kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Mart 2009, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
AİHM Yargıcı Prof. Işıl Karakaş

İşkence davası azaldı adil yargılama arttı...

ERDİNÇ ERGENÇ / STRASBOURG
10.03.2009
AİHM'nin Türk yargıcı Prof. Karakaş: Türkiye'nin işkence davaları azaldı ama yerini adil yargılama ve mülkiyet davaları alıyor. İşkence ve kötü muameleyle anılan bir ülkenin hâkimi olmak istemem..
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) Mayıs 2008'den bu yana bir Türk kadın yargıç görev yapıyor. AİHM'nin en çok çalışmak zorunda kalan yargıcı Prof. Dr. Işıl Karakaş, çalışmaktan değil ama geçmişte kalan işkence davalarıyla karşılaşmaktan yorulduğunu söylüyor. Ancak Karakaş, ağır ihlallerin azalmasından umutlu ve yeni davaların nitelik değiştirdiğini belirtiyor. İşkence davalarının 1990'larda kaldığını ve yakında biteceğini aktaran Karakaş, mülkiyet ve adil yargılamaya ilişkin davaların artışta olduğuna dikkat çekiyor. AİHM'nin Türk Yargıcı Işıl Karakaş, Strasbourg'da mahkeme binasındaki küçük ve mütevazı ofisinde konuştuk. İnsan Hakları Hukuku, Türkiye adalet sistemi, mahkemede bekleyen Türkiye davaları ve AİHM hakkında merak edilen sorularımızı yanıtladı, aydınlatıcı açıklamalar yaptı. İşte o açıklamalar:

'AĞIR İHLALLER AZALDI'
"Ben gerçekten işkence ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasının sık sık gündeme geldiği bir ülkenin hâkimi olmak istemem doğrusu. Keşke hiç gelmese. Bunun için ne lazım? Polisin eğitimi mi lazım veya denetimin sıkılaştırılması mı? Bir olay geldiği zaman etkin soruşturulması mı lazım? 3 bin lira para verdim bu işten kurtuldum. Böyle bir yaklaşımla olmaz. İşkence gibi ağır insan hakkı ihlallerine ilişkin 3'üncü maddeden başvurular artık yok değil ama iyice azaldı. Mesela bir gösteri sırasında da polisin aşırı şiddet kullanması da 3'üncü madde ihlaline giriyor. Bunlar da çok var. Bunların da engellenmesi lazım. Özellikle yaşam hakkı ihlallerine yönelik 2'nci maddeden başvurular maalesef 1990'larda hüküm süren havanın sonucuydu. Birkaç tane daha eskiden kalan davamız var onlar çıkacaktır ama onun dışında artık 2'nci maddeye ilişkin başvurular yok diyebiliriz. Türkiye'de ağır insan hakları ihlalleri ya da iddiaları çok şükür azalmış durumda. Başvurular ve davalar artık nitelik değiştiriyor. Şu anda davalar daha çok 6'ncı maddeden adil yargılanma hakkıyla ilgili. Burada da sürenin uzunluğu, makul sürede davanın bitirilememesi ve iç hukuktan kaynaklanan prosedürel eksiklikler söz konusu. En çok başvurunun geldiği yerlerden biri de mülkiyet hakkı yani ek protokol 1'inci madde. Bunun da nedeni kamulaştırmalar. Orman davaları, 2B Yasası geçti ama bizde hâlâ geçmişten kalan davalar var. Büyük Daire'nin verdiği kararla gözaltında da avukat bulundurma zorunluluğu getirildi. İki ay önce çıkan Saldus kararıyla polis sorgusunda da avukat bulundurma yükümlülüğü getirildi. Yerine getirilmezse Büyük Daire'nin Saldus kararına atıfla bu yöndeki başvurular "ihlaldir" diye çıkıyor. Türkiye bunu uygulamak zorunda. Türk hukukunda işkencede zaman aşımı yok ama kötü muamelede var. Kötü muameleye sokarsanız devlet görevlileri zamanaşımından yararlanıyor. Bu uygulama tamamen sözleşmeye aykırı. Kötü muamelenin ölçüsü nedir, kötü muamele ne zaman işkenceye dönüşür? Yoğunluk kriterleri vardır ama bunun psikolojik sonuçları da var. Para vererek işkencenin yarattığı travmayı ortadan kaldırabilir misiniz? Böyle şeylerin para karşılığı olmaz."
Haberin fotoğrafları