, ara sokaklardaki otantik, egzantrik dükkânları gezmek gerek. Ben olsam tüm günümü oralarda geçirir, akşam da Cihangir'deki Doğa Balık'ta kendime güzel bir ziyafet çekerdim. Ben çoğu programımı yemek etrafında düzenliyorum, güzel kaliteli yemek kadar haz duyduğum bir şey daha yoktur. Yemek bitiminde Sekiz'in sahibi Aliye Hanımlara uğrayın. Ama dans ayakkabılarınızı giymiş olun. Çünkü Aliye Hanım'ın çaldığı müziklerle yerinizde duramayacak ve saatlerce dans edeceksiniz! Bu garanti!
Pazar gezi günü
Pazar günü benim gibi çok erken kalkanlardansanız, tam size göre bir aile programım var. Sevgilinizle veya eşinizle çoluk çocuk otomobile atlayıp İznik Gölü'nün kenarındaki Hakan Dalokay'ın çiftliğine gidebilirsiniz. Orada bir de hava güzelse su kayağı yapıp, öğle yemeği vaktinde yakılan ateşin etrafında hoş sohbet ederek oturup, temiz hava alarak akşam geç vakit geri dönebilirsiniz. Bu programı uzak ve yorucu bulanlar Bebek Koru Kahve'de veya Lucca'da kahvaltı, oradan da tüm gün İstinye Park'a gidebilir. Sanda SPA'da koca bir gün dolusu masaj, kese, yüz bakımı, sauna, buhar odası (Küçük bir not: Minnie çok başarılı, aklınızda olsun)... Daha ne olsun? Akşam hiçbir şey yapmaya haliniz kalmaz, cuppa yatak! "Daha yemek! Yine de hep açız," diyenlere süper bir tavsiye: Caddebostan'da Evce'de tutmaç ve soğanlı börek. Sadece 10 masası olan Evce'ye geç kalmadan gidin. Çünkü yer kalmayabiliyor. Daha yemeğiniz sofraya gelmeden kokulardan feci acıkıyorsunuz. Adeta evinizde yemek yiyormuş gibi bir havası var, kısaca tam pazzar günü mekânı...
Yayın tarihi: 13 Mart 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/13/cm/haber,CE34B6671CD5403FA0D7E933C54BF055.html
Tüm hakları saklıdır.